“FRANSA KENDİSİ GERİ..." />“FRANSA KENDİSİ GERİ..." />

Muhtelif alıntılar

Güncelleme Tarihi:

Muhtelif alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 20, 2006 19:25

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb59c7f018fbb8f8bb92b4
FRANSA KENDİSİ GERİ DURUYOR, TÜRKİYE'Yİ DE İTİYOR... Fransa, Lübnan'a gönderilecek BM Barış Gücü'ne beklenenden çok az bir sayı olan 200 askerle katılıp gücün başkanlığı üslenmek istedi. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac da Başbakan Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde Barış Gücü'nün hızla konuşlandırılması gerektiğini vurgulayarak Türkiye'nin bu güç içinde yer almasını önemli bulduğunu söyledi." www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi... (Yanda)

 

Haberin Devamı


*

 

CEVAP İÇİN BAKINIZ 18 AĞUSTOS TARİHLİ ALINTI

 

MHP’nin yayın organı Ortadoğu ‘Değirmenin suyu nereden?’ diye soruyordu:

 

Ramazan geceleri fakir ailelerin evlerine gidip ‘Ben sizdenim, sizin gibi yaşarım’ diyen Başbakan Erdoğan’ın tatili Kral Abdullah’ı aratmıyor: Bir gecelik otel parası 9.500 Euro

 

Ortadoğu, 14 ağustos

 


*

 

TÜRK BASINININ UZMANLIK KONUSUDUR

 

Ekonomi sayfasının manşetiydi:

 

Yağcılar İstanbul’da toplanıyor - Dünya Yağ Konferansı, son 10 yıl içinde 3’üncü kez İstanbul’da yapılıyor. Konferans ilk defa dünyada aynı şehirde 3. kez toplanırken, bu büyük başarıda Taşkın Tuğlular ve Metin Yurdagül’ün imzası bulunuyor... (Tercüman, 14 ağustos)

 

Eminim bu zirveden çok iyi haberler alacağız. Ekonomi basınında ‘yağcılık’ uzmanı boldur! J

 

 

Haberin Devamı

*

 

ÖLECEĞİMİ BİLSEM DOĞRU BİLDİĞİMİ SÖYLEYECEĞİM

 

Mustafa Kayış Bey okurum bana bir anket sonucu göndermiş, Odak Araştırma adlı bir şirket ‘Hangi gazetenin okuru, hangi partiye oy veriyor’ diye bir tarama yapmış.

Hürriyet okurlarının:

% 25,2’si AKP’ye
% 16,8’i CHP’ye
% 8,4’ü MHP’ye,

% 3,5’i ise DYP’ye oy vereceğini söylüyormuş.

Mustafa Bey ‘Dinci bir gazetede yazıyorsunuz, ona göre!’ diyor.

Vallahi durum onu gösteriyor, biz yine ‘menfaatimizin ne tarafta durmak olduğunu’ bilemedik, cami duvarına şaapıyapıyoruz !
J

 


*

 

MAALESEF MİLLİ EĞİTİM BAKANI

Maalesef Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’le ilgili bir haberden:


“Bakan Çelik, 2004'te her il için Temel Önleme Formatörü yetiştirilmesi çalışmalarına başladıklarını ve bu kapsamda, gençler için çeşitli risklere karşı illerde temel önleme konusunda ilgili personeli eğitecek ve çalışmalara liderlik edecek formatörlerin yetiştirildiğini bildirdi. Çelik, ‘Bu formatörlerle illerde ekipler oluşturulmuş, temel önleme programları ve bunların uygulama projeleri geliştirilmektedir’ dedi. Çelik, okulda şiddeti önleme amacıyla hazırlanan Strateji ve Eylem Planının da yakında paydaşların görüşüne sunulacağını açıkladı. Çelik, ulusal kanallarda yayımlanmak üzere şiddetin zararları içeren 8 ayrı spot program daha hazırlandığını da açıkladı. (ANKA, 15 ağustos)

Haberin Devamı

 

Yalçın Pekşen’in o tarihî ‘Ajda Pekkan röportajı’ geldi aklıma. Biraz Paris’te bulunan Pekkan, konuşmasının arasına yerli yersiz yabancı kelimeler sıkıştırmaya çalışırken, Pekşen espriyi patlatmıştı:

 

- Ajda Hanım, isterseniz siz İngilizce konuşun, biz tercüme ederiz!

MEB de Fransızca konuşsaymış, biz tercüme ederdik!

