Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2004 01:59

Kandil röportajı

GEÇEN hafta, Hürriyet’in Pazar ekinde yayımlanan yasa dışı terör örgütü PKK’nın Kandil Dağı’ndaki kampıyla ilgili röportaj, Hürriyet okurlarının tepkisini çekti.Röportajın yayınlandığı gün Hürriyet’e çok sayıda okur telefon edip eleştirdi. Pek çoğu ya faks çekti ya da e-posta attı. Üç yıllık okur temsilciliğim döneminde tepkilerin en fazlasını bu konuda aldım. Röportaj, öteki gazetelere de konu oldu. Bazı gazeteler röportaja tepki gösterdi, bir gazete ise başarılı bir gazetecilik örneği sergilendiğini savundu. Hürriyet’in yazarları da tartışmaya katıldı.

Bu arada bazı internet siteleri de, röportajı eleştirme bahanesiyle yıllarca ve defalarca teröristleri ve kanlı eylemleri telin ettiği bilinen Hürriyet’i hırpalamaya çalıştılar.

Daha ilginci, röportaja örgüt yandaşlarından da ‘tepki’ geldi. Onlar da, konunun ‘vıcıklaştırıldığını’ ileri sürdüler. Altta, Hürriyet okurlarının, röportaja yönelik tepkilerinden bir bölümünü genişçe bulacaksınız.

Ben ‘Okur Temsilcisi’ olarak öncelikle, Hürriyet’in haber ünitelerinin bu röportajı yapmaya neden karar verdiklerini araştırdım. Hürriyet’in Haber Koordinatörü Enis Berberoğlu, bunun gerekçesini şöyle anlattı:

‘Konu geçtiğimiz haftalarda Kandil Dağı’nı konu alan bir röportajın Amerikan Washington Post Gazetesi’nde yayımlanması üzerine gündeme geldi. Bu gazetede yer alan röportajda, ‘PKK’lıların morallerinin bozuk olduğu, mücadeleye son vermek istedikleri, örgütün dağıldığı, çok kötü koşullar altında yaşadıkları, güç kaybettiği’ anlatılıyordu. ‘Madem örgüt dağılıyor, Hürriyet muhabirleri olay yerine gitsin’ denilince röportaj kararı alındı.’

20 yıldır Türkiye’de onbinlerce cana mal olan bir terör örgütünün, Türkiye’nin burnunun dibinde ve en büyük müttefikinin kontrolündeki bir alanda binlerce kişilik bir kampa sahip olması gerçeği önümüzde dururken, gazeteci olarak böyle bir konuya ilgisiz kalmak mümkün değil. Hürriyet, daha önce Türkiye’yi nispeten daha az etkileyen pek çok olay için de dünyanın değişik yörelerine gazeteci gönderdi.

Yani böyle bir konunun ele alınması son derece doğal.

SUNUM HATASI Zaten çoğu Hürriyet okuru da bu durumu açıkça dile getirdi ve konunun ele alınmasından çok yansıtılış biçimini eleştirerek şöyle dedi: ‘Röportaj yapılsın; ama sunum böyle mi olmalıydı? Teröristlere neden militan denildi?’

Bir kere röportaj, 1. sayfadan ‘Terörist’ başlığı ile duyurulmuştu.

Ancak röportajın genel olarak yansıtılmasında hata olduğunu ben de kabul ediyorum. Daha dikkatli olunmalıydı. Hálá her gün insanların ölmesine yol açan bir terör örgütünden söz ederken, çok daha önemsiz bir ayrıntının ön plana çıkarılması ve konunun kadın-erkek ilişkilerine, kadın bilincine indirgenmesi doğru değil. Böyle bir röportajda, ‘Hálá neden kan dökülüyor?’ sorusuna da mutlaka ve öncelikle yanıt aranmalıydı.

