Önce gazeteleri bölündü

Güncelleme Tarihi:

Önce gazeteleri bölündü
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 06, 1998 00:00

Haberin Devamı

Siyasi yasaklı Erbakan ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan arasındaki liderlik kavgası, Fazilet'ten önce bu partinin yayın organı Milli Gazete'yi böldü. Milli Gazete'nin Elazığ ve çevresindeki illerde yayımlanan baskılarının ücretsiz eki, ‘El Aziz’i çıkaran ekip, tekme-tokatlı bir kavganın ardından, gazeteden koptuklarını ilan ettiler. Gazeteyi bağımsız yayınlayan El Aziz ekibi Erdoğan'ı yine yerden yere vurdu.

Fazilet Partisi'ndeki liderlik kavgası, önce partinin yayın organı Milli Gazete'yi böldü. Milli Gazete'nin Elazığ ve çevresindeki illerde yayımlanan baskılarının ücretsiz eki ‘El Aziz’i çıkaran ekip, tekme-tokatlı bir kavganın ardından, gazeteden koptuklarını ilan ettiler. Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, ‘Amerikancı’ olmakla suçlayan ekip, gazetelerinin Milli Gazete'den bağımsız olarak yayımladığı ilk sayısında da, Erdoğan'a eleştiriler yöneltti.

MANİFESTO

Kapatılan RP'nin Elazığ milletvekili adayı ve Milli Gazete yazarlarından Ahmet Akgül'ün başını çektiği belirtilen ekip, FP Genel Başkanı Recai Kutan ile birlikte Elazığ'a gelen Erdoğan'ın da katıldığı önceki günkü miting sırasında, el altından dağıttıkları gazetelerinde, Erdoğan için ‘Kasımpaşa haylazı’, ‘Korsan’ ve ‘Gaspçı’ ifadelerini kullandılar. Bu ekibin Milli Gazete'den kopuşu ise tekme-tokatlı bir kavgaya sahne oldu. Erdoğan'ın FP yönetimine yaptığı baskı sonucu, bundan böyle El Aziz'i ek olarak dağıtmama kararı aldıklarını açıklayan Milli Gazete'nin, Elazığ sorumlularının dövüldüğü kavgaya, Akgül'ün kardeşi Hüseyin Akgül'ün de adının karıştığı bildirildi. Ekibin önderlerinden Mahmut Nacar, El Aziz Gazetesi'nin 3 Temmuz tarihli son sayısında kaleme aldığı başyazısında, gazetelerinin bugüne kadar Milli Gazete'nin eki olarak dağıtıldığını, ancak Milli Gazete yönetiminin, yarattıkları büyük yankı üzerine, artık bu ekin sorumluluğunu paylaşmak istemediğini vurguladı. Nacar, son başyazısında, şöyle dedi: ‘‘Hiç istemesek de bazı camiamız mensubu insanlar aleyhine, yayın yapma durumunda kalabiliriz. Bunu asla başka şahıslar ve çıkarlar hesabına değil, davamızın selameti için yaparız. Eğer Elazığ Belediye Başkanı Hamza Yanılmaz ile değil de, Recep Tayyip Erdoğan ile başımızı ağrıtıyorsak, bu asla kişisel meseleleri öne çıkarmadığımızın kanıtıdır.’’

MASONCU...

Erdoğan'ın gerçek kimliğini Ahmet Akgül olarak açıkladığı ve ‘‘Artık Milli Gazete'de yazamayacak’’ dediği Hakan Gülerses imzasıyla yayımlanan yazıda ise Erdoğan'a yönelik üstü örtülü ‘masonik hareket’ suçlaması getirildi. Yazıda, şöyle denildi: ‘‘Milli Görüş'ün son partisi FP de masonların hücumuna maruz durumdadır. Eğer muhafazanallah, masonlar parti bünyesine nüfuz ederlerse, bu parti de kısa zamanda ülke sorunlarırnı omuzlayacak bir organizasyon olmaktan çıkar ve bir çıkar çetesi şebekesine dönüşür.’’ Erbakan'a karşı yapılacak her hareketin anti-demokratik olacağının da savunulduğu yazıda,partinin 30 yıllık çizgisini değiştirme çabaları için, ‘gasp suçu işlemek’ ifadesi kullanıldı. Celal Gül imzasıyla yayımlanan yazıda ise Erdoğan hedef alınarak, ‘‘Bazı ham politikacılar hala medyanın desteğinin başarıları için yeterli ve şart olduğunu zannetmektedirler. Zeh-i gaflet. Medyatik cilalama, şişirme, kakalama Türkiye'de bundan böyle sökmemektedir’’ denildi. Yazıda Erdoğan ayrıca, ‘Medya desteğiyle sivrilip bir yerlere gelmeye çabalayan, aklı tepesinden bir karış yukarıda adam’ olarak nitelendi.

