Orgeneral Özkök'ten uyarı

Güncelleme Tarihi:

Orgeneral Özkökten uyarı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 13, 2004 00:00

Orgeneral Özkök: TSK, kamu önünde sık sık gündeme gelmemeye özen göstermektedir. Ancak bu zafiyet olarak algılanmamalı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, TSK'da derin görüş ayrılıkları ve gruplaşmalar olduğu dedikodularının, yalnız TSK'ya değil Türk ulusuna da zarar verdiğini belirterek, “TSK mensupları tam bir birlik, beraberlik ve disiplin içerisinde görevinin başındadır” dedi.Özkök, Genelkurmay Karargahı Orbay Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin üzerinde bulunduğu Anadolu coğrafyasına ve bu coğrafya üzerinde yaşanan tarihe bakılarak ve incelenmesi durumunda, Anadolu coğrafyası üzerinde ancak güçlü devletlerin varlıklarını sürdürebildikleri, güçsüzlerin ise kısa sürede tarih sahnesinden silindikleri sonucuna varılacağını kaydetti. Özkök, şunları söyledi: “Yurt içinde ve dışında yapılan bazı tartışma ve değerlendirmelerde, TSK'nın yılmaz savunucusu olduğu ve Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan, laiklik ve Atatürk milliyetçiliği anlayışının Türkiye'nin önünü tıkadığı, gelişimini engellediği anlayışı sıkça gündeme getirilmektedir. TSK da değişimin önünde en büyük engel olarak gösterilmektedir. Bu çevrelere göre yapılacak tek şey, her önüne çıkan veya çıkarılan fırsatı kullanarak, TSK'nın etkisizleştirilmesine ve zayıflatılmasına çalışmaktır. Böyle bir gücün yıpratılması kimin işine yarar? Internetteki ne olduğu belirsiz sitelerin yanında, medyamızın bir bölümü de bilerek veya bilmeyerek, zaman zaman bu odakların amaçlarına hizmet etmektedir. Bu kapsamda; TSK'ne ilişkin yanlış ve maksatlı haberlere, yersiz ve haksız eleştirilere, TSK'nin değerli mensuplarına yönelik haksız saldırılara da şahit olmaktayız. Bu kişiler tarafından maksatlı olarak yaratılmak istenilen tablo, TSK'nde derin görüş ayrılıkları ve gruplaşmalar olduğudur. Gerçekleri yansıtmayan bu durum, yaklaşım ve dedikodular, yalnız TSK'ne değil Türk Ulusuna da zarar vermektedir. TSK mensupları tam bir birlik, beraberlik ve disiplin içerisinde görevinin başındadır.”"DOSTLUĞU DA DÜŞMANLIĞI DA HATIRLAR" TSK personelinin doğru ve yeterli bilgilere dayanan, haklı ve yerinde eleştirilere, doğru bir üslupla yapıldığı sürece, her zaman açık olduğunu ve dikkate aldığını belirten Orgeneral Özkök, ”Kendisine yapılan dostluğu her zaman hatırlar. Tabii yapılan düşmanlığı da” dedi. Orgeneral Özkök, şunları söyledi:“Ancak TSK'ya kendi şahsi veya ideolojik amaçları istikametinde haksız, kötü amaçlı ve yersiz eleştirilerde bulunanlara da şunu ifade etmek istiyorum: TSK, kamu önünde sık sık gündeme gelmeyi istememekte ve buna özen göstermektedir. Bu husus bir zafiyet olarak algılanmamalıdır. TSK tahayyül edilemeyecek kadar güçlü ve büyük bir kurumdur. Kimse, gücünü ulusundan alan TSK'nın, soylu hedef ve görevlerinden sapmasına etkili olamaz. Kimse, TSK ile gönlünde yer aldığı Türk Ulusunun arasını asla açamaz. Sizlerin de basın mensupları olarak TSK'ne zarar verilmesine seyirci kalmayacağınızı ümit ediyorum.” “TSK ÜZERİNDEN SİYASET TEHLİKELİDİR”TSK'ya karşı yürütülen bir diğer kampanyanın da, mensuplarının dini inançları ve başkalarının inançlarına karşı tutumu konusunda olduğunu belirten Orgeneral Özkök, şöyle devam etti: “Bilinen bazı kimselerin ve kesimlerin bu konuyu kendi menfur amaçları istikametinde istismar etmeleri asla kabul edilemez. TSK halkımızın dini inancına, ibadetine ve yaşama biçimine saygılıdır. Bu gerçek, TSK'nın Cumhuriyetin temel niteliklerinin ve özellikle laiklik ilkesinin koruyucusu olarak taraf olması gerçeği ile zıtlık oluşturmamaktadır. İç Hizmet Kanunu gereği 'TSK her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışındadır.' Dolayısıyla, TSK üzerinden siyaset yapmak yanlıştır, tehlikelidir. Anayasal