O bizim matbu Alice kanalımızdı

Güncelleme Tarihi:

O bizim matbu Alice kanalımızdı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2003 00:00

O günü hálá çok iyi hatırlıyorum. Artık yazın geldiğini hatırlatan bir ilkbahar günüydü. Üstelik pazar günüydü.Hürriyet Pazar'da Tuğrul Şavkay'ın yazısını okuyordum.Kuşadası'nın limana yukarıdan bakan mahallelerinden birindeki küçük bir lokantayı anlatıyordu.Lokantayı bilmiyordum, ama Tuğrul Şavkay'ın anlattığı o mekán bütün ayrıntıları ile gözümün önündeydi.Kendimi küçük bir Napoli panoraması önünde hissediyordum.Ama beni asıl mest eden, Tuğrul Şavkay'ın anlattığı o yemeklerdi.Ege otları...Ve zeytinyağı.* * *Yazı bittiği an eşime döndüm ve ‘‘Haydi, ilk uçağa atlayıp İzmir'e gidelim’’ dedim.Eşim benim gibi değildir.En kısa süreli planı bir haftalıktır.Anlayacağınız, onu ikna edemedim ve biz o gün öğle uçağı ile İzmir'e, oradan da Kuşadası'na gidemedik.Ben gitmiş kadar oldum.Tuğrul Şavkay'ın yazısını bitirdim, gidip bir Harris Aleksiu CD'si koydum.Sonra mütevazı stokumdaki en güzel şaraplarımdan birini açtım.Sanki oradaymışım gibi içmeye başladım.Yaz ilkbahardan gün almaya başlamıştı.Ege otları ve zeytinyağı başımı döndürüyordu.Harris Aleksiu, annesinin memleketinin şarkılarını söylüyordu.* * *O gün Tuğrul Şavkay'a telefon etmeyi unuttum.Yanılmıyorsam, birkaç yıl sonra ona bana yaşattığı bu günü anlattım.Bana onun gibi daha ne günler yaşattığını söyledim.Ama ona söylediklerim, hissettiklerimin yanında çok aciz, çok biçareydi.Hissettiklerimi dile tercüme ederken, çok şey kaybediyordu.Geriye çaresiz, kötü bir çeviri kalıyordu.Tuğrul Şavkay, benim gazetecilikte yapmak istediklerimin en büyük destekçisiydi.Aramızda hiç böyle bir konuşma geçmemişti.O, son 10 yılda hayatımıza çok şeyler kazandıran, hepimiz için bir hayat okulu haline gelen Hürriyet Pazar'ın yazarıydı.Neyyire Özkan'ın, ‘‘Hayat Bilgisi’’ dersinin hocalarından biriydi.Güzel yemekler, iyi şaraplar, güzel aperitifler ve tabii aromaların büyücüsüydü.Bize hayatın tatlarının siyasetten daha önemli olduğunu hissettiren gurumuzdu.* * *Cenaze günü televizyon habercileri ne hissettiğimi sordular.Hepsine aynı şeyi söyledim.‘‘Türk basını Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Yavuz Gökmen kadar önemli bir gazetecisini kaybetti.’’Gusto yazarlığı ile gazetecilik kelimeleri belki bazılarına uyuşmaz kimyalar gibi gelebilir.Hayır...Gazetecilik sadece siyasetin değil, bütün hayatın mesleğidir.Yıllarca genç kuşaklara önemli gazeteci olmak için ille de siyaset yazmak gerektiği öğretildi.Kuşaktan kuşağa hep bu mesleki DNA'lar aktarıldı.* * *Oysa ben hep aksini savundum.Gazeteci, hayatın en keyifli alanlarını iskána açan insandır.Tuğrul Şavkay bize bunu öğretti.Arkasından yazılanlara bakıyorum. Ne çok ve ne kadar güzel yazılar.Demek ki hepimize gazeteciliğin bu yeni kaidesini kabul ettirmiş.Yemek yemeyi, gustoyu sadece varlıklı insanların imtiyazı sanan kafalara, bunun parayla ilişkisi olmayan bir kültür olduğunu sokmuş.Siyaset dışında yazı yazmayı küçümseyenlere işte bu gerçeği ispatlayarak aramızdan ayrıldı.* * *Tuğrul Şavkay bizim, matbu ‘‘Alice’’ kanalımızdı.Alice, bizim hayatımıza girmeden yıllarca önce bize o kültürü keşfettiren en maceraperest káşifimiz, en çağdaş meslektaşımızdı.Nur içinde yatsın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!