Öğretmen yaziyor öğrencisi besteliyor

Güncelleme Tarihi:

Öğretmen yaziyor öğrencisi besteliyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 1997 00:00

Haberin Devamı

Ada Müzik'in kapısından giriyoruz. İçerde bizi bekleyenler bir şair ve onun şiirlerini besteleyen bir müzisyen. Ama 15 yıl önce farklı iki rolde karşılaşmış iki insan: Biri öğretmen ve diğeri de onun öğrencisi...

15 YIL ÖNCE...

Sene 1979. Yer Paşabahçe Ortaokulu. Edebiyat öğretmeni öğrencilerin tüm dikkatini üzerine çoktan toplamış. Bir kere çok sıradışı, genç ve idealleri var. Ders müfredatının yanısıra başka şiirler, başka öyküler de okuyor. Yakışıklı olmasının dışında sesi de etkileyici. Sınavlarda ‘‘Kopya çekmeyin, doğru durun, kıpırdamayın!’’ diye çılgınca bağıran ama bunları sadece espri olsun diye yapan bir hoca. Dönem Beyazıt'da öğrencilerin ‘‘tarandığı’’ bir dönem. O, sınıfa kapıyı tekmeleyerek girip çocuklara ‘‘Tararım sizi’’ diye bağıran, sonra cebinden tarak çıkarıp saçlarını tarayan bir adam.

Bu genç öğretmenin adı Cengiz Şahin, o zaman henüz 27 yaşında. Öğrencilere sevgiyle yaklaşmaktan, çağdaş eğitimden yana. Ancak bir süre sonra öğrencilerinden ayrılmak zorunda kalıyor. Sebep sürgün! ‘‘Farklı olmam, emeği savunmam görevden alınmama neden oldu’’.

Onur Akın. Okula elinde bağlamasıyla gelen bir öğrenci. Müziğe yatkınlık aileden. Ders aralarında arkadaşlarına çaldığı bağlama, öğretmenlerin de dikkatini çekince bir anda okulun bütün müzik işleri ona kalıyor. Bugün beşinci albümünü çıkarıyor Onur Akın. ‘‘Yaşadığınız dönemde birtakım olayları tam olarak algılayamıyorsunuz. Belki o dönemde onları anlayacak kapasitede ve bilgi birikiminde olmamanızdandır. Ama bir tek şey alıyorsunuz o insandan o da sevgi.’’ Akın'ın bu sevgiyi aldığı ve yaşamında derin izler bırakan kişilerden biri, tahmin ettiğiniz gibi edebiyat hocası Cengiz Şahin.

Cengiz Şahin öğretmenliği bıraktıktan sonra sonra küçük çapta ticaret yapmaya başlıyor. Yaşamını kurtarmak adına! Onur Akın bu süreç içinde birkaç kez karşılaşıyor onunla ama uzaktan uzağa. ‘‘İnsanların sistem tarafından, nasıl hiç istemediği, mutlu olmayacağı bir dünyaya zorla sürüklendiğini gördüm, içim burkuldu.’’ Sonra Onur üniversiteyi bitiriyor, müzik hep yaşamında. Grup Baran'ı kuruyor, şarkılar tutuluyor.

15 YIL SONRA

Sene 1992. Bir akşam Akademi Bar'da oturuyor. Tesadüf o ya Cengiz Hoca da orada. Aradan geçen yıllar ikisini de değiştirdiğinden birbirlerini farketmiyorlar. Ta ki biri çıkıp hocaya sesleninceye kadar: ‘‘Hoca, gel bak çok sevdiğin şarkının bestecisi var!’’ Onur Akın ve hocası sohbete başlıyorlar. Onur'un gözleri hep Cengiz Hoca'nın gözlerinde. ‘‘Her şey değişiyor ama gözler, bakışlar tanıdık.’’ Hoca yazdığı şiirlerden bahsediyor, Onur onları bestelemekten. Cengiz Şahin kalem kağıt çıkarıp bir şiirini yazmaya başlıyor, ‘‘Seni İstanbul yapmalı, seni Çengelköy'ünden asmalı...’’. Altına da adını ekleyince Onur öylece kalıyor. Senelerdir anlattığı o adam karşısında. Kendini tanıtıyor ve sarılıyorlar. Hoca'nın o gece yazdığı şiir, Onur'un ilk solo albümüne adını veriyor: ‘‘Seni İstanbul Yapmalı’’.

Bugün öğretmen-öğrenci ilişkisi şair ve besteci ilişkisine dönüşüyor. ‘‘Cengiz Hoca çok coşkundur. Gecenin 12'sinde birinde şiir yazar, hemen arar. Belki de bu anlamda ilk aradığı insan benim. Ben de besteyi yapar gece birde onu ararım.’’

Onur Akın'ın üçüncü albümü bu hafta piyasaya çıktı. Adı ‘‘Aşk bize küstü’’. İçinde Cengiz Hoca'nın bestelenmiş bir şiiri daha var, ‘‘İkiz doğurun analar.’’ Cengiz Şahin'in henüz şiir kitabı yok ama hazırda bekleyen üç dosyası bulunuyor elinde.

BİRLİKTE ÜRETİYOR, PAYLAŞIYORLAR

Düşünsenize sevdiğiniz bir şarkının bestecisiyle tanışıyorsunuz ve onun aslında sizin öğrenciniz olduğunu öğreniyorsunuz. Sonra, onunla yıllar önce kurduğunuz bağların, onda yarattığınız heyecanın nasıl da güçlü olduğunu farkediyorsunuz. Birlikte üretiyor, paylaşıyorsunuz. Düşünün siz öğretmensiniz ve tadabileceğiniz en güzel duyguyu tadıyorsunuz...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!