(Bu arada, ‘
formateur
’ kelimesinin Fransızca’da ‘formasyon veren eğitmen’ gibi bir anlamı yoktur. ‘Şekillendiren, oluşturan’ demektir. Ama eğitim çevresinde böyle bir anlam verilmişse, onu bilmem...)


*


BUNLAR DA BENİM GİBİ 1 OYA SAHİP!

‘Ali Dibo’ skandalını gündeme getirdiği için ‘dürüst parti’ (!) AKP’den ihraç edilen Hatay Milletvekili Fuat Geçen’le yapılmış bir röportaj okudum Vatan’da.

Haberin Devamı

 

Kimdir, necidir, kendisi ne kadar dürüsttür bilmem ama, Geçen “Peki Erdoğan'ın kredisi tamamen bitti diyebiliyor musunuz?” sualine şöyle cevap veriyordu:

 

“Hayır, Erdoğan'ın, halk nezdinde hâlâ bir çekiciliği var. Çünkü Türkiye'de hiçbir şekilde enforme edilemeyen yüzde 20lik bir kesim bulunuyor. Okumuyor, dinlemiyor, izlemiyor. Tek yaptığı yaşamaya ve geçinmeye çalışmak. Sizin onlara medyayla ulaşmanızın imkanı yok. Böyle bir kesim için Erdoğan henüz bitmedi.”

 

- Sizce ne bitirir?


“Onların sezgileri çok güçlüdür. Türkiye seçim atmosferine girdiği anda bu insanlar kahveye giderler. Orada bilenler bilmeyenlere anlatır: ‘Senin haberin yok mu Kemal Unakıtan oğluna şöyle yaptı’, ‘Hatay'da böyle oldu duymadın mı’, ‘Şurada şunu ettiler bilmedin mi?’ O da hayret eder, ‘Yok ya, böyle mi yaptılar’ diye... Bu kahvelerdeki konuşmaları sakın yabana atmayın. Seçimlerde artı beşle eksi beş gibi yüzde 10'luk bir oynama yapacak kadar önemlidirler...” (
Devrim Sevimay’ın Pazartesi Röportajı – Vatan, 14 ağustos)

Haberin Devamı

 

Ertesi gün, tamamen farklı bir haber okurken, Geçen’in “... Türkiye'de hiçbir şekilde enforme edilemeyen yüzde 20’lik bir kesim bulunuyor. Okumuyor, dinlemiyor, izlemiyor. Tek yaptığı yaşamaya ve geçinmeye çalışmak. Sizin onlara medyayla ulaşmanızın imkanı yok” şeklindeki % 1000 doğru teşhisi gelri aklıma:


İki imam, 4 çocuk babası Amil Yıldız (40) ve iki çocuk babası Hüseyin Bayram (32) Şile’de yüzerken boğuldu... (Milliyet, 15 ağustos)

Demek ki bu insanlar haftalardır gazetelerde çıkan, televizyonlarda bangır bangır verilen haberleri okumuyorlar gerçekten...

 

 

*

 

ZİHNİYET MESELESİ

 

Sadece kalkınmışlık, gelişmişlik işareti değil. Medeniyet demeye dilim varmıyor, ‘zihniyet’ diyelim. Nesrin Coşkun’un haberi çok ama çok önemliydi, son derece mânidardı!

 

2005 yılında en çok ve en az organ bağışı yapılan iller...

 

Bağış şampiyonları:

 

Bursa – Antalya – Aydın – İstanbul – Kayseri – İzmir – Muğla – Denizli – Ankara - Manisa – Bilecik – Tunceli (Yine Tunceli!) – Aksaray – Çorum – Balıkesir – Burdur – Samsun

 

Hiç bağış yapılmayan iller:

 

Adıyaman – Ağrı – Bingöl – Bitlis – Edirne – Erzurum – Giresun – Hakkâri – Hatay – Malatya – Sakarya – Siirt – Şanlıurfa – Van – Bayburt – Batman – Düzce

 

Hürriyet, 16 ağustos



*

 

BİNDİK BİR ALAMETE…

 

Topkapı Sarayı Müdürü Prof. İlber Ortaylı, içinde Hz.Osman’ın Kuran’ı, Piri Reis’in haritası ve binlerce eşsiz el yazması bulunan Fatih zamanında kalma Ağalar Camii’ni onarmak için Anıtlar Kurulu’na başvurmuş.

 

Cevap: Cami olarak kullanmak şartıyla onarabilirsiniz!

 

Bunları bir an önce def etmezsek, başımız belaya girecek...

