Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2006 00:00

Haberin Devamı

Medyada kadın-erkek eşitliği 160 yıl sonra

İNGİLİZ Observer Gazetesi'nin ombudsmanı dostum Stephen Pritchard, perşembe günkü köşesinde "Haberleri Kim Yapıyor?" başlıklı uluslararası bir anketin sonuçlarını yayınladı. Pritchard anket sonuçlarını, "Kadınlar açısından şoke edici" olarak nitelemiş.

Araştırma, 76 ülkede geçen yıl 16 Şubat'ta bir tam gün boyunca televizyonların ve radyoların dinlenmesi, gazetelerin okunması yöntemiyle yapıldı. 25 bin 671 haber kaynağını içeren ve 14 bin 273 muhabir veya sunucu tarafından yazılan veya sunulan 12 bin 893 haber incelendi. Kadınların dünya nüfusunun yarısını oluşturduğunu düşününce, sonuçlar gerçekten çok şaşırtıcı:

1 KADIN HABERİ 4 ERKEK

Medyada habere konu olan her 4 erkeğe karşın sadece bir kadın (% 21) haberi çıkıyor. Kadınların önde olduğu tek bir "ana haber" konusu yok. Politik haberlerde ise, kadınlar çok daha altlarda. Politik haberlerin sadece yüzde 14’ü kadınlar üzerine.

Kadınların nisbeten üstün olduğu haber konuları şöyle: Ünlüler % 42, ev kadınları % 75 ve öğrenciler % 51.

UZMANLIK ERKEKTE

Uzman görüşlerini yansıtan haberlerde erkekler ağırlıkta. Haber olan uzmanların yüzde 83'ü erkek, haber olan sözcülerin yüzde 86'sı erkek. Buna karşın kadınlar daha çok olayın tanığı olarak (% 30), kişisel görüşünü (% 31) veya genel olarak görüş aktaran (% 34) insanlar şeklinde habere konu oluyor.

GENÇ KADIN-YAŞLI ERKEK

Hakkında haber yapılan erkeklerin yaşları 50 ve 60'ın üzerinde. (Yarıdan fazlası 50 üzeri.) Yaşlı kadınlar ise hiç ortada yok. Kadın haberlerinin dörtte üçünde kadın 50'nin altında.

KURBAN KADIN

Medya, kadınlara daha çok kaza, suç veya savaş öykülerinin "kurban"ı olarak yaklaşıyor. Bu olaylar, iki cinsiyeti de eşit etkilediği halde yansıtılan "kadın kurban" oranı yüzde 16 iken "erkek kurban" oranı yüzde 8'de, yani kadınların yarısında kalıyor.

KADIN GÖRSEL MALZEME

Kadınların fotoğrafları daha çok yayımlanıyor. Suç, şiddet, felaket haberlerinde kadınlar daha dramatik etki yaratmak için (örneğin Asya tsunamisi) kullanılıyor.

KADIN METEOROLOJİ SUNAR

Dünya basınının genelinde kadın gazeteci oranı yüzde 37 iken, gazetelerde bu oran yüzde 29'la daha az. Kadın gazeteciler, iki konuda erkeklerin önünde: TV ve radyoda hava durumu sunanların yüzde 52'si kadın, ayrıca "fakirlik, ev ve refah"la ilgili haberleri izleyenler açısından kadın gazeteciler (yüzde 51) daha fazla.

CİDDİ HABER ERKEK

Ünlülerle ilgili haberlerin yarısını kadınlar sunarken, politik haberlerin sadece yüzde 32'sini kadınlar sunuyor. Haber ciddi ve güçlüyse erkekler ağır basıyor.

PEKİ NE YAPILABİLİR?

Kadınlarla ilgili ilk anket 1995 yılında yapılmıştı. O zaman, haberlere konu olan, seyredilen veya dinlenilen kadın oranı sadece % 17 idi ve o zamandan bu yana görülen artış çok düşük.

Stephen Pritchard bu konuyla ilgili İngiltere’de bir panele de katıldı. Gazeteciler ve kadın örgütleri temsilcilerinin katıldığı panelde, şu görüş dile getirilmiş:

Bugünkü hızıyla artarsa, kadınların haberlerde yüzde 50’lik pay almaları ancak 160 yıl sonra mümkün olacak.

Kadınların medyada bu kadar geriye düşmesinin pek çok faktörü var: Kadın hareketinin, medya yöneticilerini etkilemede yetersiz kalması, sendikaların bu konuyu hiç dikkate almamaları, haberde açı tercihi, röportaj yapılacak kişinin seçiminden, kullanılacak fotoğraf seçimine kadar pek çok şey.

"Nerede bu kadınlar?" sorusu yerinde duruyor ve dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar yanıt bekliyor.

Anketin orjinali için internet adresi:

http://www.whomakesthenews.org/who_makes_the_news/report_2005


Birkaç harfin önemi

5
Şubat Pazar günü, spor sayfanızda ilginç bir haber vardı. Antakya'dan bir düğün salonu sahibi (FB'li), cuma akşamı oynanan FB-Ç.Rize maçının hasılatını (ki benim anladığım, arkadaş düğün salonunda parayla maç seyrettiriyor) GS'ye bağışlamış (toplam 40 YTL). Bunu da oradaki DHA muhabirine dayanarak spor servisi haber yapmış. O maç cuma gecesi 22.00 sularında bitiyor. Bağış yapılabilen banka TC Ziraat Bankası. Bağışladı diye (yani eylem bitti) haberin yapılış günü pazar.

