MGK zabıtları açıklanıyor

MGK'nın 31 Mayıs tarihli toplantısının Çiller ve Akşener'in casusluk olayını bildikleri halde inkâr ettikleri bölümüne ilişkin tutanakları kamuoyuna açıklanıyor. Karar, MGK'nın dün İstanbul' da yapılan toplantısında alındı.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı zabıtları üzerindeki gizlilik kaldırılıyor.

MGK'nın dün İstanbul'da yapılan toplantısında alınan karar uyarınca, ünlü casusluk skandalının gündeme getirildiği 31 Mayıs tarihli MGK toplantısının ‘‘ilgili bölümü'' bugün Türk kamuoyuna açıklanıyor.

Gizliliği kaldırılacak olan bölüm, dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ile İçişleri Bakanı Meral Akşener'in casusluk skandalından ‘‘haberdar olmadıklarını'' iddia ettikleri, ancak doğruyu söylemedikleri sonradan anlaşılan ifadelerini içeriyor.

Konunun tam olarak anlaşılabilmesi için önce 31 Mayıs tarihli toplantıya dönmek gerekiyor.

Dönemin Emniyet İstihbarat Başkanı Bülent Orakoğlu'nun ajanı olarak çalışan onbaşı Kadir Sarmusak'ın, Deniz Kuvvetleri Karargâhı'ndan Batı Çalışma Grubu'nun faaliyetlerine ilişkin gizli bir belgeyi sızdırdığı Mayıs ayının sonlarına doğru ortaya çıkmıştır. Karargâhta yapılan soruşturma sonucu, casus onbaşı Sarmusak yakalanır. Sarmusak, 23 Mayıs tarihinde verdiği imzalı ifadede, belgeyi Emniyet örgütüne sızdırdığını itiraf eder.

Olay asker kanatta büyük bir rahatsızlık yaratır. Bu rahatsızlık, MGK'nın 31 Mayıs tarihinde yapılan toplantısında önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, ardından Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya tarafından gündeme getirilir.

Komutanların konuyu açması üzerine Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘‘Olay doğruysa, çok vahim'' tepkisini verir. Çiller ile Akşener ise ‘‘konudan haberdar olmadıklarını'' belirterek, ‘‘Bu olayın araştırılması gerekir'' çıkışını yaparlar.

Bu arada Akşener, komutanlara dönerek, şaşkınlığını gizlemeyen ifadelerle ‘‘Sözünü ettiğiniz onbaşının adı neydi efendim?'' diye sorar.

Toplantı sona ererken Başbakan Erbakan, MGK'daki konuşmaların basına sızmasından şikâyetçi olur ve ‘‘Bu konuşmaların sızmasını nasıl engelleyeceğiz?'' sorusunu yöneltir.

Cumhurbaşkanı Demirel, gizliliğin korunması gerektiğini belirtir. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Erkaya ise ‘‘Peki buradaki konuşmalar kamuoyuna çarpıtılarak yanlış bir şekilde yansıtılırsa, bu yanlışlığı nasıl düzelteceğiz?'' diye karşı bir soru yöneltir.

Bu soru üzerine toplantıda, ‘‘Bu takdirde çarpıtmanın tekzip edilmesi gerekir'' ortak görüşü belirir.

Şimdi ikinci aşamaya geçelim.

Casusluk skandalının kamuoyuna patlak vermesinden sonra Çiller ve Akşener, yaptıkları ilk açıklamalarda ‘‘olaydan haberdar olmadıklarını'' belirtmişlerdi.

Ancak Akşener, daha sonra 8 Temmuz tarihinde düzenlediği ünlü basın toplantısında ‘‘olaydan haberdar olduğunu'' doğrulayarak, söz konusu belgeyi Emniyet istihbaratının sızdırdığını kabullenmişti. Akşener, emniyet istihbaratının yasal olduğunu öne sürdüğü bu sızdırma faaliyetini, ‘‘Emniyet teşkilatı, demokrasimizin bozuk siciline bir kahramanlık sayfası açmıştır'' diyerek, kuvvetli ifadelerle savunmuştu.

Çiller de ardından Akşener'in bu çizgisini savunmuştu. Çiller ve Akşener'in A) 31 Mayıs tarihli MGK toplantısında olayı inkâr etmeleriyle, B) basına yaptıkları ilk açıklamalarda yine inkâr etmeleri ve C) daha sonra olayı bildiklerini kabullenerek üstlenmeleri, açık bir çelişki yaratmıştı.

MGK'nın dünkü toplantısında Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Erkaya'nın, 31 Mayıs tarihli konuşmalarla sonraki açıklamalar arasındaki çelişkiye dikkat çektikten sonra ‘‘Çarpıtma olması halinde konunun kamuoyu nezdinde düzeltilmesi'' yolundaki görüş birliğini hatırlattığı önrenildi. Erkaya'nın önerisi MGK'da kabul edildi ve 31 Mayıs tarihli toplantının casus onbaşı Sarmusak hakkındaki tartışmaları ve Çiller ile Akşener'in inkârını içeren bölümünün kamuoyuna açıklanması kararlaştırıldı.

Böylelikle, Çiller ve Akşener'in 31 Mayıs tarihindeki MGK toplantısında ‘‘doğruyu söylemedikleri'' Türk kamuoyuna duyurulacak.