GİTAR MİZANSEN Mİ? Bazı okurlar da, ‘Özel olarak gitarlı pozlar verdirilmiş, böylelikle teröristler şirin gösterilmek istenmiş’ eleştirisinde bulundular. Röportaj yapan, fotoğrafları çeken Sebati Karakurt, bu eleştiri için, ‘Kesinlikle hiçbir fotoğrafta kurgu ya da mizansen yok. Tersine, ‘Her türlü fotoğrafı çekebilirsin; ama mizansen yapmayız’ dediler’ yanıtını verdi.

Şimdi söz okurların:

Hürriyet’e yakışmadı

PAZAR günleri her zaman zevkle okuduğum Hürriyet Pazar ilavesini bu pazar pek zevkle okuyamadım, hatta keyfim kaçtı. Yıllardır bu ülke için can vermiş şehitlerimizi, kundakta vurulmuş bebekleri, tecavüz edilmiş kadınlarımızı manşet yapan üç nesildir ailece okuduğumuz Hürriyet, bu sefer de bizlere bu acıları yaşatanları, sanki milli sporcularımızın hayatlarını anlatır gibi haber yapmış. Hürriyet’e yakıştıramadım.

Eda DİNÇER

Ne kadar değişseler de onlar hálá teröristtir

BURADA haber konusu kişiler her ne olursa olsun, sonuçta hálá teröristler. Ne kadar okumuş da olsalar, ne kadar ılımlı görüşlere sahip olurlarsa olsunlar, Türk dizisi de seyretseler, saçlarını şöyle veya böyle de tarasalar, eli silahlı ve belli bir davaya baş koymuş kişiler....

Bir kere herhangi bir çaba sarf edilmese de aktarılan, seçilen konu özelikli bir konu: Kadınların yaşam tarzları, özgürleşme çabaları, gündelik hayatları vs... Ve fotoğraflar, gülümseyen kadın yüzleri. İster istemez o teröristleri şirin gösterme çabası var gibi algılanıyor: ‘Onlar da kadın, onlar da aynen bizim gibi insan.’

Haber hazırlayan ve bu haberleri denetleyen kişilerin sağduyularını ve bilimsel donanımlarını sorgulamak isterim. Bu kişiler acaba sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji gibi bilimlerden haberdar mı? Bir haberin yaratabileceği duygusal etkiyi acaba ölçüp biçiyorlar mı?

Bu tür haberlerin hazırlanmasında çok daha fazla titizlik gösterilmesini; bu konular üzerinde ince ince, derin derin düşünülmesini istiyorum. Siz gazeteciler toplum içindeki rollerinizi ve sorumluluklarınızı lütfen çok iyi irdeleyin.

Hande YAZICI

PKK yanlıları da röportaja öfkeli

BARAN 46 Barış sürecini olumsuz yönde etkileyen, siyasi mücadeleyi magazinleştirerek gerilimi daha da tırmandırmaya yönelik haberiniz için sizi kınıyorum. Zaten sizin gibi bir devlet borazanından gerçeklerin yazılmasını beklemek büyük bir hayal olur. Elinde gitarla yürüyen arkadaşımızın fotoğrafının yayınlanmasındaki amacın ne olduğunu biliyoruz. Feodal kesime verilmek istenen mesajı anlıyoruz.

BERFİN HP Avrupa Birliği sürecinde Türk medyasının bu halini böylelikle tüm Batı kamuoyu görecektir. Hayatın tüm alanlarını cıvıklaştırarak, insanların beyinlerini uyuşturan, erkek egemenliğini kutsal bir iksir gibi sunan, Kürt halkına karşı önyargılı olan sizlerin yaptıklarınızın unutulmayacağını bilin.

YILMAZ T. Demokrasi mücadelesi veren Kürt halkıyla dalga geçmek, kızları popçular, mankenler gibi gazetelerinizde yayınlamak için mi görevlendirildiniz?