 

Sabah, 16 ağustos

 

 

*

 

VE Nereye? DİYE SORUYORDU, AYNI GÜN, HINCAL ULUÇ...

 

Dünya turizmi merkezlerinden Çeşme'de dört otel ve tatil köyü, haremlik, selamlık usulü hizmet veriyor. Buna alıştık.. Yeni olan ne?..

Yeni Asır Muhabiri Ayça Çalışkan başı açık olduğu için tesislere alınmadı. Gitti tesettüre girip döndü, bu defa kapılar ardına kadar açıldı .. Ayça bir kadınlar plajı görüntüleri çekmiş ki, utanırsınız. Elbise, kombinezon, hatta çarşafla denize girenler var..

..Ve sıkı durun?.. Türk turizmi bu yıl fevkalade kriz içindeyken, bu tesislerde doluluk oranı, yüzde 90!..

Nereye? diye soruyor Hıncal Abi... (Sabah, 16 ağustos)

 

Nereye olacak? İran’a, Suudi Arabistan’a, Afganistan’a...

 


*

 

VER PARASINI GİDİP ÖLSÜN!

 

Fatih Altaylı daha Hürriyet’te yazarken ‘Türk ordusu Bağdat’a gitsin’ diyenlerdendi. Şimdi de ‘Türk ordusu Lübnan’a gitsin’ diyor. (Sabah, 16 ağustos)

 

Hiç aklıma gelip de sormadım, Fatih Altaylı acaba askerliğini ne şartlarda yapmıştır?

 

Bu arada, TSK ‘Profesyonel ordu kurulsun… Böylelikle de tartışmalar biter. Ne de olsa parasıyla…” diyor.

 

Yani böylece Lübnan, Somali, Afganistan gibi tehlikeli bölgelere rahatlıkla asker gönderebiliriz, diyor, madem ki bu iş için para alıyor, Türk askerinin ölmesinde beis yok…

 

Ben şahsen, ‘maaşlı’ olduğu halde bir Türk subayı, astsubayı, polisi öldüğü zaman aynı derecede üzülüyorum…

 

*

 

GÜZEL!

 

Oray Eğin’in, bir köşe yazarının Sabah’ta kullanılan fotoğrafını kullandığı eleştiren yazı şöyle bitiyordu, çok güldüm:

 

Ayrıca bu köşe fotoğraflarında en garantili yöntem Hasan Cemal'inki. Mesleğe başladığı Lozan Antlaşması'ndan beri aynı fotoğrafla ne güzel idare ediyor.”

 

Akşam, 16 Ağustos

 

 

*

 

SADECE GÖRGÜSÜZLÜK OLSA KEŞKE…

 

AKP çoğunluklu Ankara Büyükşehir Belediye Meclis’i, Esenboğa Havalimanı’na giden yola ‘RECEP TAYYİP ERDOĞAN BULVARI’ adını verdi. (Gazeteler, 16 ağustos)

 

En doğru yorumu CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek yaptı: Bu tipik bir görgüsüzlüktür! (Hürriyet, 17 ağustos)

 

 

*

 

İŞTE DİYANET’İN AİLE UZMANI !

/images/100/0x0/55eb59c7f018fbb8f8bb92b6

Diyanet İşleri Başkanlığı ‘aile içi şiddete karşı’ danışma büroları açmış; özel eğitim (!) almış ‘danışmanlar’ başvuran kadınlara hukukî, teknik ya da psikolojik destek verecekmiş oysa haberlere göre burası ‘hurafe üretim merkezi’ haline gelmiş. İstanbul’da kocası tarafından dövülen bir kadına, Diyanet’in uzmanı,  100 Felak, 100 Nâs suresi bir bardak suya okunup içilecek. 21 akşam ara vermeden devam edilecek. Üç gün üst üste 3 gibi kalkıp namaz kılınacak” diye reçete vermiş.

 

Laik basın ‘resmi üfürükçü’ diye ayağa kalktı. (Vatan, 18 ağustos)

 

Bir defa laik bir memlekette Diyanet İşleri olur mu sorusunu geçelim de, laik bir memlekette ve Türkiye’de, aile sorunlarına çare aramak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi midir? Böyle bir görev Diyanet’e verilirse, tek referansı din olan Diyanet görevlileri dua okumaktan, muska yazmaktan başka ne önerebilir ki?

Nihayet, söz konusu Diyanet UZMANI’nın Vatan’da yayımlanan fotoğrafına bir bakın. (Yanda daire içinde). Bundan başka ne bekliyorsunuz yani?

