Nükleer santral de yapsınlar!

Güncelleme Tarihi:

Nükleer santral de yapsınlar
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 15, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ulaştırma Bakanlığı'nın yerel yönetimleri tamamen dışlayan cep telefonu baz istasyonları yönetmeliğiyle birlikte protestolar da hızlandı. Kanlıca'da Beykoz Belediye Başkanı'nın da katılımıyla düzenlenen gösteride baz istasyonları ve kurulması planlanan radar kulesi protesto edildi.

Kanlıca'da Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in de katıldığı protesto gösterisinde semtteki baz istasyonları ve kurulması planlanan radar kulesi protesto edildi.

Kanlıca Yurttaş Girişimi adı altında biraraya gelen semt sakinleri son iki aydır her çarşamba günü biraraya gelerek çeşitli üniversitelerden ve Tabib Odası gibi meslek kuruluşlarından gelen uzmanlar tarafından baz istasyonları konusunda bilgilendiriliyor. 1800 imzalı bir dilekçeyle hem Beykoz Kaymakamlığı'na hem de Belediye'ye başvuran Kanlıcalılar sorunlarına acil çözüm istiyor.

Kanlıca Yurttaş Girişimi'nden Fahri Çakmakkan, Kanlıca'daki son durumu şöyle özetliyor: ‘‘Kanlıca Spor'un da yöneticileriyiz. Futbol sahamız elimizden alındı, tesislerimiz yıkıldı. 100 çocuğumuz açıkta kaldı. Arazi Hava Kuvvetleri'ne verildi. Sonrasında beş baz istasyonunu kuruldu, yeni baz istasyonları kurabilmek için sırada bekleyen başvurular da var. Şimdi bir de İskele Meydanı'na radar kulesi yapılması planlanıyor. Kanlıca'nın tek eksiği bir nükleer santral.''

Kanlıca İskele Meydanı'nda toplanan yaşlısından gencine herkesin baz istasyonlarını ve radar kulesini istememekte farklı gerekçeleri var. Belediye Başkanı Köseler ise Ulaştırma Bakanlığı'nın yerel yönetimleri dışlayan son yönetmeliğinden şikayetçi. Köseler belediyelerin yetkisiz kılındığı bir konuda vatandaşla yüzyüze bırakıldığını söylüyor. Kanlıca'da sadece iki bakkal ve bir kasap olduğu yıllarda evlenerek buraya yerleşen Güler Uluç ise yapılacak radar kulesiyle nefes alınacak yer kalmayacağından şikayetçi. Uluç, ‘‘Kanlıca'nın tek nefes aldığı yer burası. Çocuklarımızı bu iskele meydanında büyüttük. Ama şimdi depremde sığındığımız, nefes aldığımız tek alan elimizden gidiyor'' dedi.

Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler

Gecekondu istasyonlar

Ulaştırma Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı arasında yetki karmaşası yaşandı. Çevre Bakanlığı yerel yönetimlerden, çevre müdürlerinden, Avrupa'daki standartlardan yararlanarak çalışma içindeydi. Gerekli ölçüm aletlerinin alınmasıyla ilgili girişimlerde de bulundular. Fakat daha sonra Ulaştırma Bakanlığı genelgesi valilik, kaymakamlık ve belediyeleri, yerel yönetimi dışlayan bir yapı sergiledi. Şirketler bence gecekondu istasyonlarla, bu işi çözme noktasına gidiyor. Bu da insan sağlığını tehdit ediyor. Konu şurada düğümleniyor; Çevre Bakanlığı mı, Ulaştırma Bakanlığı mı? Yerel yönetimlerde vatandaş bir yanlış olduğunda, 'Başkanım gel, bunu çözelim' diyor. Ulaştırma Bakanlığı'nı vatandaş her dakika karşısında göremez; sonuçta muhatap biz olacaksak, yerel yönetimlerin görüşü de alınmalı. Hiçbir şeyi tanımam mantığıyla bir genelge yayınlarsanız, vatandaş da tepkisini böyle gösterir. İmar mevzuatı içinde yapılması gereken müdahaleyi yapacağız. Gerekli yazışmaları yaptık bu iki firmayla. Biri resmi yazıyla bildirmese bile, sadece Beykoz'da 500 noktası olduğunu söylüyor, öbür firma bu firmadan daha güçlü; onun sayısının daha yüksek olduğu çok açık. 1000'in üzerindeki baz istasyonundan bahsediyoruz ve bu çok ciddi.

Ahmet Uluç

Hastalık sebebi mi?

Ahmet Uluç doğma büyüme Kanlıcalı. Babası yedi aylıkken gelmiş Kanlıca'ya. Son derece faal bir yaşamı var. Kanlıca Spor Kulübü'nün yöneticilerinden. Uluç'un kolu 17 Ağustos depreminden üç gün önce 'yumuşak doku sarkomu' teşhisiyle kesilmiş. Uluç tedavi sürecini ve Kanlıca'daki baz istasyonlarını şöyle anlatıyor:

‘‘Öldüm bittim psikolojisine girmediğim için iyiyim. Doktorlarla konuştum, 'En basitinden doğrudan bir etkisi olmasa bile, tedaviyi engelleyici bir etkisi olabilir' dediler. Benim evimle arasında 50 metre var baz istasyonunun. İlk zamanlar şimdi burada toplananların çoğu, baz istasyonlarının zararına inanmıyordu. Bana, 'Hastalandığın için bunu söylüyorsun' diyorlardı. Türkiye'de bazı şeyler kapınız çalındığında anlaşılıyor. Burada doğdum ve ölene kadar burada oturacağım. Mezarlıkta yerimiz var. Adamlar gelip yerleştiriyor ve bunu yaparken de bana hiçbir şey sormuyor. Hiçbir şey yapamıyorsun. Belki bu işin mağduruyum belki de değilim. Bakanlık sağlığa zararlı değil diyor. Peki kim söylüyor bunu? Telsim ya da Turkcell! Umarım tehlikesizdir ama yapıyorsa, ortaya çıkan hastalık kanser ve bu işin şakası yok.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!