Nezaket, politikacılara herkesten çok lazım

Güncelleme Tarihi:

Nezaket, politikacılara herkesten çok lazım
Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2001 00:00

İnsan ilişkilerinde nezaket, sağlıklı beraberlikleri sürdürebilmenin tek koşuludur.Uygar insanlar birbirlerine karşı nazik olmak zorundadırlar. Politika, birbirinin yanlışlarını kullanmanın, yarışmanın, çekişmenin hatta uzun soluklu kavganın ustaca yapıldığı ince ayar gerektiren bir sanattır. Ama bütün bunları edebiyle, adabıyla yapmanın yolu nezaket kurallarına titizlikle uymaktan geçer. Eleştiriler hiçbir zaman hakarete vardırılmadan yapılmalıdır.Bu kural yalnız politikada değil, her alanda geçerlidir. Hatta savaşta bile...Çanakkale Savaşları bu yüzden tarihe ‘Centilmenler savaşı’ olarak geçmiştir. Ortaokuldayken tramvayla eve dönüyordum. Vagonun arkasındaki açık bölümde duruyordum. Kapının tam önünde, bir genç tutunma demirine yaslanmış dalgın dalgın dışarıyı seyrediyordu. Kılık kıyafetinden beden işçisi olduğu anlaşılıyordu. O sırada bir durağa geldik. Tramvay durdu. İnen olmadığı için yeniden hareket etti. Tam o sırada içerden son derece şık bir adam hızla çıktı ve kapının önünde dikilen genci ‘‘Çekil be!..’’ diye sertçe itirek aşağı atladı. Şık giyimli adamın hareketi aşağılayıcıydı. İşçi gençle bir an gözgöze geldik, hafif gülümseyerek hiç unutmam aynen şöyle dedi:‘‘Kravat takmakla beyefendi olunmuyor kardeş...’’* * *Bütün bu girizgahı tahmin ettiğiniz gibi, Erkan Mumcu'nun İzmir'deki nazeket dışı konuşması için yaptım. Erkan Mumcu genç bir politikacı... 38 yaşında... Başbakan Ecevit'i hedef alan bu kaba sözler Mumcu'nun gençliğine, toyluğuna verilebilir kuşkusuz. Ama 38 yaş, politikada hiç de genç sayılacak bir yaş değil aslında. Unutmayın ki Mustafa Kemal'le, İsmet İnönü ve arkadaşları Kurtuluş Savaşı'nı yaptıkları yıllarda Erkan Mumcu'nun yaşındaydılar.Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurup cumhurbaşkanı seçildiğinde Mumcu'dan sadece 4 yaş büyüktü.42 yaşındaydı... Ben Mumcu'yu fazla tanımam. Ama kendisi ile birkaç yerde birlikte oldum. Biraz bulutların üzerinde dolaşan bir arkadaş olduğu hemen anlaşılıyordu. Dili de sivriydi. Bu sivrilik politika basamaklarını tırmanma şansını yakaladıkça törpüleneceğine, daha da delici oldu. Özellikle coştuğu anlarda, kontrolünü yitirdiğine de birkaç kez tanık oldum. Bunun dışında, kendisiyle zaman zaman pek çok politikacıyla yaptığım gibi bilgi alışverişinde bulunma şeklinde bir ilişkim olmadı. * * *Ben Mumcu'nun bakan olmasından sonra hep böyle bir çıkış yapabileceğini bekledim. Bakanlığında da pek çok gaf yaptı, ama gençtir diye fazla üzerinde durulmadı. Ama ANAP Genel Başkan Vekilliğine getirildikten sonra, sanırım bakanlığı yitirmenin de öfkesiyle kendini daha çok gösterme tutkusu içine girdi. Bu nedenle de İzmir'de konuşurken kontrolünü yitirdi. Başbakan Ecevit eleştirilebilir. Ama bu eleştirileri yaparken nezaket sınırları dışına çıkmak hoş karşılanamaz.Üstelik üzerinde uzun uzun durmaya değer görmediğim bu konuşmanın bütünü de tutarsızlıklarla, mantık yanlışlarıyla dolu. Bu ölçüsüz konuşmanın ANAP'ın kamuoyunda ilgi ile karşılanan ‘Yeniden Yapılanma Programı’na da gölge düşürdüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Kabul ediyorum günümüz Türkiyesi'nde ‘genç olmak’ prim yapıyor, ama Mumcu unutmasın ki bu, nezaket sınırlarını çiğnememek koşuluyla olur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!