Öldükten 10 ay sonra baba oldu

Güncelleme Tarihi:

Öldükten 10 ay sonra baba oldu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2005 02:01

Demir Baytekin, 2 yıl önce İstanbul Merter’de bir magandanın kurşunlarına kurban gitti. Ama bu üzücü olaydan 6 ay önce eşi Esin Baytekin’le tüp bebek tedavisi için gittiği Londra’da spermlerini dondurmuştu. Esin Baytekin, eşi Demir Baytekin’e verdiği sözü tuttu ve ölümünden 305 gün sonra dondurulmuş spermlerinden bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

Tekstil üretimiyle uğraşan 38 yaşındaki Demir Baytekin, 16 Ağustos 2003 günü, İstanbul Merter’de cipine çarpan Mesut Uçan’ın kurşunlarına hedef olup hayatını kaybetti. Genç işadamı öldüğünde henüz iki yıllık evliydi. ‘Maganda cinayeti’ sanığı Mesut Uçan ise yargılanıp 22 yıl hapse mahkum oldu. Ama 8 yıl yatıp çıkacak.

Aradan yaklaşık 2 yıl geçti... Bu süre içinde merhumun geride bıraktığı genç ve güzel eşi Esin Baytekin, inanılması zor bir mucizenin yaratıcısı oldu. Kısa süren evliliklerinde filmlere konu olabilecek büyük bir aşk yaşayan Esin Baytekin, bu müthiş öyküyü ilk kez Uğur Dündar’a anlattı:

BİR BEBEĞİMİZ OLSUN

‘2003 yılıydı. O korkunç olaydan 6 ay kadar önce, eşim ve ben tüp bebek tedavisi için Londra’daki University College Hospital of London’a başvurduk. Eşimin testis dokusunda canlı spermlere rastlandı. Ancak bunların dondurularak saklanması gerekiyordu. Form doldururken ‘Ölümünüz ya da bitkisel hayata girmeniz durumunda, sperminizin kullanılmasına izin veriyor musunuz?’ şeklindeki soruya kızdım. Hemşireye ‘Ne kadar saçma bir soru?’ diyerek karşı çıktım. Ama o ‘Prosedür böyle’ dedi. Demir niçin tartıştığımızı öğrenince hemen ‘evet’ seçeneğini işaretledi ve spermleri kullanacak kişi hanesine de ‘Esin Baytekin’ diye yazarak imzaladı. Form doldurulduktan sonra spermler donduruldu.’

SPREMLERİMİ KULLANIR MISIN

‘Hastaneden eve dönerken eşim ‘Bana bir şey olursa gerçekten bu spermleri kullanır mısın Esinciğim?’ diye sorunca ‘Saçmalama Demir, neden başına kötü bir şey gelsin ki’ dedim. Ama o ısrar etti ‘Esinciğim insanlık hali, diyelim ki başıma bir şey geldi. O zaman kullanacağına söz veriyor musun?’ Ben de ona söz verdim: ‘Söz veriyorum, bunu yapacağım. Ama buna gerek kalmayacak ve biz birlikte uzun ve mutlu bir yaşam süreceğiz’ dedim.’

MEZAR BAŞINDA SÖZ

Sonra o üzücü olay meydana geliyor. Demir Baytekin, maganda kurşunlarına hedef oluyor. Olayı bir türlü kabul edemeyen Esin Baytekin, sözlerini şöyle sürdürdü:‘ Eşimin öldüğünü anladığımda aklıma ilk gelen şey ne oldu biliyor musunuz? Londra’daki spermler ve benim ona verdiğim söz. Cenazeyi defnettikten sonra cemaatten beni biraz eşimle baş başa bırakmalarını rica ettim. Kalabalık uzaklaşınca mezarına kapanıp ‘Demirim sana söz veriyorum, o spermleri alacağım. İnanıyorum ki onlarla sana bir bebek armağan edeceğim’ dedim.’

MÜCADELE BAŞLIYOR

Cenazenin ardından 15 gün geçtikten sonra Esin Baytekin, Londra’ya gidip Jinekolog Dr. Paul Serhal’e dondurulmuş spermlerden hamile kalmak istediğini söylüyor. Dr. Serhal, ısrar karşısında kabul ediyor. Esin Hanım, güçlüklerle dolu tedavi sürecine geçmeden önce, psikiyatrdan ‘uygundur’ raporu bile alıyor. Testis dokusundan alınan spermlerle sadece iki embriyon oluşturuluyor ve bunlar rahme yerleştiriliyor. Ama 2 gün sonra Esin Baytekin’de ‘hiper-simülasyon sendromu’ (karında su birikmesi) baş gösteriyor. Ölüm riski beliriyor. Çok uzun ve zahmetli bir tedavi dönemi başlıyor.

DOWN SENDROMU OLABİLİR

Hamileliğin 11. haftasındaki testlerde bebeğin ‘Down Sendromu’ riski bulunduğu söyleniyor. Esin Baytekin, Down Sendromu konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından Güney Kıbrıs asıllı Prof. Kypros Nicolaides’e ulaşmayı başarıyor. Prof. Kypros, muayeneden sonra içinin rahat olmasını, böyle bir sendrom olmadığını söylüyor. Esin Hanım, bu çileli tedavi döneminin sonunu şöyle anlatıyor:

‘Bebeğimi öylesine istiyordum ki hep ‘Allah’ım eğer bu bebeğin karşılığı benim hayatım bile olsa, yalvarırım doğurmama izin ver! Yeter ki bebeğimi bir kez kucağıma alayım’ diye dua ettim. Bebeğim bir ay erken dünyaya geldi. Doğumu sezaryenle yaptık. 17 Haziran’da dünyaya merhaba dedi. Bebeğimi ilk kez kucağıma aldığımda inanamadım. Bu çocuk benim çocuğum muydu? Yaşadığım duyguları anlatacak sözcük bulamıyordum. Artık bir kızım vardı. Demir’e verdiğim sözü tutmuş, çocuğu olmamasına karşın çocuklara tapan eşime, bir kız evlat doğurmuştum. Ona her seslendiğimde Demir Bey’i hatırlayayım diye, yavrumuza ‘Derin’ adını verdim.’

Umut kapılarını yeniden açan rüya

Esin Baytekin, tedavi sürecinde çok yıprandığını ve bir gün ‘Artık yeter’ noktasına geldikten sonra yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor:

‘O sıkıntılı günlerde gördüğüm bir rüya, benim için bir dönüm noktası oldu. Kuran okumasını bilmem. Ama rüyamda kendimi Kuran okurken gördüm. Bir arkadaşımın rüya tabirleri kitabı vardı. Açtım baktım. Bu rüya ile ilgili şunlar yazıyordu: ‘Niyet ettiğiniz ve çok istediğiniz bir şey olacak.’ Bu bana Allah’ın bir işaretiydi. İşte o an umudum doruğa çıktı. İçimdeki ses, bebeğimi sağlıklı olarak doğuracağımı söylüyordu.’

Belki de dünyada ilk

Minik Derin’in Amerikan Hastanesi’nde böyle mucizevi biçimde dünyaya gelişi, belki de dünyada bir ilk. Ama annesi Esin Baytekin’in Uğur Dündar’a belirttiğine göre Derin’in nüfus kağıdı yok. Çünkü yasalara göre ölen kişinin eşi 300 gün içinde doğum yaparsa bebek babanın nüfusuna kaydediliyor. Ama Derin, 305 gün sonra doğduğu için henüz nüfus cüzdanı verilemedi. Esin Hanım, bunun için bir hukuk mücadelesine başladı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!