konumu belli olan TSK, demokratik sistem içerisinde siyasi bir taraf olarak gösterilmemeli, taraf olmaya zorlanmamalıdır. TSK'nın bugüne kadar daima taraf olduğu ve bundan sonra da taraf olmaya devam edeceği konu; Cumhuriyetin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti niteliğiyle, Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusu ve toprağıyla bölünmezliğinin sonsuza kadar korunması ve kollanmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni ileriye götürecek, geleceğe taşıyacak ana ilkeler laiklik ve çağdaşlıktır. Hiç kimse; TSK'nden bu konularda tarafsız kalmasını beklememelidir. TSK'nin bu konulara ilişkin hassasiyetleri ve kararlılığı aynen sürecektir. Bunun yanında, ülke ve millet bütünlüğümüzün teminatı olan Atatürk milliyetçiliğinden sapmalara da göz yumamayız. Bu milliyetçilik anlayışı; bazı düşünürlerin iddia ettiği gibi etnik bir temele dayanmamaktadır. Bu husus Yüce Atatürk'ün 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir' vecizesinde anlamını açıkça bulmaktadır. Bu anlayış, özellikle Atatürk'ün reformist, yani değişimci, liderlik tarzı dikkate alındığında, toplumsal gelişmenin önünü tıkayıcı değil aksine önünü açıcıdır.” “ILIMLI YAKLAŞIMIM YANLIŞ YORUMLANIYOR”Orgeneral Özkök, “kişisel konulara değinmeyi istememekle birlikte bazı konulara değinmeden geçemeyeceğini” söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, şöyle konuştu: “Benim, Ulusuma ve Devletime zarar vermemek için, sorumlu, ılımlı, yapıcı, birleştirici ve dikkatli yaklaşımım, maalesef belirli kişiler ve çevrelerce bilerek ya da bilmeyerek yanlış yorumlanmakta, üstelik bu kişiler bu yaklaşımımdan mutsuzluk da duymaktadırlar. Ben sesin gürlüğüne değil, aklın önderliğine itaat etmek isteyen askeri bir nesle komuta ediyorum. Üzülerek ifade ediyorum ki bu kişilerden bazıları benim bu yaklaşım biçimimin güya bana vaat edilmiş bir ikbalden kaynaklandığını ileri sürerek, bir dedikoduyu kulaktan kulağa yaymaktadırlar. Tarafıma hiç kimse böyle bir vaat veya teklif getirmemiştir. Böyle bir vaat veya teklif getirmeye cüret edecek birilerinin olduğunu da sanmıyorum. Ulusum, Devletim ve Silahlı Kuvvetlerimin beni getirdiği Genelkurmay Başkanlığı makamı, meslek hayatımın son ve aile bireylerimin en övünç verici ikbal noktasıdır.” Orgeneral Özkök, “bir komutan arkadaşına yapılmakta olan haksız dil uzatmalardan duyduğum rahatsızlığı da ifade etmek istediğini” belirterek, “Yıllarını ulusuna hizmetle geçirmiş, tevdi edilen tarihi görevleri canını riske atarak büyük bir başarıyla yerine getirmiş olan bu komutan arkadaşımı, hiçbir kusuru olmadığı olaylar dahi bahane edilerek, hemen her gün gazete sütunlarına ve internet sayfalarına getiren zihniyeti de kınıyorum ve bu kişileri erdemli olmaya davet ediyorum” diye konuştu." REFERANDUM KONUSUNDA 'EVET' YA DA 'HAYIR'DEMEK BENİM İÇİN UYGUN OLMAZ'' Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, ''Kıbrıs'ta 24 Nisan'da Annan Planı konusunda yapılacak referandum için 'evet' ya da 'hayır' demenin kendisi için uygun olmayacağını'' söyledi.  Orgeneral Özkök, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı Orbay Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.  Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, Annan Planı'na ''evet ya da hayır diyip diyemeyeceği'' yönündeki soruya karşılık, ''9 bin sayfalıkplan. Çoğunluğu federal yasalar ve uluslararası antlaşmalardan oluşuyor. Herkesi ilgilendiriyor, müteselsil olarak karar mekanizmalarına kadar geliyor. Buna evet ya da hayır demek benim için uygun olmaz'' dedi.  Genelkurmay Başkanı, Başbakan Erdoğan'ın KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile ilgili  ''Türkiye yerine Kıbrıs'ta konuşmalı'' yönündeki sözlerini değerlendirmesini isteyen bir gazeteciye, ''Sayın Başbakan'ın görüş belirttiği bir konuda benim bir görüş belirtmem olmaz. Takdir KKTC Cumhurbaşkanı'nındır'' karşılığını verdi.  