Bu haber olamaz

37 yaşında bir askerim. Hayatımın en güzel yılları, terör örgütü PKK denen illetin peşinde geçti. Orada savaşı, vahşeti, insanlık dışı olayları gördüm. Ana gazetenin ilk sayfasında kocaman renkli bir fotoğraf ve ‘gitarlı’ teröristlerin PKK kamplarında yaşamlarının eskisinden çok farklı olduğu anlatılıyor. Ne yani, şimdi insanlar özendirilmeye mi çalışılıyor? Bunun adı habercilik değil, olamaz. Acaba o gitarı çalabiliyorlar mı, yoksa propaganda amaçlı mı gösterdiler?

Çağlayan POLAT

Terörün magazini

KANDİL Dağı’nda Türkiye’ye girip eylem yapmak için fırsat kollayan teröristlerin haberini, Hasan Kundakçı’nın ‘Güneydoğu’da Unutulmayanlar’ kitabının ortalarındayken mola verdiğim sırada okudum. Ve sonra kendime şunu sordum: Terör magazini yapmak bunlara mı düştü?

Burak ODABAŞI

‘Kakül’ ayrıntısı

RÖPORTAJ tüylerimi diken diken etti. Yok saç modelleri şöyleymiş de, eskiden çatışmada engel oluyor diye kullanılmayan kakül bile kullanılır olmuş da, bir zamanlar sırf bu yüzden ‘kayıplar’ı olmuş da, yok kadınlar titremeden hedef tutturuyormuş da... Ayıp, yazık, çok yazık!

Işıl AKCAN

Tek sütun için çaba

BEN uluslararası bir şirketin kurumsal iletişimini yürütüyorum. Binlerce çocuğu muayene ettiriyoruz, birçok toplumsal hizmette bulunuyoruz, ancak bunu gazeteniz aracılığıyla topluma duyurmak için akla karayı seçiyoruz. Tek sütunluk haber için bir yalvarmadığımız kalıyor. Ama bu konuya 3 tam sayfanın ayrılmasına çok şaşırdım.

S.G.

OKURLARDAN KISA KISA...

TEOMAN ÇIRAK Kandil Dağı’nda 68 ruhu yaşatılıyor havası var. Barışı, özgürlüğü simgelediğini aktardığınız bu insanların yola döşediği mayın yüzünden cumartesi günü bir askerimiz şehit oldu. Nerede duracağımızı iyi bilmek lazım. Buna en çok duyarlı olması gereken de Hürriyet olmalı.

SERKAN FEYMAN Ben 29 yaşında Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nda görevli bir orkestra sanatçısıyım. Gazetem ilk kez beni bu kadar şaşırttı. Hürriyet’e yakışmadı. Bunu sayfanızda yayınlarsanız beni ve birçok milliyetçi görüşteki okurunuzu mutlu etmiş olursunuz.

RIDVAN ÇAM Ben avukatım. Kandil Dağı’nda kadın teröristlerin cinsel yaşamı, özel hayatları üzerine yazılan yazı, beni ve tüm milli değerlere saygılı arkadaşlarımı oldukça kızdırdı. Bu haber ve röportajlarınız sanki başka amaçlar güdüyordu.

ALPER DENİZ Bunların balık ekmek özlediklerini okuduk; ama asker, polis, gazeteci öldürdüklerine ilişkin tek cümle yok. Ben 11 yıl önce bir arkadaşımı şehit verdim. Her hafta ailesiyle konuşuyorum. Ben de mücadele ettim. Hürriyet böyle bir yazıya nasıl izin verdi, anlamıyorum.

MUSTAFA TEKELİ PKK kampındaki kadınlarla ilgili yazıyı tüylerim ürpererek okudum. Haberi hazırlayan muhabiriniz gerçekten de uğraşmış, o kampa girebilmiş. Ama hazırlanış şekli, olmaması gereken bir şekildi.

MURAT U. Öncelikle oralara gidip röportaj yapılmasına karşı değilim, saygı duyarım. Ama Hürriyet gibi bir gazetede böyle bir yazı çıkması beni rahatsız etti. Yazıdaki havaya üzüldüm doğrusu.

KADİR A. Ben yazılanları destekliyorum; bence çok doğru bir haber olmuş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!