O defter kapandı

Güncelleme Tarihi:

O defter kapandı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 23, 1999 00:00

Haberin Devamı

Sedat Ergin sordu, Ecevit yanıtladı.

Başbakan Bülent Ecevit, dün Hürriyet'e verdiği ayrıntılı röportajda ordu-hükümet ilişkileri konusunda ayrıntılı açıklamalarda bulundu, ‘‘28 Şubat sürecinin defteri kapandı’’ dedi. Ecevit, ‘DSP seçimde 1’inci parti olacak, CHP baraj altında kalabilir ve Demirel'in görev süresi uzatılmalı' mesajlarını da verdi. Başbakan Ecevit'e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları özetle şöyle:

Askerlerle ilişkileriniz nasıl seyrediyor?

- Silahlı Kuvvetlerimizle sorunum yok. Bundan önceki hükmet döneminde de tam bir uyum içinde çalıştık. Şimdi de, uyum içinde çalışıcağımızdan kuşkum yok.

Askerlerin erken seçime sıcak bakmadığı yolundaki haberleri nasıl karşılıyorsunuz?

- Genelde kamuouyu erken seçime sıcak bakmıyor, yani gerekli görmüyor. Hükümet çok önemli reformları gerçekleştirirken, yapabileceği çok önemli şeyler varken, bir hükümeti krizi yaratılmasını ve erken seçime gidilmesini kamuoyunun çok geniş bir kesimi bence yersiz buldu. Bunlara da büyük ölçüde CHP'nin neden olduğu kanısı kamuoyunda çok yaygın.

Kamuoyunda 28 Şubat sürecinin devam ettiği, ordunun müdahil olma durumunun sürdüğü yolunda tartışmalar var. Nasıl karşılıyorsunuz?

- Bizim hiçbir sorunumuz olmadı. İçimize sindiremediğimiz herhangi bir uygulamayı yapmaya zorlanmadık. 28 Şubat süreci denen sürecin defteri de bence çoktan kapandı. Fakat tabii, Türk toplumunda yalnız Silahlı Kuvvetler'de değil, toplumun çok büyük bir kesiminde laik cumhuriyete büyük bir bağlılık var. Bu bağlılık, Silahlı Kuvvetler'de de, sivil kesimde de var. Ama önemli olan şu ki; Silahlı Kuvvetler bu konulardaki kaygılarını veya düşüncelerini açıklarken Anayasa sınırları dışına kesinlikle çıkmadılar.

Genelkurmay'ın son açıklamasını nasıl karşıladınız?

- Öyle anlaşılıyor ki, bazı yazılardan tedirgin olmuşlar. Açıklık getirme gereği duymuşlar.

ORDU, EN İSTİKRARLI KURUM

28 Şubat defterinin kapanmasında ordunun üst kademesindeki değişikliğin bir etkisi oldu mu?

- Yoo, hayır hayır... Bu konuda Silahlı Kuvvetler'in başında bulunanlar da çok duyarlı. Aslında, temel sorunlar yaklaşımlarında, düşüncelerini Anayasal sınırlar içinde açıklamalarında, komuta kademesindeki değişikliklerin hiçbir etkisi olmuyor. Silahlı Kuvvetler, Türkiye'nin en istikrarlı kurumu sayılır. Laik, demokratik cumhuriyet konusunda, ulusal birlik konusunda duyarlı olmaları çok doğal.

28 Şubat sürecinin devam ettiğini savunan çevrelerde ordunun sivil otoritenin yetkisine müdahale ettiği sıkça belirtiliyor...

- Bizim öyle bir sıkıntımız olmadı.

DSP, birinci parti

Seçime kısa bir süre kaldı. DSP'ye dönük ilgiyi nasıl görüyorsunuz?

