Neden sevilmiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Neden sevilmiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2001 00:00

OXFORD'da eğitim gören eski ABD Başkanı Clinton'ın kızı Chelsea, çevresindeki anti-Amerikancı havadan ötürü son derece mutsuzmuş.Amerikan Talk Dergisi'nin aralık sayısında yayınlanacak bir yazısında ‘‘Gün geçmiyor ki, burada Amerikan aleyhtarlığıyla karşılaşmayayım. Ya öğrenciler eleştiriler yöneltiyor, ya barış gösterilerinde sloganlar atılıyor’’ diyor.21 yaşındaki Chelsea, ABD hakkında iyi şeyler düşünmeyenlerle ilk kez aynı çatı altında.Anti-Amerikancı dalgadan etkilenen sadece Chelsea değil elbet.Mesela Başkan Bush da geçenlerde ‘‘Müslüman ülkelerde ABD'ye karşı büyük bir nefretin olduğunu duyduğumda müthiş şaşırdım. Çoğu Amerikalı gibi buna inanmak istemiyorum. Çünkü ben ne kadar iyi olduğumuzu biliyorum’’ demiyor muydu?Chelsea ile Başkan Bush, her ne kadar daha yeni farkına varmış olsalar da ABD aleyhtarlığı uzun yıllara dayanıyor ve Bush'un sandığı gibi sadece Müslüman ülkelerle sınırlı değil.Geçenlerde ‘‘Sevilmeyen Amerika’’ diye kapsamlı bir dosya hazırlayan Le Monde Gazetesi'ne bakılırsa, 11 Eylül şokunun atlatılmasından hemen sonra dünya kamuoyunun gözünde ABD kurban statüsünden yeniden suçlu statüsüne geçiverdi. ABD'ye öfke duyanların listesi kabarık.İsterseniz en yakın komşusu Kanada'dan başlayalım.İki yıl önce hayata veda eden Kanada'nın karizmatik başbakanlarından Pierre Trudeau bir keresinde ‘‘Bir fil ile aynı yatakta uyumak pek kolay değil’’ demişti.Kanadalılar güçlü komşularına kızsalar da tespitlere göre bu nefret çizgisine kadar dayanmıyor.Diğer komşu Meksika'ya gelince...Burada da şöyle bir deyiş pek ünlüdür: ‘‘Zavallı Meksika... Tanrı'ya o denli uzak, ABD'ye o denli yakın.’’ABD'nin nefesi sıklıkla enselerinde hisseden ( Washington, Orta Amerika ve Karayiplere tam 150 kez müdahale etmiş) Latin Amerika ülkelerinden çoğunun Meksika ile aynı görüşte olduklarından kuşku yok.Le Monde, Latin Amerika'daki köklü ABD nefretinin ancak güneydekilerin belli bir refah düzeyine erişmelerinden sonra azalabileceğini iddia ediyor.FRANSA'NIN SAPLANTISIAtlantiği aşıp Avrupa'ya geçersek, kamuoyu araştırmaları, bu kıtadaki en güçlü anti Amerikancılığın Fransa'da ortaya çıktığını gösteriyor.İngiliz tarihçi Tony Judt'un dediği gibi ‘‘Hiçbir Avrupa ülkesinin Fransa'nınki kadar köklü bir ABD saplantısı yok.’’Fransa, İngiltere, İspanya, Almanya ve İtalya'nın aksine ABD'ye karşı savaşa girmiş değil. Anti Amerikancılığı'nın köklerinde kültürel boyut ağır basıyor.Yıllar yılı hayat tarzıyla, düşünce yapısıyla, eserleriyle Avrupa'nın üzerine parıltılarını saçan Fransa'nın 20. yüzyılda rolünü süper güce kaptırmayı asla içine sindiremediği söyleniyor.Asya'da ise ABD'ye karşı saygı ve öfke başa baş gidiyor.Anti Amerikancı duyguların en yaygın olduğu ülke Çin.Afrika kıtasında aynen Asya'da olduğu gibi duygular karışık.Kuzeyde ve Müslüman ülkelerde nefret ağır basıyor gibi.Peki ‘‘neden sevilmiyoruz’’ sorusuna cevap arayan Amerikalı aydınlar ne diyor? New York Times'ta uzun yıllar muhabirlik yapmış gazeteci David Halberstam gibi çoğu günah çıkartıyor: ‘‘Dünyayı tanımak için pek az gayret sarf etmişiz...’’ Afganlı mültecilere yardım için müzayedeBİRLEŞMİŞ Milletler'e bağlı Göçmen Yüksek Komiserliği, komşu ülkelere sığınan Afganlı mülteciler için yaklaşık 250 milyon dolara gereksinim duyulduğunu açıkladı. BM'nin böylesine büyük bir miktarı karşılaması mümkün değil. Bu yüzden, Yüksek Komiserlik umudunu, özel bağışlar ve kamuoyu duyarlığına bağlamış. Mesela, oyuncu Angelina Jolie, Afganlı göçmenler için 1 milyon dolar bağışlamış.İnternet ticareti yapan eBay.Fr. sitesi ise sanal ortamda müzayede düzenliyor. Afganlı mülteciler için katkıda bulunmak istiyorsanız www.eBay.Fr sitesine bir göz atın.Amerikalıların gözünde en büyük tehlikeÜNLÜ Foreign Affairs Dergisinde yayınlanan, ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Dış İlişkiler Konseyi'nin 11 Eylül öncesi ve sonrası gerçekleştirdiği kamuoyu araştırması ilginç. Buna göre, Amerikalıların terör kaygısı yüzde 80'den yüzde 93'e fırlamış. Dünyadaki açlık sorunuyla mücadele yüzde 47'den yüzde 34'e gerilemiş. Açlığın yanısıra, uyuşturucuyla ve AIDS ile mücadele, demokrasileri güçlendirme de 11 Eylül öncesine oranla düşüş göstermiş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!