O dizi ezberci eğitimi önermedi

Güncelleme Tarihi:

O dizi ezberci eğitimi önermedi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2010 00:00

Adana Koleji Eğitim Yöneticisi Adil Vahapoğlu, Hürriyet’te 28 Nisan’da yayınlanan “Kalıcı öğrenme (Lise)” başlıklı dizideki “Ezberlenmeyecek tek ders matematiktir” başlığına takılmış:

“Bu başlık bana itici ve yanlış geldi. Burada ezberin doğru bir öğrenme yöntemi olduğu çağrışımı bulunmaktadır. Ezber, doğru ve yararlı bir öğrenme metodu değildir.”
Diziyi hazırlayan arkadaşımız Nuran Çakmakçı, okurumuzun bu itirazını benimsemedi. Çakmakçı, bu eleştiriye şu gerekçeyle karşı çıktı: “Üç günlük yazı dizisi boyunca ezbere dayalı eğitim modelinin yanlış olduğu vurgulandı. O başlıkta söylenmek istenen de yine ezberin yanlış olduğu, bunu uygulayanların bile matematiği ezberleyemeyeceğiydi.”
Ben de Okur Temsilcisi olarak diziyi inceledim. Eleştirilen o başlığın altında ezberin yanlış olduğu vurgulanıyordu: “Ezberlenmeyecek tek ders matematiktir. Ezberlemek kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüktür.”
Diğer bölümlerde de ezberin zihni körelten, yaratıcılığı engelleyen kötü bir yöntem olduğu anlatılıyordu. Bu durumda okur eleştirisine katılamıyorum.

Fotoğraf benim

O dizi ezberci eğitimi önermedi
O dizi ezberci eğitimi önermedi


1 MAYIS 1977’de Taksim’de çekilen fotoğraf, bu yılki 1 Mayıs Hürriyet’inin birinci sayfasını kaplıyordu. Fotoğraf, “Onların anısına... 33 yıl önce bugün” başlığıyla verilmişti. Haberin 22. sayfadaki devamında da aynı gün çekilen başka bir fotoğraf yer alıyordu. İki fotoğrafta da önemli bir eksik vardı; o fotoğrafları çeken foto muhabirinin imzası yoktu. Yıllarını Hürriyet’e veren Halim Ermiş aradı, “O fotoğrafları ben çektim, o fotoğraflarla birçok ödül de aldım. Hürriyet beni unuttu mu?” dedi. Ermiş’in bu sözlerini aktardığım Yayın Koordinatörü Fikret Ercan da üzüldü. Ermiş’in unutulması söz konusu değildi tabii ki, sadece imzası hıza kurban gitmişti.

Kanada’daki okuyucumuz şaşırdı

KANADA’da yaşayan okurumuz, 1 Mayıs Hürriyet’ini okurken çok şaşırdı. Tam da kendi yaşadığı kent ile ilgili bir yanlışlık vardı. Hemen bir mail göndererek uyardı: “‘Obama’ya sitem’ başlıklı haberde ‘Kanada’nın başkenti Toronto” denilmiş. Toronto, İstanbul gibi Kanada’nın en büyük şehri. Ancak başkent benim de yaşadığım Ottawa’dır.” Mail’i, haberi yazan arkadaşımız Ümit Çetin’e ilettim. Çetin, hata nedeniyle özür diledi ve ekledi: “Dikkatsizlikten kaynaklanan önemli bir hata yapmışım. Bu uyarı, haber yazarken daha dikkatli davranmamı sağlayacak. Teşekkür ediyorum.”
Yer ve kişi isimlerinin yazımında hafızaya güvenmek yerine bir kez daha kontrol etmekte her zaman büyük yarar var. Hafıza bazen yanıltabiliyor.

Medya, empati, barış ve çarpıtılan gerçekler

EMPATİ, barış, uzlaşma ve medya sözcüklerinin dudaklardan döküldüğü anda havada uçuşan fikir kelebeklerine dönüştüğü bir ortamdı. Gazeteciler, Türkiye’nin en yakıcı sorununu konuşmak üzere bir araya gelmişti.
İçten, samimi fikirler dile getirildi Basın Enstitüsü’nün düzenlediği “Medya, Empati ve Barış” konulu çalıştayda. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Faruk Balıkçı, açılış konuşmasında açık yüreklilikle sordu:
“Acaba boşalan bir köyün fotoğrafı haber değeri mi taşımıyordu? Yoksa köyünden göç ettirilen bir insanın yaşam hikâyesinin hiç mi haber değeri yoktu? Nedenler sorgulanmadı. Sadece şiddetin sayısal sonucu yer aldı. ‘Ha yendik, ha yeneceğiz’ denilerek şiddet daha da körüklendi. Buradaki insan hikâyeleri batı yakasına yansıtılmayınca da algılama sorunu yaşandı. Algılama sorunu yaşanınca da empati yapılamadı.”
Verilmeyen haberler, skorlara dönüşen hayatlar. “Beş terörist öldürüldü” ya da “Üç asker şehit oldu” gibi sayısal haberler, gerçeği tam resmedememişti. Doç. Dr. Aslı Tunç’un vurguladığı gibi “insan öyküleri” yoktu orada. Birbirlerinin öyküleri bilen insanlar empati geliştirebilirdi. Medyaya düşen, skorların ardındaki öyküleri de vermek, empati ve uzlaşmaya zemin hazırlamaktı. Ne yazık ki, Diyarbakırspor-Bursaspor maçında da medya bu işlevini yerine getirememişti. Ne yazık ki, eli kalem tutanlar yine skorlara odaklanmıştı.

Ben de hata yaptım

GEÇEN hafta yazım hatalarından söz ederken ben de bir hata yapmışım. Ali Poyrazoğlu’nun, Nişantaşı’nda bir korsan CD tezgâhı başında görülmesine ilişkin haberde “korsan” yerine “konser” yazıldığını belirtmiştim. Magazin Servisi Müdürü Selim Akçin aradı. “Biz o hatayı hemen fark edip düzeltmiştik, gazetede doğruydu” dedi. Akçin haklıydı, gazetede doğrusu yazılmıştı. Herhalde okurumuz da Hürriyet internetten görüp uyarmıştı beni.

Hangi rakam doğru?

FAHRİ Yaşar Akdoğan, 6 Mayıs’ta çıkan “HSYK 334 oyla geçti” haberini okumuş. Fakat Anayasa’da HSYK ile ilgili değişiklik öngören maddenin TBMM Genel Kurulu’nda kaç oyla geçtiğini anlayamamış. Çünkü başlıkta 334 olan kabul oylarının sayısı haberin içinde 337 olarak yazılmış. Akdoğan’a buradan bilgi verelim, başlık doğru, haberdeki rakam yanlış.

Bir harf bile önemli

7 MAYIS’taki ekonomi sayfalarında yayınlanan bir haber, habercilikte bir harf hatasının bile ne denli önemli olduğunu gösterdi. “Rıfat Bey Kayserili pratiği yapıyor” başlıklı haberde bir cümle vardı: “Başbakan Erdoğan, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun kedisinden randevu isteyerek ziyaret ettiğini bildirdi” deniliyordu. Görüldüğü gibi “kendisinden” sözcüğünde bir harf eksik yazılınca Hisarcıklıoğlu, Erdoğan’dan değil “kedi”den randevu istemiş duruma düşmüş... Gerçi Erdoğan’ın kedisi yok ama...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!