Müfettişten inanılmaz tuzak

Güncelleme Tarihi:

Müfettişten inanılmaz tuzak
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Adalet Bakanlığı eski Müsteşarı Yusuf Kenan Doğan hakkındaki iddiaların, Müfettiş Yılmaz Poyraz'ın komplosu olduğu ortaya çıktı. Doğan'ın cinsel tacizde bulunduğu öne sürülen kadınlar, ifadelerini yenileyerek, Müfettiş Poyraz'ın kendilerini komploya alet ettiğini bildirdiler.

SHP-DYP döneminin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Kenan Doğan'ın, Bakanlık'ta çalışan kadınlara cinsel tacizde bulunduğu iddiasının, devlet ciddiyeti ile bağdaşmayan inanılmaz bir tuzak olduğu ortaya çıktı. Doğan'ın kendilerine cinsel tacizde bulunduğu yönünde ifade verdiği öne sürülen kadınlar, el yazılarıyla bu kez tam ters yönde ifade vererek; iddiayı ortaya atan Adalet Bakanlığı Müfettişi Yılmaz Poyraz'ı tekzip ettiler. Kadınlar, ‘cinsel taciz olayını’ Poyraz'ın tertip ettiğini belirterek, önceden yazılmış ifadelerin altına ‘tehditle’ imza koyduklarını açıkladılar. Bazıları halen bakanlıkta çalışan kadınlar, Teftiş Kurulu raporunu düzenleyen Poyraz'ın kendilerine, ‘‘Tanık olarak ifade vermezseniz, sanık olursunuz’’ diye baskı yaptığını ve ‘Hiç söylemedikleri şeyleri kendilerine atfettiğini’ de iddia ettiler.

OKTAY: İKİNCİ SUSURLUK

Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay, bir dönemi karalamak için devlet erkiyle Doğan'a komplo kurulduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘‘Bu ikinci bir Susurluk çetesi olayıdır. Bu komployu gördükten sonra, bana şimdi bakanlık teklif etseler düşünürüm. İnsanların namusu ile düzmece müfettiş raporları ile oynanması dehşet verici korkunç bir olay. Bu tüm siyasilerin üzerine gitmesi gereken bir konudur. Hukuki tetikçilik yapılmıştır. Adalet Bakanlığı'nda bu yapılırsa, biz bu ülkede nasıl yaşayacağız. Danıştay'da göreve iade davasını çekmesi için, bir müsteşara iğrenç bir tezgah kurulmuştur.’’

ŞOK İFADELER

Hürriyet'in ele geçirdiği Yılmaz'ı tekzip eden noter onaylı şok ifadelerden bazıları şöyle:

Y.T: Yusuf Kenan Doğan ayrıldıktan sonra SHP döneminde işe alındığımız için bize adeta işkence yapıldı. Baskıdan nefes alamaz hale geldik. Herkes ekmeğinden korkmaya başladı. Hakimevi'ne gelen Yılmaz Poyraz adlı müfettiş beni çağırdı. 'Yusuf Kenan Doğan ve Müdür Erdal Arslan hakkında bazı kadınlarla ilişkileri olduğu söyleniyor. Sen de duydun mu?' dedi. Ben, bunlar hakkında bilgim olmadığını belirtince, ‘O zaman senin Yusuf Kenan Doğan’la, Erdal Arslan ve Bekir Mermer'le birlikteliğin varmış, ne diyorsun?' demeye başladı. Bu olaydan yarım saat sonra Personel Müdürü Mehmet Genç beni aradı. ‘Bildiklerini anlatırsan hakkında iyi şeyler olacak. İyice düşün yeniden ifade ver’ dedi. Kısa bir süre sonra müfettiş telefon etti. Bana ‘Gel yeniden ifade ver. Eğer ifade vermezsen, şimdi tanık olarak ifadeni alıyoruz. O zaman sanık olarak ifadeni alacağım’ dedi. Benim hatam herşeye rağmen ifadeyi okumadan imzalamam oldu. ''

D.C: O zaman ben santral memuruydum. Müsteşarın beni odasına çağırıp, kravat istemesine sebep yoktur. Bana cinsel arzularını dışa vuracak sözler söylediği tamamen iftira ürünüdür. Bu sözler benim ifadelerim değildir. Müfettiş ifadeyi kendi yazıp, bana ‘Kızım şurayı imzala, okumam gerekmiyor’ dedi ve imzalattı.