- DSP bu seçimlere çok güçlenmiş olarak giriyor. Bu kesin... Çünkü, muhalefette bulunduğumuz yıllarda, bizim bir ‘Ecevitler Partisi’ olduğumuz, kadromuzun bulunmadığı, çözümlerimizin bulunmadığı ileri sürülürdü. Fakat geçen hükümet ortaklığımız döneminde, bunların hiçbirisinin aslının olmadığı, çok iyi kadrolarımızın olduğu, temel konularda çözüm hazırlıklarımızın bulunduğu, bunların uygulamaya geçirilmesine katkılarımız olduğu görüldü. Bakanlarımızın üzerine herhangi bir olumsuzluk tozu kondurulamadı. Grubumuz çok uyumlu çalıştı ve çok iyi bir sınav verdi. Ayrıca, biz 1995 seçimlerine örgüt bakımından bir hayli hazırlıksız girmiştik. DSP, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hemen hemen yoktu. Çünkü mesajlarımız yeterince algılanamıyordu. Biz de doğrultumuzu değiştirmek istemiyor ve sabırla anlaşılmayı bekliyorduk. Şimdi Güneydoğu ve Doğu'da çok dinamik örgütlerimiz var. Onun dışında Türkiye genelinde, örgütlenmemiz eskisinden çok daha iyi. Hem parti olarak kendimizi kanıtladık, hem de örgüt olarak bunun semeresini büyük ölçüde alabilecek duruma geldik.

İÇİMDE İDDİALIYIM

Seçim sonuçlarını nasıl tahmin ediyorsunuz?

- Ben seçimler konusunda kehanette bulunmayı sevmem. Fakat DSP'nin oyları en çok artan parti olacağı bence kesin. Ayrıca, 1'inci parti de olabilir. Ben bu konularda iddialı konuşmayı sevmem. Aslında içimde daha iddialıyım. Ama bu kadarını telaffuz ediyorum. Bu arada, köşe yazarlarımızın DSP'ye oy verecekleri yolundaki yazılarını da şükranla karşılıyorum.

DSP 1'inci parti olursa, ANAP koalisyonun küçük ortağı konumuna girebilir mi?

- Ben başka partilerin durumuyla ilgili tahminlede bulunmayı doğru bulmuyorum.

CHP, barajın altında kalabilir

DSP Lideri Ecevit, CHP ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, ‘‘Ben başka partiler hakkında konuşmayı pek doğru bulmuyorum’’ demekle birlikte, şu görüşlerini aktarıyor:

‘‘CHP, Türkiye'yi gereksiz yere hükümet kurma zorluklarına ve erken seçime sürükledi. Ayrıca, hükümeti desteklerken de çok sert bir üslup kullandı. Halbuki, eski keskin kutuplaşma dönemi artık bütün dünyada sona erdi. Türkiye'de de sona erdi. Ama, hâlâ o eski, hırçın, sert muhalefet izlenimini veriyor. Doğrultu tutarlılığı görüntüsü veremedi, topluma güven veremedi. CHP'nin bu seçimde pek şanslı olduğunu sanmıyorum. CHP için bir baraj sorunu görüyorum. Zaten, 1995'te de çok iddialı olmasına rağmen, barajı zorlukla aşmıştı.’’

Ecevit, ayrıca CHP'nin HADEP ile seçim işbirliğine hazırlandığı yolunda duyumlar aldıklarını söyleyerek, şunları ekledi:

‘‘HADEP, her halde, ülke barajını aşamayacak. Bu durumda, aday gösterme sürecinde başka partilere sızma taktiği izleyebilir. CHP içinde buna sıcak bakanlar olduğu izlenimimiz var. Örgütümüzden aldığımız haberler bu yönde. Eğer, CHP öyle bir tertibe girerse, HEP macerasını da hatırlaması gerekir. Böyle bir tertibe girerlerse, CHP'nin öz tabanı çok zayıflar. Her parti kendi gücü oranında seçime girmeyi içine sindirmeli.’’

Rahşan Hanım milletvekili olmayacak

Rahşah Hanım'ın bu seçimde milletvekili adayı olacağı yolundaki gazete haberleri doğru mu?

- Ben de görünce şaşırdım. (Gülerek) Öyle bir niyeti olsa evvela bana açardı. Öyle birşey yok. Biraz bayram tatilinin haber boşluğunda böyle şeyler çıkıyor. Rahşan, bütün gücünü örgütlenmeye veriyor.

