Ortak aklın delirmesi

Güncelleme Tarihi:

Ortak aklın delirmesi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 2001 00:00

RUH sağlığı konusu gündemde. 10 Ekim, ‘‘Dünya Ruh Sağlığı Günü’’. Sağlık Bakanlığı'nın bu vesileyle yayınladığı rakamlara göre, Türkiye'de sağlık hizmeti için başvuran dört kişiden birinde ‘‘tanı konmamış ve tedavi edilmemiş’’ ruh bozukluğu varmış. Başka hastalık yakınmasıyla başvurup da aslında ruh hastası olan, ama bu hastalığı o ona kadar fark edilmemiş olanların oranı çok yüksekmiş. Aslına bakarsanız, hastalık hastalığı ruh bozukluklarının belki de en zararsızıdır. Bir bakıma, yakınma konusu hastalığın bulunmadığını saptadınız mı, ruh bozukluğunu da saptamış olursunuz.Şu kriz günlerinde, ekonomik ve sosyal nedenlerle başka çeşit ruh hastalıklarının artmış olabileceğini söylemek için herhalde toplumbilimci ya da ruhbilimci olmak gerekmez.Tehlikeli olan, bireysel bozukluklar dışında, bütün toplumun toptan tutulduğu, dolayısıyla hem hastalığın kolay kolay fark edilmediği, hem de hastalarla iyileştiricilerin birbirine karıştığı sağlıksız ruh durumlarıdır. Örneğin, bugünkü Türk toplumunun bütünüyle ‘‘kompleksli’’ bir toplum olduğu kesin. Bu durumun bir kültürden öbürüne geçişte rastlanan kimlik çatışmasından doğduğunu söylemekle iş bitmez; genel eğitimden, tarihe bakış açısından, üstünlük duygusuyla ulusça yaşanan eziklikler arasındaki çelişkiden ileri gelen bir yığın neden var. Sonuç, akılcı çözümlemelerle ele alınıp doğru kararlara bağlanması gereken sorunların böyle toplu kompleksler yüzünden içinden çıkılmaz hal almasıdır. Avrupalılık kompleksi ile Avrupa Birliği'ne tam üyelik sorunu arasındaki bağlantı bunun en açık örneği değil mi?Hakkı Devrim, dünkü Radikal'de, Çifte Kuleler'e karşı intihar saldırısını gerçekleştiren teröristlerden söz ettikten sonra TBMM üyelerinin son ‘‘toplu intihar’’ girişimini ele alarak, milletvekillerinin ruh sağlığı üzerine ciddi bir bilimsel incelemenin yararlı olabileceğini yazmaktaydı. Hayırlı sayılabilecek bir yığın Anayasa değişikliğinin arasına maaş artırımını sıkıştırmak, onun da belirttiği gibi, elbette ‘‘Allah akıl fikir versin!’’ demekle geçiştirilebilecek bir durum sayılamaz.Ne var ki, bu sağlıksız girişim şu sırada ekonomik durumun yarattığı genel moral bozukluğuyla birleşip buna bir de Anayasa'nın çok kötü yazılmış 175. maddesi eklenince, ulusal ruh sağlığı açısından endişe verici bir durum ortaya çıkmıştır. Şimdi, hep birlikte bir ‘‘soru’’yla meşgulüz: Cumhurbaşkanı, milletvekili aylıklarına ilişkin bu ‘‘münasebetsiz’’ değişikliği ne yapacak? Sorunlar ve soru.Ekonomide çarpıklık, toplumda dengesizlik, dış ilişkilerde ufuksuzluk gibi sorunlar unutulmuş, aslında bu sorunları çözmek için örgütlenmesi gereken ortak akıl tek bir soru yüzünden delirme noktasına gelmiştir.Böyle siyasal sistem az bulunur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!