ÖLÜM ORUÇLARI I. F-TÄ°PÄ° CEZAEVLERÄ° Yazımızı hazırlamaya baÅŸladığımız bugün cezaevlerinde siyasi tutukluların sürdürdükleri açlık grevi ve ölüm orucu 47.

Güncelleme Tarihi:

ÖLÜM ORUÇLARI I. F-TİPİ CEZAEVLERİ Yazımızı hazırlamaya başladığımız bugün cezaevlerinde siyasi tutukluların sürdürdükleri açlık grevi ve ölüm orucu 47.
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2000 00:00

ÖLÃœM ORUÇLARI I. F-TÄ°PÄ° CEZAEVLERÄ° Yazımızı hazırlamaya baÅŸladığımız bugün cezaevlerinde siyasi tutukluların sürdürdükleri açlık grevi ve ölüm orucu 47. gününe girmekte ve ölüm orucundaki mahkum sayısı 203'e yükselmiÅŸ durumda. 40 kadarının saÄŸlık durumunun oldukça kötü olduÄŸu bildiriliyor. 613 mahkum ise süresiz açlık grevine devam etmeye kararlı olduÄŸunu belirtmiÅŸ. Ä°stanbul'da tutuklu ailelerinin destek amaçlı baÅŸlattığı eylemler ve açlık grevleri ise 21. gününü doldurdu . Ekonomik programdaki sıkıntılarla boÄŸuÅŸan hükümetin her zaman olduÄŸu gibi bu konuya ayıracak pek vakti yok yine. Adalet Bakanlığı ise taviz verecek gibi görünmüyor. Mafya babalarının ve banka sahiplerinin cezaevlerini düşürdüğü komik durum nedeniyle kamuoyunun kafası karışık. Naçiz yazarınız ise ÅŸaÅŸkın. Uluslararası etik kurallara göre ölüm orucundaki mahkumlara müdahale etmek yasak. EttiÄŸimiz yeminler bu konuda çaresiz. Yani doktorlar da fikri ne olursa olsun ölmek isteyen bu kadar insanı tüm ülke gibi izlemek zorunda. Biraz da karmaşık duygularımız nedeniyle olsa gerek bu defa cezaevlerindeki ölüm orucu ve açlık grevlerini yazmak istiyoruz. Ä°stiyoruz ki Editörümüzün izin verdiÄŸi uzunluÄŸa kadar tartışalım ve bir çözüm arayalım bu konuya birlikte.. Sorunun ortaya çıkışı pek de yeni sayılmaz aslında. Adalet Bakanlığı tarafından 1997 yılında projelendirilen ve kamuoyunda uzun süredir 'Hücre Tipi Cezaevi' veya 'F-tipi Cezaevi' olarak tartışılan 'Yüksek Güvenlikli Cezaevleri'. Bu binaların kullanıma sokulması zamanı yaklaÅŸtığı için ortalıkta kıymet kopuyor ÅŸimdi. 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın 16. Maddesinde bu yasa kapsamına giren suçlardan tutuklanan ve mahkum olanların cezalarının 'tek veya üç kiÅŸilik' oda sistemine göre inÅŸa edilen özel infaz kurumlarında infaz edileceÄŸi; bu kurumlarda açık görüş yaptırılmayacağı, hükümlülerin birbirleriyle irtibatına ve diÄŸer hükümlülerle haberleÅŸmesine engel olunacağı belirtilmiÅŸti önceleri. Aynı uygulamanın sonradan Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası kapsamına giren suçlardan tutuklananlar ile mahkum olanlar hakkında da uygulanacağı öngörüldü. Siz hiç bu binaların detaylı mimarisini bir yerlerde okudunuz mu bilemiyoruz. ÖrneÄŸin Kocaeli 1 no'lu F-tipi Cezaevi; çevresinde yerleÅŸim birimi bulunmayan, ÅŸehirden oldukça uzakta toplam 373 kiÅŸilik bir kapasiteye sahip. 103 adet küçük izolasyon ünitesi (3 kiÅŸilik) ve 64 adet tek kiÅŸilik hücreden oluÅŸmuÅŸ. Tek kiÅŸilik izolasyon ünitesinde (yaklaşık 8-10 m2) tutulacak olan kiÅŸilerin kalacakları mekanlar bir baÅŸkasıyla iletiÅŸimi bütünüyle engelleyecek bir tasarıma sahip. Havalandırmaya çıkılıp çıkılamayacağı da dahil olmak üzere, elektrik, su ısıtma, merkezi yayın sistemleri dışarıdan kontrol edilecek ÅŸekilde düzenlenmiÅŸtir. Ortak yemekhane bulunmadığı gibi, hücre kapısının yemek bölümü dahi gardiyanlarla yüz yüze iletiÅŸimi engelleyecek ÅŸekilde düşünülmüştür. Hücrelerde ileri derecede ses izolasyonu yapılarak mahkumların dışarıdan gelecek sesleri duymaları veya içeriden dışarıya ses iletimi imkansızdır. Tuvalet aynı zamanda duÅŸ amacıyla