Mevlana ABD'nin en çok satan şairi

Güncelleme Tarihi:

Mevlana ABDnin en çok satan şairi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 30, 2001 01:47

Amerikalılar Mevláná Celaleddin'i on yıl kadar önce Prof. Coleman Barks'ın popüler şiir çevirileriyle tanıdı. New age akımının da etkisiyle büyük İslam mistiği, Amerika'da müthiş ilgi uyandırdı.

Kurulan sufi toplulukları, her yıl toplantılar düzenlemeye başladı. Harper Collins tarafından yayımlanan şiirler, best seller listelerine girdi. Bu ilgi öyle bir hale geldi ki, Wall Street Journal Gazetesi, ‘‘Rumi çılgınlığı’’ başlıklı bir yazı bile yayımladı. Mevláná'nın kendi özünden koparılarak Amerikanlaştırıldığını, bir anlamda sulandırıldığını iddia eden uzmanlar da var. Öyle ya, Coleman Barks, üçüncü elden yaptığı Mevláná çevirilerinde ‘‘windowshopping’’ (vitrinlere bakmak) gibi çağdaş Amerikanca deyimler bile kullanmış!

Mevláná ya da Batılıların onu tanıdığı adıyla Rumi, Amerika'nın en çok satan şairi. Doksanların başında popüler olan ve son on yıldır artan bir ilgi gören Mevláná Celaleddin-i Rumi, bazı satış listelerinde Amerika'nın taptığı ‘‘Harry Potter’’dan bile önce geliyor.

Ünlü düşünür, mistik, şair Mevláná'nın Amerika'da neden bu kadar popüler olduğunu araştırdık. İslam dininin Amerika'da son yıllarda en hızlı büyüyen din olduğunu düşünürsek, Mevláná'nın popülerliğine de bir açıklama getirmiş oluruz. Ancak hayat felsefesiyle herkesi kucaklayan ve ‘‘kim olursan ol gel’’ diyen Mevláná'nın Müslümanlar dışında da geniş bir okur kitlesi var.

Mevláná'nın şöhreti, doksanlı yılların başında özellikle Amerikalı Profesör Coleman Barks'ın Mevláná çevirileri yapmasıyla başladı. Fitzgerald'ın İranlı şair Ömer Hayyam'ı Batı'ya tanıtması gibi, Barks da Mevláná'yı Batı'da meşhur etti. Daha önce üniversite çevrelerinde konuşulan, tartışılan Mevláná, kitleler tarafından tanındı.

1995 yılında ülkenin en büyük yayınevlerinden biri olan HarperCollins ‘‘The Essential’’ serisine Mevláná'yı ekledi ve ‘‘The Essential Rumi’’ adlı kitabı yayımladı. Bu kitap Mevláná'ya olan ilgide bir dönüm noktası oldu, 200 binden fazla sattı.

Mevláná çok satıyor, çünkü herkesi kucaklıyor, rekabetten yorulan Batılıları kendi içlerine yapacakları bir yolculuğa çağırıyor ve aşkı anlatıyor.

İşte tartışmalar da tam bu noktada çıkıyor. Sufizm konusunda uzman olan İslam alimi Shems Friedlander, Amerikalılar'ın Mevláná'nın Müslüman kimliğini gözardı ettiklerini söylüyor: ‘‘Amerikalılar Rumi'yi 90'ların ürünü olan new age akımının bir uzantısı gibi algılıyorlar. Bunu bilinçli olarak yapmıyorlar elbette. Onlara sunulan bu. Oysa Rumi'nin bütün şiiri İslam'a dayanır. Aşktan bahseder, ama fiziksel aşktan değil, Allah'a duyulan aşktan. ’’

Friedlander, Mevláná ile ilgili Amerikan basınında çıkan yazılar arasında, Afgan gazeteci Masood Farivar'ın yazdığı ve 2 Mart 2001'de Wall Street Journal Gazetesi'nin haftasonu ekinde yayımlanan ‘‘Rumi Madness-Rumi Çılgınlığı’’ başlıklı makaleye dikkat çekiyor.