 

*

 

BOZACININ ŞAHİDİ…

 

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ABD’nin BM kararları uyarında mal varlığını dondurduğu Arap işadamı Yasin El Kadı için ‘masumdur’ demiş. (Bugün, 18 ağustos)

 

Hakkındaki yolsuzluk ve vergi kaçakçılığı suçlamalarına karşı TBMM dokunulmazlık kalkanının arkasına saklanan bir Maliye Bakanı’nın bu sözleri referans sayılır! J

 

*

 

CANIM NE ALAKASI VAR… TESADÜF!

 

Kültür Bakanlığı’nın ‘temalı park’ yapılmak üzere ihaleye çıkardığı Antalya Lara’daki Kent Park ihalesini Fettah Tamince’nin şirketi Uda Tur 22,7 milyon liraya kazandı. (Hürriyet, 18 ağustos)

 

Tamam, Fettah Tanince Rixos Otelleri’nin sahibi.

 

Tamam, tam da bu ihaleden bir hafta evvel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin tatil yaptığı (ve gecelik 7 bin avro olan ücreti kimin ödediği bilinmeyen) tesisler de Rixos Otelleri zincirine aitti.

 

E ne var bunda?

 

Ne?

 

Yok canım, bunlar Müslüman’dır, öyle şey yapmaz!

 

*

 

GÖRMEMİŞİN HABERİ HABER OLMUŞ

 

Hürriyet manşetten iyi bir haber patlattı, hani Lübnan’a giden iki İran uçağı Diyarbakır havalimanına cebren indirilerek arandı, diye… (17 ağustos)

 

Yabancı ajanslar bu konuya girince, Hürriyet bunu da haber yapıyor:

 

Hürriyet’in haberi yabancı basında(18 ağustos)

 

Siz hiç Le Monde’un, NY Times’ın, El Pais’in ‘bizim haberimiz yabancı ülkelerde haber oldu’ diye ‘buldumcuk haberi’ yaptığını duydunuz, işittiniz mi?

 

Hürriyet en büyüğü de olsa bir Türk gazetesidir. Bu da bizim bir milli aşağılık kompleksimiz…

 

 

*

 

LAİK CHP’NİN BAŞKANI

 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, aklı sıra AKP’ye vuracak, dokunulmazlıkları söz verip kaldırmadıklarını hatırlatarak ‘böylece yalanla haram oy aldılar’ diyor. (Hürriyet, 18 ağustos)

 

AKP’nin yaptığı din ve inanç sömürüsüdür de ‘sözde-laik’ CHP’nin yaptığı nedir?

 

 

*

 

MİLLETİN AĞZI TORBA DEĞİL Kİ BÜZESİN

 

Ertuğrul Özkök, Türk askeri Bağdat’a gönderilmedi diye çok dertlidir biliyorsunuz. Bari Beyrut’a gitsin, diyor şimdi. Yazdığına göre, Lübnan Başbakanı Sinyora, onuruna yemek verdiği Abdullah Gül’e ‘Kabinemizin Ermeni bakanı bile Türk askerinin (Lübnan’a) gelmesini istiyor’ demiş. (Hürriyet, 18 ağustos)

 

Oysa bakanın mensup olduğu Lübnan Taşnak Partisi Türk düşmanı imiş ve Türk askeri istemiyormuş.

 

Gül, ABD’deki Ermeni lobisinin de Lübnan’a Türk askerinin konuşlandırılmasına karşı olduğu haberlerine inanmıyormuş.

 

Mümkündür, ben de Türk düşmanı olsam, Türk askeri Güney Lübnan’a gelsin, diye tuzak kurardım! J

 

*

 

HAFTANIN EN ÜZÜCÜ HABERİYDİ

 

Türkülerimize girmiş olan telli turnadan Türkiye’de sadece 5 tane kaldı! L

 

Hürriyet, 19 ağustos

 

*

 

YİNE OLMADI!

 

Rumelihisarı’nın içine cami yapılsın mı, yapılmasın mı? Tartışıyoruz.

 

Bu haberin altına, gazetem bir bilgilendirme kutusu açmış, güzel yapmış, tartışmada geçen üç teknik ve yabancı kelimeyi bize açıklıyor:

 

Rölöve - Restütasyon - Rökonstrüksiyon

 

Açıklamalar için teşekkür ederiz … de, bu kelimeler Fransızca’dır ve benim bildiğim Fransızca’da ‘restütasyon’ diye bir kelime yoktur. Sakın ‘restitüsyon’ olmasın?