Orgeneral Özkök, bir gazetecinin ''Denktaş Kara Harp Okulu öğrencileri için bir bir konferans verse...'' sözleri üzerine, ''Son anda akla gelmiş parlak fikirlerden daima korkarım'' ifadesini kullandı. Genelkurmaşkanı Orgeneral Özkök, bedelli askerlikle ilgili birsoru üzerine de bundan geçmişte beklenen gelirin sağlanamadığını, bugünkü kaynak ve ihtiyacın da uygun olmadığını belirterek, ''Bedelli askerliğin uygun olduğunu düşünmüyorum'' diye konuştu. ANNAN PLANININ UYGULANMASINDA SORUNLAR ÇIKMA OLASILIĞI VARGenelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Annan Planı'na bir bütün olarak bakıldığında, olumlu yönlerininyanında bazı isteklerin karşılanamadığını ve planın uygulanmasında ciddi sorunların çıkabilme olasılığının da bulunduğunu belirterek, ''Ada'ya getirilecek yeni düzenin belirleyicisi olan federal yasalarınve uluslararası düzenlemelerin gözden geçirilerek, kalıcı ve adil bir düzen için gerekli olan değişiklik ve düzeltmelerin yapılmasının önemli olduğuna inanmaktayız'' dedi.  Orgeneral Özkök, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı Orbay Salonu'ndadüzenlediği basın toplantısında, bu toplantının daha önce düzenlenen aylık basın bilgilendirme toplantıları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.  Mart ayı toplantısının yoğun gündem nedeniyle yapılamadığını ifadeeden Orgeneral Özkök, bu bağlamda, Kıbrıs ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) ilgilendiren bazı konularda görüşlerini paylaşmak istediğini söyledi.  Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği açısından taşıdığı stratejik önem hakkındaki düşüncelerini birçok defa basın yoluyla dile getirdiğini anımsatan Orgeneral Özkök, bu nedenle bunları tekrar etmeyeceğini kaydetti.  TSK bakış açısından Kıbrıs'ın öneminin iki temel esasa dayandığını belirten Özkök, şöyle devam etti:  ''Bunlardan birincisi; Türkiye Cumhuriyeti'ne ve TSK'ya Garanti Antlaşması ile yüklenen Kıbrıslı soydaşlarımıza sağlamak zorunda olduğumuz güvenlik sorumluluğudur.  İkincisi ise, İttifak Antlaşmasında açıkça ifade edildiği üzere, Kıbrıs'ın, Türkiye'nin güvenliği açısından taşıdığı stratejik rolün önemidir. Bu iki temel esas süreklilik arz etmektedir. Çünkü Kıbrıs'tave Doğu Akdeniz'deki istikrar ve denge ancak bu sayede sağlanmaktadır.Garanti Antlaşmasının birinci maddesinde Kıbrıs'ın, tamamen veya kısmen, Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üyesi olmadığı hiçbir siyasi ve ekonomik birliğe katılımına bu gerekçeyle müsaade edilmemiştir.''       ''SORUMLULUKLARIMIZ DEVAM EDİYOR''     Orgeneral Özkök, bazı kesimlerce bu esasların artık önem taşımadığının iddia edilmekte olduğunu ifade ederek, öte yandan bazı ülkelerin de bu antlaşmaların değiştirilmesini istediklerini söyledi. Orgeneral Özkök, ''Ancak bbu antlaşmaların gerekliliğine ve bizlere yüklediği görev ve sorumlulukların ihtiyaç olarak devam ettiğine yürekten inanıyoruz. Kıbrıs'ın stratejik önemi olmadığını iddia edenlere ise, İngiltere'nin Ada'daki egemen üslerini korumaya neden budenli özen gösterdiğini hatırlatmak isterim'' diye konuştu.  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) 1983 yılında kurulduğunu ve egemen bir devlet olarak ilan edildiğini anlatan Orgeneral Özkök, bugüne kadar KKTC'yi Türkiye'den başka hiçbir ülke tanımadığını, uygulanan ekonomik ambargonun da kaldırılmadığını söyledi. Kıbrıs Rum kesiminin Garanti Antlaşmasını ihlal ederek Avrupa Birliği (AB) üyesi olması kararının da bugün için engellenemediğini belirten Orgeneral Özkök, ''Aslında bu kararla Doğu Akdeniz'deki siyasi durumun ve güvenlik dengelerinin bozulacağı da kimseye yeterli seviyede anlatılamadı'' dedi.  