M.Y: Ben ne Yusuf Kenan Doğan'ın herhangi bir kadınla ilişkisinden bahsettim. Yazdığı kağıdı uzatarak, 'Bunu imzala' dedi. Okumadan imzaya mecbur kaldım. Biz fakir insanlarız, hem işimize son verdiler hem de namuslu bir adamı karalamak için bizi kullanmışlar.

F.T: Yılmaz Poyraz'a, ne Yusuf Kenan Doğan hakkında, ne başkası hakkında bize cinsel yakınlık gösterdiklerini söyledim. Tamamen saçma ve iftiradır. Müfettiş söylemediğimiz şeyleri sanki söylemiş gibi yazmıştır.

İşte iftiracı müfettiş

Yusuf Kenan Doğan, düzmece raporu düzenleten müfettiş Yılmaz Poyraz aleyhine 100 milyar, Adalet Bakanlığı aleyhine 150 milyar, düzmece raporu yayınlayan iki gazeteye de toplam 400 milyarlık tazminat davası açacağını açıkladı.

Rapor, çete zihniyeti

Hakkında çirkin iddialarda bulunulan Yusuf Kenan Doğan da, onurlu insanların işlerini kaybetmeyi göze alıp noterde ifade vererek komployu ortaya çıkardıklarını belirtti ve şöyle dedi: ‘‘Susup bu çirkin tezgahı sineye çekeceğimi sanıyorlardı, yanıldılar. Devlet Susurluk'u hâlâ çözemedi. Ben on günde Susurluk çetesi zihniyeti ile düzmece raporu hazırlayanları tezgahını ortaya çıkardım. İnfazın tetiğini çekme emrini verip, Müsteşar ve Yargıtay üyesi olduğum halde hukuka aykırı şekilde bu soruşturmayı başlatan Susurluk çetesi davasının bir numaralı sanığı, dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar'dır.’’

Komplo itirafı

Şükrü Kaya (Eski Cumhuriyet Savcısı ve Bakanlık Tetkik Hakimi): Yusuf Kenan Doğan, Müsteşarlık'tan ayrılıp Yargıtay'a üye seçildikten sonra şimdiki Müsteşar Uğur İbrahimhakkıoğlu beni cep telefonumdan aradı. Kendisini Eskişehir İl Cumhuriyet Başsavcısı olması nedeniyle tanıyordum. Bana Doğan'la mutlaka görüşmek istediğini söyledi. Doğan önce kabul etmedi. Ancak İbrahimhakkıoğlu birkaç kez üst üste görüşme isteğini yineledi. En sonunda Doğan görüşmeyi kabul etti. İbrahimhakkıoğlu'na Çevre Sokak'ta bulunan Subaşı Restoran'a akşam yemeği randevusu verildi. Hatta bana her iki zat, ‘‘Yemekte sen de bulun’’ dediler. İbrahimhakkıoğlu, Doğan'dan kibar bir uslüpla Danıştay'da açtığı davayı geri çekmesini istedi. Doğan'a, ‘‘Bakanlık'ta sizin hakkınızda kötü bir komplo hazırlığı yapıldığını ve birkaç bayanı birtakım çirkin beyanlara zorladıklarını haricen duydum. Size saygım var. Başsavcılığım esnasında beni korudunuz, haberiniz olsun’’ dedi. Doğan da cevaben, ‘‘Beni şantajla, kompoyla vazgeçiremezsiniz’’ dedi ve Danıştay'daki davasından vazgeçmeyeceğini söyledi.