 

Yani yine beceremedik! J

 

Hürriyet, 19 ağustos

 

*

 

YAPIYOSUN YAPIYOSUN ÖZÜR DİLİYOSUN!

 

Elazığ-Baskil ilçesindeki tek ambülans Sakın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a tahsis edilince, kuyuya düşen 6 yaşındaki çocuk az daha ölüyormuş. Bakan Bey ‘Yanlış yapmışlar’ demiş. Hızlı tren işinde de ‘yanlış yapmışlar’ idi. Daha çok ‘yanlış yapmışlar’ idi… (Hürriyet, 19 ağustos)

 

Herşey çok güzel olacak filminde, Altan (Cem Yılmaz) ‘Bilsem hiç yapar mıydım’ diye özür dileyince, abisi Nuri (Mazhar Alanson) içini çeker:

 

- Hep yapıyosun yapıyosun, özür diliyosun Altan!

- Hep yapıyosun yapıyosun, özür diliyosun Binali!

 


*

 

ANLAMADIM, KİM KİMİ HOŞGÖRDÜ?

 

DHA’dan Yüksel Yapar’ın fotoğraflı haberiydi. Antalya’da camiye sığmayan cemaat, Cuma namazını yandaki kilisede kılmış. Gazeteler bu haberi ‘DİNLERİN HOŞGÖRÜSÜ’ diye verdi. (Hürriyet, 19 ağustos)

 

Güzel bir sahneydi ama… bilmiyorum, Türkiye’de bunun tersi de mümkün olur muydu yani

Hıristiyanlar pazar ayinini camide yapsa, bizimkiler ne der, böyle ‘hoşgörü’ gösterir miydi?

 

Emin değilim!

 

*

 

BAK ŞİMDİ SEN YORUMLARA

 

Yeni Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa ev sahipliği yapacağı 30 Ağustos resepsiyonunda AKP’lileri ‘eşsiz’ davet ederken, sadece Milli savunma Bakanı’na ‘eşli davetiye’ gönderdi. (Hürriyet, 19 ağustos)

 

Geç kalmadıysam eğer, eminim, bu davet, Ankara’da ‘TSK, Çankaya için Vecdi Gönül’e yeşil ışık yaktı’ diye yorumlanacaktır.

 

*

 

BUNLAR BİR AN ÖNCE ALLAH’IN SELAMETİYLE İKİLEMELİ

 

Radikal’in manşeti muhteşem ve de dehşetti:

 

Hayırlı sabahlar Hans!

 

Öğrencilere tavsiye edilen '100 Temel Eser'i her yayınevi kendi ideolojisine göre çevirmiş. Andersen Masalları 'Bir varmış bir yokmuş, Allah'ın kulu çokmuş' diye başlıyor. Heidi'nin dedesi 'Türk' olmuş...

 

Klasikler değişti


Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilköğretime tavsiye ettiği 100 Temel Eser'i birçok yayınevi basıyor. Bunlardan Damla Yayınları, ünlü klasikleri dini motiflerle süslemiş. Oscar Wilde'ın 'Mutlu Prens'inde Miller ve Hans, 'Hayırlı sabahlar' diye selamlaşıyor.


Dini bütün Pinokyo


Pinokyo sık sık 'Allah sizden razı olsun' derken Andersen Masalları, 'Bir varmış bir yokmuş, dünyada Allah'ın kulları çokmuş' diye başlıyor. Nehir Yayınları ise Pinokyo'nun babası Gephetto'yu 'Galip dede', Heidi'nin dedesi Alm'i 'Alp' yapmış. (Radikal, 19 ağustos)

 

*

 

YOKSA KÖTÜ OLACAK SONU!

 

Konya’da ‘Dört duvar arasından çıkıp hava alsınlar’ diye ‘sadece kadınların gidebildiği’ bir park hizmete açıldı. (Radikal, 19 ağustos)

 

Geçenlerde de Siverek’te böyle bir çay bahçesi,Erzurum’da da ‘erkek alınmayan’ bir mağaza açılmıştı.

 

*

 

DEMEDİM Mİ NAZLI YARİM BEN SANA!

