Olmayan kaynakları harcamayalım

Güncelleme Tarihi:

Olmayan kaynakları harcamayalım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2003 00:00

DEVLET kaynak ihtiyacı içinde. Harcamalar otomatiğe bağlanmış, gelirler ise harcamaları karşılayacak düzeyden çok uzaklarda. Borçların vadesi geldiğinde, hem anapara hem de faizlerin büyük bir bölümü yeniden borçlanılarak ödenebiliyor.Borçlarının faizlerini dahi borçlanarak ödeyebilen biri bankacılıkta müflis sayılır. Alacaklılar tarafından çok yakından takip edilir. Mümkünse, bu çeşit kredilerden kurtulmak istenir. Kısacası, borçlunun itibarı kalmamıştır.Bu duruma düşmüş borçlular paralarını çok iyi idare etmek zorundadırlar. Harcamalarını kısıp borçlarının sorunsuzca çevirebilmek için ellerindeki varlıkları nakde dönmek durumundadırlar. Borçlarını bir öncelik sırasına koyup üzerine gelen alacaklıların en acımasızından başlayarak bir ödeme planı geliştirmeye çalışmalıdırlar.KAYNAK VARSADevlet de, içine düştüğü durum karşısında benzer şekilde hareket etmek zorundadır. Ama, tam tersi yapılıyor. Faizleri yükselten etkenlerin en büyüğü devletin piyasaya olan borçlarıdır. Devlet, piyasaya olan borçlarını azaltmaya çalışacağına, on beş yıl önce aslında bir istihdam vergisi mantığı ile toplanan zorunlu tasarruf kesintilerini şimdi geri ödemeye çalışıyor. Devlet önceliklerini şaşırmış durumdadır.Devletin zorunlu tasarrufları geri ödemek için bir kaynağı varsa, bu kaynak ‘‘beklenmeyen kazanç’’ olarak zorunlu tasarrufların ödenmesine değil, önlenemeyen sosyal güvenlik sisteminin açıklarının finansmanında kullanılmalıdır.Bu yılın ilk üç aylık bütçe gerçekleşmelerine göre, sosyal güvenlik sisteminin bütçeye yükü 4.4 katrilyon lira olmuştur. Bütçeye bütün yıl için bu konuda konan ödenek ise 14.9 katrilyondur. Yıl sonuna kadar emekli maaşlarının ve sağlıkla ilgili fiyatların artacağı varsayımı ile, sosyal güvenlik sisteminin tüm yıl için olası finansman açığı 18-20 katrilyon lira arasında olacaktır. Yani, devlet sosyal güvenlik sistemini ayakta tutabilmek için çok ciddi boyutta bir kaynağa ihtiyacı vardır.Zorunlu tasarruf uygulaması başladığı yıllarda yirmi beş yaşında olanların çoğu bugün emekli olup herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli maaşı alıyorlar. Bu insanları genç yaşta emekli ederek zaten büyük bir hata yapılmıştır. Çoğu emekliler hem emekli maaşı almakta hem de aynı ya da bir başka iş yerinde çalışmaya devam etmektedirler. Emeklilerimizin çoğu için emekli maaşı ikinci bir gelir durumundadır.Devlet bir çok vatandaşına genç emeklilik yoluyla ikinci bir maaş verebilmek için daha fazla borçlanmak durumundadır. KİMİN PARASI?Şimdi, zorunlu tasarrufları vatandaşın cebine vereceğimize, eğer ortada harcanacak bir para varsa, bu paranın sosyal güvenlik sisteminin finansman açıklarında kullanılması çok daha gerçekçidir. Böyle bir uygulama adalet ilkelerine ters düşüyor gibi görünse de, finansman açıklarının yeni vergiler yoluyla karşılanmasına göre çok daha adil bir yöntemdir. Aksi taktirde, devletin bu denli kaynak ihtiyacı içinde olduğu bir dönemde, zorunlu tasarrufların geri verilmesi olmayan bir kaynağın harcanması anlamına gelecektir. En ideal yapısal reformları gerçekleştirebilse dahi, Türkiye önümüzdeki birkaç yıl bulduğu kaynakların çoğunu sosyal güvenlik sisteminin tekrar ayakları üzerinde durabilmesine harcamak durumundadır. Bu gerçeği göz ardı eden bir yaklaşım ekonomik istikrarı gerçekleştirip istikrarın kalıcılığını sağlamakta başarısız olacaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!