Demirel'in görev süresi uzamalı

Ecevit ve Demirel, uzun yıllar siyasi rakip olarak karşı karşıya geldiler ve ilişkileri 1980 öncesinde oldukça gerilimli bir şekilde seyretti. İki eski siyasi hasım, bugün Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak yakın bir diyalog yürütüyorlar.

Ecevit, 2000 yılına gelindiğinde Demirel'in Çankaya Köşkü'ndeki görev süresinin uzatılması yolundaki görüşünü koruyor mu?

Başbakan, ‘‘Evet...’’ diye söze girdikten sonra, şöyle konuşuyor:

‘‘Bu tabii, seçimlerden sonra gündeme gelebilecek bir konu. Seçimlerden sonra nasıl bir tablo ortaya çıkar, onu bilemiyorum. Fakat, Sayın Demirel, Anayasal kurallara, hukuk devleti kurallarına uyum sağlamaya büyük özen gösterdi. Tarafsızlığını korudu. Rejimin temel ilkelerine sahip çıkıyor. O bakımdan, onun düşünülebileceğini söyledim. Ama, bu seçimden sonra Meclis'in iradesinin ne şekilde tecelli edeceğiyle ilgili bir konu.’’

Nerede o eski daktilolar?..

Başbakan Ecevit, makam olarak Başbakan Yardımcılığı döneminde 1.5 yıl süreyle kullandığı küçük ve mütevazı odayı kullanmayı tercih ediyor. Çalışma masasının yanındaki kapıdan en çok 3 metrekareyi bulan özel bir dinlenme odasına giriliyor. Ecevit, ‘‘O odayı pek kullanmıyorum, kendimi çok yorgun hissedersem kullanıyorum’’ diyor. Makam odasının duvarlarını daha çok Orta Asya kökenli ressamların tabloları ve Hacı Bektaşi Veli'nin ‘Eline, beline, diline sahip ol’ ya da ‘Hararet sacdadır, narda değil, Keramet baştadır, tacda değil’ gibi deyişlerinin yer aldığı tablolar süslüyor.

Başbakan'ın odasında bilgisayar yok. Bilgisayar yerine eski bir daktilo var. Ecevit, notlarını bu daktiloda yazıyor.

Bu daktilo Başbakanlığa ait. Ecevit, ‘‘Benim evde 2 tane daktilom var. Bunlardan bir tanesi 60 yıllık. Lise yıllarımdan beri kullanıyorum. En çok bu daktilomu kullanıyorum’’ diyor.

Ecevit, ardından ‘‘Marka reklamı yapmak istemem...’’ diye söze girip bir süre tereddüt etttikten sonra eski daktilosuna olan bağlılığını, markasını da vererek açıklamaktan kendisini alıkoyamıyor:

‘‘Bu eski Erica'lar başka tabii, eski daktilolar başka...’’

Başbakan, ardından ekliyor:

‘‘Şimdi bu mekanik daktilolara gereken özen gösterilmiyor...’’

Ecevit, ne zaman bilgisayara geçecek? Bu soruya yanıtı şu oluyor:

‘‘Bilgisayar kullanmak istemediğimden değil. 15 günümü ayırıp alışmam gerekiyor. Ona vakit bulamıyorum.’’

Sigarayla fotoğraf çektirmem

Başbakan Ecevit'teki önemli bir fark, sigarayı artık küçük cam filtreler takarak içmesi.‘‘Zararını önemli ölçüde azaltıyor’’ diye konuşuyor.

Başbakan, günde 10 kadar sigara tüttürüyor. Dumanı içine çekmiyor.

Peki, evde içiyor mu?

‘‘Hemen hemen içmiyorum.’’

Başbakan, cam filtreyle sigara içerken fotoğrafının çekilmesini de kabul etmiyor:

‘‘Sigara içerken fotoğraf çektirmem, özendirici olabilir...’’

Ama fotoğraf çekme faslından sonra, eli tiryakisi olduğu Bitlis paketine uzanıyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!