Sorum şu: Cumartesi günü o bağışı hangi Ziraat Bankası şubesini açtırarak yapmış olabilir?

DHA muhabiri, o dekontu veya GS kulübünün tahsilat belgesini görerek mi haber yapıyor veya benim tahminim muhabir rakı sofrasında duyduğu her şeyi merkeze gönderiyor da gazetede editörler her gördüklerini sayfaya mı taşıyorlar?

Hiç mi kontrol mekanizmanız yoktur diye sorasım geldi.

Hüseyin MÜYESSEROĞLU

TEMSİLCİNİN NOTU: Haberi yazan DHA Antakya Muhabiri Hamza Ezer, "Ben haberimde 'Parayı yatıracağını söyledi' diye yazmıştım. Ertesi gün gazetede 'Yatırdığını söyledi' diye okuyunca ben de şaşırdım" dedi. Haber Hürriyet spor servisine bu şekilde aktarılmış. Anlaşılan haber muhabirden alınırken "yatıracağı" sözcüğü, "yatırdığı" diye değişmiş.

Bu olay, birkaç harf yanlışlığının, bir haberin anlamını değiştirdiğine yönelik önemli bir örnek. Gazetecilikte dikkat çok önemli.


Sempatik ve stres

GAZETENİZİN "Yaşasın Hayat" başlıklı tıp sayfasında 24 Ocak'ta çıkan "stres" konulu yazının başlığı ile içeriği "sakıncalı" derecede yanıltıcı ve şaşırtıcı idi.

Başlık "Sempatikler, Stresten Daha Çok Zarar Görüyor" şeklindeydi.

Tıpta geçen "sempatik sinir sistemi" ve "para-sempatik sinir sistemi" terimlerindeki "sempatik" sözcüğü ile yazının başlığındaki "sempatik" sözcüğü birbirine karıştırılmıştı.

Başlığı okuyunca sanırsınız ki, sevimli ve sempatik kişiler "stres"ten daha çok zarar görüyor. (Somurtkan ve karamsar insanlar ise daha az zarar görüyor gibi bir anlam çıkaran da olmuştur herhalde.)

Oysa hiç de öyle yazmıyordu Prof. Dr. Osman Müftüoğlu.

Yazıda, bazı organlarımızda bulunan ve istem dışı çalışan sinir dokularının oluşturduğu "sempatik sinir sistemi" üzerinde "stres"in hangi kimyasal ve organik etkiler yarattığı anlatılıyordu. Yoksa, somurtkan veya sempatik kişiler üzerindeki etkileri falan değil.

Bu basit hatayı profesör yapmış olamayacağına göre, editör yaptı sanıyorum.

Cemal RODOPLU

rodoplu@walla.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Sayfayı yapan editör Ayhan Atakol, yazının kendisine bu şekilde geldiğini söyledi. Prof. Osman Müftüoğlu ise "Bu başlığı ben attım. Hatayı ben bilerek yaptım; ama bu bir espriydi. İki kelimenin çok farklı anlamlarda kullanıldığını vurgulamak istedim. Biz tıpta kendi aramızda bunu konuşuruz. Ayrıca sempatik olmakta her zaman fayda var" dedi.

Ancak anlaşılıyor ki bu espri iyi anlatılamamış.

Okur Temsilciliği kitap oldu

ANADOLU
Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nejdet Atabek, Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin "Okur Temsilciliği" köşelerini araştırarak kitap yazdı. Atabek, Hürriyet'te 2001-2003 yılları arasında yayımlanan 817 ve Milliyet'te 1999-2003 arasında yayımlanan 795 okur eleştirisini büyüteç altına aldı. Çok ilginç sonuçlar çıktı. Kitap, hem dünya hem de Türk basınında oldukça yeni bir uygulama olan Okur Temsilciliği ile ilgili bilgiler veriyor ve bu konuya dair çok ilginç saptamalar ve sonuçlarla dolu. Size kitaptan sadece bir tablo vermek istiyorum. Okurlar, Hürriyet ve Milliyet'te yayınlanan 1600'ü aşkın mektupta en çok şu konuları eleştirmişler:

Hürriyet

Haberin Devamı

OKURLARDAN KISA KISA...

BAHRİ OVALI: Niçin gereksiz İngilizce kelime kullanıyorsunuz? 7 Şubat'taki gazetenizde 6. sayfada "made to measure" denilmiş; ölçüye göre denebilirdi. 11'inci sayfada da "Dünyanın en büyük ve en pahalı tatil gemisi yolda" başlıklı haberde "cruz gemisi" sözü vardı, bu da gezinti gemisi olamaz mıydı?

FERİT KARCAN (ELEKTRİK MÜHENDİSİ): 14 Şubat Sevgililer Günü sebebiyle gazetemizde yayınlanan 20 dilde seni seviyorum mesajının Çince olanını, Şanghay'da yaşayan Çinli arkadaşıma e-postayla gönderdiğimde, hiçbir şey anlamadığını, doğrusunun "wo ai ni" olduğunu söyledi.

MURAT GÜL: 25 Ocak günkü gazetenizde çıkan "Kardaki Ayak İzi Yakalattı" haberini hiç anlamadım. Kim kimi öldürdü, kim nasıl yakalandı belli değil. Editörler nasıl bu kadar ihmalci olur?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!