Ne oldu bize?

Güncelleme Tarihi:

Ne oldu bize
Oluşturulma Tarihi: Eylül 28, 2000 00:00

İlyas ÖZGÜVENİMAM nikahı Ajda Pekkan-Erol Özbaş çiftinin başını derde soktu, bu konuyu da yeniden gündeme geldi. Doğrusunu söylemek gerekirse iyi de oldu. Farkına varmadan kanıksadığımız ‘‘nahoş’’ bir durumu bize yeniden hatırlattı. İZMİR'in sosyo-kültürel yapısı ağır ağır değişti. Birçoğumuz belki bu durumu ıskaladık. Çevremizde neler olup bittiğinin farkına varamadık, belki de görmek istemedik. Ancak bugün 15 hatta 10 yıl öncesinden çok daha farklı bir İzmir karşımızda duruyor. Nelerin değiştiğini araştırmak kuşkusuz toplum bilimcilerin, sosyologların işi. Benim bir nokta dikkatimi çekiyor. SON zamanlarda polisiye haberlerin toplandığı gazetelerin 3. sayfalarını okuyormusunuz? Okumasanız da mutlaka resimlerine başlıklarına bakıyorsunuzdur. İddia ediyorum, bıçaklama, kurşunlana gibi ‘‘kanlı’’ olayların yüzde 80'inin kahramanı ‘‘imam nikahlı’’ eş. ‘‘Evlenmek istemeyen imam nikahlı eşini bıçakladı’’, ‘‘Kıskanç kadın kocasının imam nikahlı eşini vurdu’’... Onlarca, yüzlerce örnek başlık verebilirim. İMAM NİKAHLI ÖĞRETMEN SESSİZ sedasız neler oldu? Hepimiz uyudukmu? Türkiye'nin en batısındaki ‘‘Avrupa kenti’’ İzmir'de bu ‘‘İmam nikahı’’ ile yaşayan bu kadar çok çiftmi var? Hani belediye başkanları yıllardır toplu nikah yapa yapa imam nikahlı çift bırakmamıştı? Düşündükçe karamsarlığa kapılmamak mümkün değil. HEPİMİZ oturup özeleştiri yapalım. Ben kendi adıma yapıyorum. Gazete ve televizyonda magazin, polis haberlerinde ‘‘Birlikte yaşadığı’’ yerine ‘‘İmam nikahlı eşi’’ diye yazmayı marifet saydık. Yaza yaza da çağımıza yakışmayan bu kurumu normalmiş gibi gösterdik. Eğitim yoksunu insanların, ‘‘Baksanıza, toplumda sanatçılar, öğretmenler bile imam nikahıyla yaşıyor. Bunda ne var?’’ diye düşünmesinin yolunu açtık. ÖĞRETMEN dedim de daha geçtiğimiz ay Buca'da kıskançlık krizine giren bir öğretmen ‘‘8 yıllık imam nikahlı öğretmen eşini’’ yakarak öldürmeye kalktı. Öğretmen, Atatürk'ü, Devrimlerini anlatacak, çocuklarımız büyüyecek. Peki ya öğretmeninin ‘‘İmam nikahıyla yaşadığını’’ öğrenen çocuklarımıza bu durumu nasıl izah edeceğiz?İNANIN düşündükçe benim üzerime karabasanlar çöküyor. Büyük şehirlerde kendi yarattığımız minik adalarımızda yaşayıp gidiyoruz. Sonra bu tür, ‘‘Arabesk, alaturka’’ hikayeleri eski Türk filmi seyreder gibi uzaktan izliyoruz. Herşeyi olduğu gibi bu durumu da kanıksıyoruz. HEPİMİZİN UTANCIESKİDEN bu durumda olanlara, en hafif deyimiyle ‘‘Dostu’’ denirdi. Argoda çok daha ağır anlamlara gelen kelimeler kullanılır, bu tür şeyler çocukların yanında konuşulmaz, bu durumda olanlara da hiç de hoş gözle bakılmazdı. Benim büyüdüğüm köyde bile bir hafta önce muhtar resmi nikahı kıyar, düğün dernek kurulduğu gün de imam nikahı yapılırdı. Doğrusu da bu değilmi? Medeni Yasa'nın gereğini yerine getir ardından da özgürce imam nikahını kıydır. Yasa da zaten bunu emrediyor. BUGÜN geldiğimiz noktaya bakın. Bakın da gözünüzü açın. Bu toplumsal hastalıkla hep birlikte mücadele edelim. Devletin savcısı sadece Ajda Pekkan'ın değil, herkesin imam nikahı ile uğraşmalı. Valisi, Belediye Başkanı, savcısı, polisi, öğretmeni, gazetecisi topyekün mücadele etmeli. Hastalıklı bir dalda sağlıklı meyve yetişmeyeceği gerçeğini gözardı etmeyelim. Çocuk haklarına, kadın haklarına herşeyden önce insan haklarına aykırı bu uygulamaya gözümüzü kapatmayalım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!