Peygamber benzetmesi

El Aziz Gazetesi'nin, ‘‘Erbakan muhatap almaz’’ başlıklı manşet yazısında, Necmettin Erbakan'ın mücadelesi, Hazreti Muhammed'in İslamiyet'i yayma çalışmalarına benzetilerek, şöyle denildi: ‘‘Erbakan, büyük bir özenle izlemiş olduğu en büyük önder Hazreti Muhammed'in mücadelesine benzeyen bir mücadele vermiştir. O'na da kavmi, yakınları, devrin kitap ehli, dini çevreleri, egemenler hep karşı çıktılar. Etrafında ise sadece bir avuç genç, fakir ve köle vardı. Hazreti Muhammed ancak ömrünü tamamladığında kesin zafere kavuşmuştu. Saltanat sürecek vakti olmamıştı. Erbakan da az kaldı. Zafere kavuşuyor. Ama saltanat sürecek zamanı olmayacak. Olsun.’’ Yazıda, Erbakan'ın en ağır ve acımasız eleştiriler karşısında bile dilini tutup, yutkunduğuna dikkat çekildi.

Kasımpaşa haylazı

El Aziz Gazetesi'nde, Bülent Çolak imzasıyla yayımlanan bir şiirde de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle hicvedildi:

Boyu posu düzgünce

Ağız burun yerinde

Bir de medya dilinde

Lider olmada ne var?

***

Çok şükür gür avazı

Yok bir derdi marazı

Kasımpaşa haylazı

Beri gelmede ne var?

***

Garibanken çulsuzken

İşsiz para pulsuzken

İl başkanı olmuştu

Gönül almada ne var?

***

Beyoğlu nal toplattı

Bayrampaşa hoplattı

Nice hezimet tattı

Çok yenilmede ne var?

Büyüyen bir davaydı

Müsait bir havaydı

Yeter aday olaydı

Ayak çelmede ne var?

***

Büyük kentte başladı

Koca parti kapandı

Ne üzüldü ne yandı

Kadir bilmede ne var?

***

Reklamsa reklam gırla

Etraf dolu zıpırla

Gizli konuk ağırla

Sadık kalmada ne var?

***

Talih kuşu uçar mı

Bu fırsat kaçar mı?

Medya yolu açar mı

Yandaş bulmada ne var?

El Aziz: Çiller şövalye gibi...

Milli Gazete'den ayrılarak, bağımsız yayınlanmaya başlayan El Aziz Gazetesi, Tayyip Erdoğan'ı yerden yere vururken, DYP lideri Tansu Çiller'e övgüler yağdırdı. Hayrettin Osmanoğlu imzala yazıda, Çiller'in, Erbakan'ı Başbakan yapması, ‘erkek tavrı’ olarak nitelendi. Osmanoğlu, Çiller'in bunun üzerine, kendisini şöhret yapanlarca düşman ilan edildiğini belirterek, şöyle dedi:

‘‘Hesap sormak, gırtlağını sıkıp, nefessiz bırakmak için her fırsatı kullandılar. TEDAŞ, TOFAŞ, Yüce Divan, Parsadan davalarıyla intikam almaya çalıştılar. ABD mafyası, Clinton ve ailesine ne yaptıysa, Türk medyası da Çiller'e onu yaptı.’’

USTASI HOCA

Ancak Çiller'in yıkılmayıp, sendelemediğinin vurgulandığı yazıda, ‘Bütün bunları yaparken korkak davranmadı, şövalyeler gibiydi. Milyonlarca insanın öfkesini kusmuştu sanki’’ denildi.

‘‘Peki diyeceksiniz ki, daha düne kadar Türkçeyi bile doğru dürüst konuşamayacak kadar toy bir siyasetçi olan Çiller, nasıl böyle ustaca hareket etti’’ denilen yazıda, ustasının Erbakan olduğu da belirtildi. Yazıda, şöyle denildi:

‘‘Karanlık oda ve şer medya karşısında Çiller'den önce sadece Erbakan ayakta kalabilmişti. Sultan Abdülhamit'ten sonra, bunu Erbakan'dan başka başaran olmamıştı. Bu şu anlama geliyordu. Çiller'in örnek alabileceği, yolunu takip edeceği, tavsiyelerinden faydalanabileceği sadece bir insan vardı. O da Erbakan'dı.’’

Yazıda Çiller'e sahip çıkılıp, desteklenmesi gerektiği de belirtildi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!