Orgeneral Özkök, eğer 1 Mayıs'a kadar çözüm gerçekleşmezse, KıbrısRum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında AB'ye gireceğini fakat KKTC'de AB müktesebatının uygulanmayacağını vurgulayarak, ''Bu tarihten itibaren AB Kıbrıs sorununda taraf olacaktır. Bütün bunlar; KKTC'li soydaşlarımızın düşünce ve muhakemelerini sarsmıştır. Ulusal bir davada ilk kez iki aykırı görüş belirginleşmiş ve bu görüş aykırılığı Türkiye'ye de yansımıştır'' diye konuştu.       ''TSK GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİNİ ORTAYA KOYDU''     Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, TSK'nın Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin görüş ve önerilerini, yasal ve anayasal platformlardaher vesile ile açık, akılcı ve objektif bir şekilde ortaya koyduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:  ''Bu çerçevede, 23 Ocak ve 5 Nisan günlerinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarında görüş ve önerilerimiz aktarılırken, konuya ilişkin yazılı görüş ve önerilerimiz de 15 Şubat,9 Mart ve 28 Mart 2004 tarihlerinde Başbakanlığa iletilmiştir. Bugüne kadar olan müzakere sürecindeki gelişmeler hakkında da Genelkurmay Başkanlığına bilgi aktarılmış ve görüşlerimiz alınmıştır. Bizler de, ilave görüş ve önerilerimizi muhataplarımıza aktarmış bulunmaktayız.  Ancak, bu işbirliğinden her konu ve her sorun üzerinde aynı noktaya geldiğimiz anlamı çıkarılmamalıdır. New York müzakere sürecinin 23 Ocak MGK toplantısında çizilen genel çerçevenin dışına çıkması da bunlara dahildir.''       ANNAN PLANI     Orgeneral Özkök, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından son şekli verilen Annan Planı'na da değinerek, şunları kaydetti:  ''Plana bir bütün olarak bakıldığında, olumlu yönlerinin yanında bazı isteklerimizin karşılanamadığı ve Planın uygulanmasında ciddi sorunların çıkabilme olasılığının da bulunduğunu söyleyebiliriz.  Garanti ve İttifak antlaşmalarının aynen muhafaza edilmesine karşılık, ek protokoller gereği uygulanmasında bazı yeni duruma uyarlamalar ve ilave sorumluluklar olacağı bir gerçektir. Bu uyarlamaların garanti haklarımızın kullanılmasına engel yaratmayacağını düşünüyoruz. Öte yandan, mevcudu azalsa da, Türkiye olarak aksini kabul etmediğimiz sürece TSK unsurları Ada'da soydaşlarımızın yanında kalmaya devam edecektir.  Ada'ya getirilecek yeni düzenin belirleyicisi olan federal yasaların ve uluslararası düzenlemelerin gözden geçirilerek, kalıcı veadil bir düzen için gerekli olan değişiklik ve düzeltmelerin yapılmasının önemli olduğuna inanmaktayız.  Plana göre, geçiş dönemi çok kısadır. Bu süre, uygulamanın en hassas safhasını oluşturan geçiş dönemi için yeterli değildir. Ayrıca,bu kısa dönemin büyük sorunları da beraberinde getirebileceğini ve Ada'da huzur ve sükunun sağlanmasında önemli problemlerle karşılaşılabileceğini düşünmekteyiz.''  Plana göre, Rumlara bırakılacak topraklar nedeniyle 57 bin Türk'üngöçmen durumuna düşeceğini, kuzeye gelecek Rumlardan dolayı bu rakamınüç yıl sonunda 82 bine ulaşacağını belirten Orgeneral Özkök, ''Bu soydaşlarımızın konut ve istihdamı için kaynak sağlanamazsa Kıbrıs'ta ciddi toplumsal olayların çıkabileceğini değerlendiriyoruz'' dedi.   DEROGASYONLAR     Orgeneral Özkök, plana ilişkin en önemli hususun, Türk kurucu devletini korumayı amaçlayan derogasyonların AB hukukunun birincil kaynakları arasına dahil edilmesi olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:  ''Bunun mutlaka sağlanması gerektiğini, aksi takdirde, Ada'daki Türk varlığının ve iki kesimliliğin devamı bakımından büyük güçlüklerin doğabileceğini, sonuçta bölgede büyük istikrar ve güvenliksorunlarının baş gösterebileceğini değerlendirmekteyiz.  Esasen, hemen hemen bütün hukukçular birincil hukukeselesinin, derogasyonların ancak AB üyesi ülkelerin parlamentolarından geçirilmek suretiyle sağlanabileceğini ifade etmektedirler ki bu değerlendirmeye biz de katılıyoruz.''   
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!