Bu yazıda Farivar, Mevláná'ya duyulan ilgiyi, Batı'nın doğu mistisizmine olan merakının son tezahürü olarak yorumluyor: ‘‘Budizme olan ilginin yerini şimdi Rumi ve sufizm aldı. Budizmi Richard Gere'den izleyen Amerikalılar, Rumi'yi de Donna Karan'ın defilelerinde Madonna ve Goldie Hawn'ın okuduğu üçüncü el çevirilerden öğreniyor.’’

Gazeteci Masood Farivad

Üçüncü el çeviriyle olmaz

Amerikalıların Rumi diye okudukları ikinci el bile değil, üçüncü el. Çünkü çağdaş Rumi çevirmenlerinin hemen hiçbiri Farsça bilmiyor. Eski çevirileri alıp yeniden yazıyorlar. Bugün hálá en iyi İngilizce Rumi çevirisi Raynold Nicholson ve A. J. Arberry'nin yaptığı çeviriler. Bu iki isim de Farsça'yı çok iyi bilen profesörlerdi. Şimdikiler Rumi'yi Coleman Barks gibi çevirmenlerden okuyorlar. Barks hiç Farsça bilmediği halde Rumi'nin şiirlerini İngilizce'ye çeviriyor. Nasıl oluyor diyeceksiniz? New York Üniversitesi'nde profesör olan John Moyne ile çalışıyor. Moyne şiirleri birebir İngilizce'ye çeviriyor. Barks da onları şiir haline getiriyor. hepimiz biliyoruz ki, şiir çevirisi yapmak zordur ve çeviriyi yapanın da şiire katkısı olur. Ama Bark'ın Rumi'si gerçek Rumi değil. Bir kere çok 'light'. Sonra çok Amerikanlaşmış. Mesela 'windowshopping' (vitrinlere bakmak anlamında kullanılan bir deyim) gibi çok Amerika'ya özgü deyimler var. Bunlar Rumi'nin şiirine yakışmıyor.

Editör John Loudon

Satıyor diye kıskanıyorlar

Coleman Bark'ın eleştirildiğini biliyoruz. Ama bence bu eleştirilerin en büyük nedeni, çok satmasından duyulan kıskançlık. Barks'ın Farsça bilmediği ve Rumi'nin orijinalini okumadığı bir sır değil ki. Onun yaptığı işin hakkını edebi anlamda verebilmek. Amerikalılar bugün Rumi'yi tanıyorsa, bunun en önemli sebebi Coleman Barks'ın çevirileridir. Çünkü Barks Rumi'yi çağdaşlaştırıyor, bugüne uyarlıyor ve daha kolay okunur hale getiriyor. Şiir zor anlaşılan bir edebi türdür ve insanlar anlamadıkları için çok şiir okumazlar. Ama Barks sayesinde her düzeyden okur Rumi ile tanıştı, onu anladı ve sevdi. Hatta Barks geçen sene Konya'ya Rumi'nin doğumgünü kutlamalarına davet edilmişti. Amerikalı okur Rumi'yi seviyor, çünkü onda, içgörü, mizah duygusu, doğallık, yoğunluk var. Son otuz yıldır Amerika'da manevi değerlere ilgi artıyor. Çünkü insanlar artık dinle eskisi gibi ilgili değiller, ama onun yerine birşeyler koymak da istiyorlar. Rumi böyle bir ihtiyaca denk geliyor.

ABD'DEKİ RUMİ FESTİVALİ BUGÜN BİTİYOR

Amerikalı Mevláná hayranları daha önce yaptıkları gibi, bu yıl da North Carolina eyaletinde Chapelhill şehrinde bir ‘‘Rumi Fest’’ düzenlediler. Festival, 26 Eylül'de başladı, Mevláná'nın doğumgünü olan bugün sona eriyor. Son terör olayından sonra etkinlik sadece İslam üzerine odaklanmadı, çeşitli dinlerden temsilciler de katıldı. Sufizm New York'ta moda. Broadway Bulvarı'ndaki Sufi Bookstore bu konuda kitaplar satıyor. Burada yalnız Mevláná ile ilgili 2000'e yakın kitap var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!