 

Yukarıdaki haberlerin manşetten ve birinci sayfadan verildiği gün, gazetenin genel yayın yönetmeni İsmet Berkan köşesinde itiraf ediyordu:

 

Daha önce bu köşede 'Kökten laik' diye nitelediğim insanların zaman zaman 'paranoyakça' davranışlar içine girdiğini yazdım. Şimdi yavaş yavaş galiba ben de paranoyaklaşıyorum.
Geçmişte, yani bundan üç yıl önce, sağda solda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer hükümet ileri gelenlerinin hafta sonları spor kıyafetlerle gözükmesini 'Türkiye'yi kravatsızlaştırmaya götürecek projenin ilk adımları' olarak niteleyen mektuplar almıştım. İşte bu mektuplar için 'Paranoya' tabirini kullanmıştım.”

 

Radikal, 19 ağustos

 

*

 

İMAM HATİPLİ KIZLAR İŞSİZ Mİ KALACAK YANİ?

 

 

Bir not daha:

 

Polis Meslek Yüksek Okulu’na bu yıl 6.105 erkeğe karşı, 305 kadın öğrenci alınacakmış. Oysa % 10’a kadar kontenjan hakkı varmış. Takvim bu haberi ‘kadın polise ambargo’ diye veriyor.

 

Kadın polisin türban takmasına izin verin, anasını bile satarlar alimallah!

 

Takvim, 19 ağustos

 

 

*

 

BAŞTAN SÖYLESENİZE RUHAT HANIM!

 

Ruhat Mengi de 1 Mart tezkeresini savunanlardan biriymiş meğer, ‘1 Mart tezkeresi öncesinde ‘Hata yapıyoruz ve bunun sıkıntısını mutlaka çekeceğiz’ demiştik-lermiş. Kim mi onlar? Ruhat Hanımgiller!. (Böyle ‘Bak başımıza neler geldi, keşke o zaman Amerika’nın kucağına otursaydık’ diyenler var epey, Türk basınında…)

 

Aynı çoğul Ruhat Mengi bu kez de uyarıyor: Lübnan’a asker gönderme kararı en az tezkere kadar yanlış bir karar olacak…

 

Ama bu ikazın anlamını ve önemini idrak edelim yani hafife almayalım diye, şu şekilde yapıyor bu uyarısını:

 

Şimdi yazıyorum ve bunu siyasetten (daha doğrusu Türkiye’de adına “siyaset” denilen plânsız programsız yönetim kararları ve kavgalarından) hoşlanmayan ama siyasetin içine doğmuş, içinde yetişmiş, Avrupa ülkelerindeki siyaset anlayışını da incelemiş biri olarak yazıyorum ki Lübnan’a asker gönderme kararı en az tezkere kadar yanlış bir karar olacak.”

 

Haaa, o zaman başka!

 

Vatan, 19 ağustos

 

 

*

 

AVRUPA FATİH’İ FENER

 

40 pardon 50 yıllık Fenerli, Türk medyasının bu ‘Fener yalakalığı’ beni bile utandırıyor artık.

 

Efendim, Vatan’ın sürmanşeti FENERBAHÇE CİMBOM’U SOLLADI diyor.

 

Spordaki haber ise AVRUPA FATİHİ FENERBAHÇE diye üfürüyor.

 

Ulan, Avrupa’nın en dandik takımlarına yenilip elenen bizim muhteşem Fener bakayım nasıl Avrupa Fatihi olmuş, Cimbom’u geride bırakmış diye okudum.

 

Avrupa’da kulüpler klasmanında Fenerbançce ilk kez 2007’de Galatasaray’ın önüne geçmiş. Geçmiş de ne olmuş, sadece 81.olabilmiş. (Bu arada Beşiktaş da 44’üncü yani Fener’den çok daha iyi bir durumda. Ama haber ‘Fener Galatasaray’ı geçti şeklinde…)

 

Avrupa Fatihi… 81’inci!

 

Cimbom’u Avrupa’da sollamak için, ilk turda nüfusu Rüştü Saraçoğlu Stadyumu kadar olan Feroe Adaları’nın takımını yenmek (sonra da dandik Dinamo Kiev’den 3 yemek) yetmez. Önce UEFA ve Süper Kupa’yı alalım, sonra konuşuruz…

 

Vatan, 19 ağustos

 

 

*

 

VAY BE!

 

Bu konuda çok okudum ama hiç kendimle mukayese etmek aklıma gelmemişti.

 

Osmanoğulları ailesinin reisi Osman Ertuğrum 95 yaşına basmış, gazeteler ‘Osmanlı padişahları ve şehzadeleri içinde 95 sene yaşayan olmamıştı’ diye yazarken (Sabah, 20 ağustos) bir iki de örnek verdi:

 

Fatih 49 sene, Yavuz 50, Yıldırım Beyazıt ise sadece 43 sene yaşamış…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!