Tuzak nasıl kuruldu

Şu anda Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi üyesi olan dönemin Müsteşarı Yusuf Kenan Doğan'la ilgili soruşturma süreci, 16 Nisan 1996 tarihinde ‘Bir grup hakim adına’ yapılan imzasız ihbar mektubu ile başladı. Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın görevden almak istediği Doğan hakkında yapılan imzasız ihbarda, Müsteşar'ın 4 yıldır usulsüzlük yaptığı, Ankara Hakimevi'ni SHP emrine tahsis ettiği, personel alımında Alevi ve Malatyalılar'a öncelik tanıdığı, kendi siyasi görüşlerine uygun kişileri kilit noktalara getirdiği iddiaları yeraldı. Doğan'a görevden ayrılması için baskı yapan Ağar, başaramayınca Yargıtay üyeliğine seçtirerek, by-pass yaptı. Doğan, yürütmenin durdurulması için Danıştay'a başvurunca, Ağar 28 Mayıs 1996'da soruşturma açma emri verdi. Soruşturma Şevket Kazan döneminde de sürdürüldü. Sonunda Başbakanlık Teftiş Kurulu, cinsel taciz iddialarını içeren raporu hazırladı. Rapor, Doğan'ın Müsteşarlık görevine dönmek için Danıştay'da açtığı davanının görüşüldüğü daireye bakanlık savunma delili olarak 4 Kasım 1997'de sunuldu. Ancak Danıştay 5'inci Dairesi, raporu reddetti ve dosyayı iade etti. Hükümet değişince yeni Bakan Oltan Sungurlu tarafından bu kez taciz dosyası işlem yapılmak üzere Yargıtay'a gönderildi. Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu da Doğan hakkında ‘ceza ve disiplin yönünden’ herhangi bir işleme yer olmadığı sonucuna vardı.

Ürküten ifadeler

D.A.G: Müsteşar Yusuf Kenan Doğan'ı işim nedeniyle tanırım. Dürüst namuslu biri olarak bilirim. Müfettişin ne yazdığını bilmeden imza attım. İfademi okutmadı.

S.T: Müfettiş Poyraz beni bürosuna çağırararak, ısrarla Yusuf Kenan Doğan'ı çıplak gördüğümü bunu da birilerinin söylediğini söyledi. İki gün sonra beni tekrar çağırdı. Dul olduğumu ve kendime dikkat etmemi, herhangi bir problemim olduğunda yardımcı olacağını söyledi. İfademi okumadan imzalattı. Kopyasını okuduğumda adeta şok geçirdim. Çünkü ifadem değiştirilmişti.

Y.V: Müfettiş Yılmaz Poyraz çağırdı ve bana ilk olarak ‘Sen Alevi misin?’ diye sordu. Benim cevabım da ‘Ben Aleviyim’ oldu. Doğan'ın konuttaki hizmetim esnasında hiçbir şeyini görmediğimi söyledim. Müfettiş kızgın bir şekilde ifademi değiştirmeye çalıştı.

H.Ç: Bütün bu tezgahı düzenleyenlerden biri hakim evinde havuz, sauna şef görevlisi F.G'dir. Sorumlusu olduğu bölümde talimatlara uymayıp, yarı çıplak vaziyette havlulu ve bornozlu olarak erkeklerle saunaya giriyordu. F.G iffetsiz, hafif ve çok tehlikeli bir insandır. Daha sonra bu kişinin mükafatlandırılarak, memur kadrosu ile bakanlığa geçtiğini duydum.

U.M.Y: 1995-1996 tarihlerinde ATGV satış mağazasında personel ve satınalma sorumlusu olarak çalışıyordum. Bir akşam mesai bitiminde üç kişi gelip, market sorumlusunu çağırın demişler. Gittim. İçlerinden biri ‘Bunlar hırsız, bunlar haydut, Yusuf Kenan Doğan’ın adamları, bunları burada barındırmayın' dedi. Ben de kim olduğunu sordum, 'İsmimi kafana iyi yaz, benim adım Faruk Bal, arkadışımın ismi de Yılmaz Poyraz' dedi. ‘Hepinizin kökünü buradan kazıyacağım’ dedi. Nereli olduğumu sordu. Hacıbektaşlı olduğumu söyleyince, ‘Alevi misin lan’ dedi. Ben de 'evet' dedim. 'Bunu buradan sürün' dedi ve ertesi gün sürüldüm. Vakfın kazanması için büyük mücdale veren Doğan, evine giden kibritin parasını dahi anında öderdi. Yerli üretim sigaraları beğenmeyip kaçakçılardan sigara aratan, çiğ köfte bulgurunu Antep'ten getirten Mehmet Ağar'dır. Doğan'ı para yemekle suçlayanların nelere tenezzül ettiklerini ben ve 60 arkadaşım çok iyi bilir.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!