kullanılacaktır. Ortamda çöpler de bulunacaktır. F-tipi cezaevleri hakkında Türk Tabipler BirliÄŸi'ne inceleme yaptırılmış (www.ttb.org.tr) ve sonuçta özet olarak projenin insan unsurunu gözardı ettiÄŸi, konunun sadece güvenlik sorunu olarak algılandığı ve binadan baÅŸlayarak tam bir izolasyon öngörüldüğü belirtilmiÅŸtir. Ä°nsanlar üzerinde yapılan araÅŸtırmalarda, sosyal izolasyonun zaman içinde duyusal ve algısal yoksunlukla birlikte psiÅŸik ve organik hastalıklara yol açtığı bildirilmiÅŸtir. Kısa zamanda böyle insanlarda görme ve iÅŸitme duyusunda azalma, sinirsel tipte sağırlık, kulak çınlaması, depresyon, halüsinasyonlar, uyku bozuklukları, entellektüel kapasitede azalma ve agresyon geliÅŸmektedir. Bu kiÅŸiler her türlü uyarandan yoksun bırakıldıkları için gerçeklik duygularını da zamanla yitirmektedir. Teksas Cezaevi'ndeki intiharları inceleyen bir araÅŸtırmada, intihar eden mahkumların %97'sinin tek kiÅŸilik hücrelerde kaldığı belirlenmiÅŸ. Almanya'da yapılan bir çalışmada ise intihar eden mahkumların %68'inin özel muameleye tabi tutulanlar olduÄŸu ve %99'unun tek kiÅŸilik hücrelerde kaldığı saptanmıştır. Adalet Bakanlığı aynı konuyu Ankara ve Ä°stanbul Baro'larına da incelettirdi. Raporda Bakanlık tarafından savunulan 'oda' sisteminin bireye yalnız kalma olanağı vermesi temel iddiasının gerçek dışı olduÄŸu belirtilerek, 'oda' ve 'hücre' kavramları arasındaki farkın üslup farkı olmaktan öte; soyutlama ve tecrit yönünden deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸi anlatılıyor. Oda sisteminde cezaevi odalarının ortak yaÅŸam alanına açıldıkları (Hani hep o örnek gösterilen Amerikan sistemi); F-tipinin ise fiziki ve hukuksal açıdan tecrit amacını ifade ettiÄŸi açıkça belirtiliyor. Barolar BirliÄŸi ve Tabip Odaları ortak bir açıklama yaparak inÅŸaatı sürmekte olan F-tipi Cezaevlerinin çalışmalarının durdurulması gerektiÄŸini, infaz ve hukuk sistemi dahilinde insan haklarına uygun çözüm arayışlarına baÅŸlanmasının artık ÅŸart olduÄŸunu belirtti. Bu amaçla ilgili Bakanlığın yanısıra Türk Tabipler BirliÄŸi, Türkiye Barolar BirliÄŸi, Türk Mimar ve Mühendis Odaları BirliÄŸi ve Ä°nsan Hakları kuruluÅŸları olmak üzere gerekli katılımla ulusal düzeyde bir çalışma grubunun oluÅŸturulmasının önemi vurgulandı. Ancak resmi tarih yanında bilinçaltında dönen açmazlar farklı belki de. Kamuoyu son birkaç yıldır cezaevlerinde beÅŸ yıldızlı otel standartlarında yaÅŸayan mahkumlara karşı reaksiyon olarak öç alma peÅŸinde. Vallahi ne diyelim haklılar. Hani belki de bu ülkede bu hücrelere bu ayrıcalıklı mahkumları kimin sokabileceÄŸini unutuyorlar bu kızgınlıkla.. Ne yapalım kurunun yanında yaÅŸ zaten yanacak. Yetkililer var olan düzenlemelerle cezaevlerindeki bu başıboÅŸluÄŸu çözemeyeceklerinden emin. Medyada her gün rezil olmak yerine 16. Maddeye küçük bir ek yaparak siyasilerin yanına çıkar amaçlı suç örgütlerini de ekleyip sorunu kendi açılarında orta vadede çözmüş durumdalar. Siyasi mahkumlar ise bu iÅŸin daha önce her zaman olduÄŸu gibi sadece kendi aleyhlerine döneceÄŸine eminler. Onun için ölüme koÅŸmak istiyorlar belki de.. Bu seslerini duyurabilecekleri son ÅŸans. Dışarıya ses bile geçirmeyen izole ortamlarda baÅŸlarına geleceklerden kimsenin haberi olmayacak sonra. Bu karmaşık ve herkesi farklı boyutuyla ilgilendiren konuda bilimsel anlamda objektif bir yazı hazırlamak kolay deÄŸil inanın. Konumuza kaldığımız yerden devam etmek dileÄŸiyle.. SaÄŸlıklı Günler... Dr. Serdar GÃœNAYDIN - 11 Aralık 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!