Mesut Yılmaz Rize'de

Rize'de seçim çalışmalarını sürdüren Yılmaz, Esnaf Odaları ziyaretinde yaptığı açıklamada, Hükümetin övündüğü ekonomik büyümeden esnafın hiç pay alamadığını belirtti.

Türk ekonomisinin kendilerinin başlattığı ekonomik programı devam ettirerek, bugün belli bir büyüme hızına eriştiğini ve belli bir istikrarı yakaladığını savunan Yılmaz, “Ama bu büyümeden, zenginleşmeden aslan payını esnafıyla çiftçisiyle çalışanıyla Türk halkı değil yabancı yatırımcılar elde etmektedir” dedi.

Bugün dünyada en yüksek reel faizi ödeyen ekonominin Türk ekonomisi olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:

“Türkiye'ye gelen yabancı sermaye, dünyanın herhangi bir yerinde elde edebileceği karın en az iki katını Türkiye'den elde etmektedir. Bu aslında Türk insanının yarattığı değerlerin dışarıya transferi demektir. Bugün Türkiye'de hakikaten bir ekonomik büyüme yaşanmaktadır. Ama bu büyümenin aslan payını, finans kuruluşları, bankalar ve yabancı yatırımcılar elde etmektedir, geriye kalan bütün ceremesini ise Türk esnafı, çiftçisi çekmektedir.”

Yılmaz, Türkiye'nin en değerli kuruluşlarının, özelleştirme pahasına yabancılara satıldığını, büyük faiz yüküyle dışarıdan borçlanıldığını, bütün bunların gelecek dönemde sıkıntıların daha da artması anlamına geldiğini söyledi.

AK PARTİ MUHTEMELEN BİRİNCİ PARTİ ÇIKACAK

Yapılan anketlerde AK Parti'nin birinci parti çıkmasının muhtemel göründüğünü kaydeden Mesut Yılmaz, şunları söyledi:

“Fakat AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak bir çoğunluğu yakalayıp yakalayamayacağı belli değildir. Hükümet kuramaması halinde koalisyon kurabileceği başka bir ortağı yoktur. Maalesef bu hükümet uzlaşmaz tutumuyla ya tek başına hükümet kurmayı ya da muhalefete düşmeyi öngören bir kaderle karşı karşıyadır. AK Parti iktidar olamadığı taktirde muhtemelen Türkiye yeniden bir koalisyon dönemine girecektir. CHP-MHP ya da başka bir koalisyon gündeme gelebilir.”

Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın esnafı tehdit ettiğini iddia eden Yılmaz, başka partililerin ve adayların afişlerini asmaları halinde esnafa hizmet götürmeyeceğini söylediğini öne sürdü.

Bakırcı'nın bunu daha da ileriye götürdüğünü ve kendisinin afişini dağıttığı gerekçesiyle bir arkadaşının büfesini yıktığını iddia eden bağımsız milletvekili adayı Yılmaz, “Belediye Başkanının bu tavrını acilen değiştirmesini istiyorum. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatacak girişimlerimiz muhakkak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ne belediye başkanının, ne başbakanın, ne cumhurbaşkanının iki dudağı arasında idare edilen bir devlettir. Türkiye yasalarla idare edilen bir hukuk devletidir” diye konuştu.

ABDULLAH ÖCALAN'IN İDAM EDİLMEMESİ KONUSU

Bir gazetecinin, “Bazı gazetelerde ve internet sitelerinde Abdullah Öcalan'ın idam edilmemesiyle ilgili imzalanan mutabakatta kendisinin de imzasının yeraldığı” haberlerini hatırlatarak son günlerdeki tartışmaları nasıl değerlendirdiği yolundaki sorusuna Yılmaz, “terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan için idam cezasının uygulanmamasının Türkiye için doğru bir çözüm olduğunu düşündüğü” yanıtını verdi.

Son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yaşanan “ip tartışması ve bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın idamını durdurduğu iddia edilen ve altında kendisinin de imzasının bulunduğu mutabakat metni” ile ilgili tartışmaları çağ dışı bulduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:

“İlkel buluyorum. Bizim koalisyon hükümeti döneminde yaptığımız mutabakat, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) karanına kadar bu infazı ertelemektir. Bildiğiniz gibi AİHM, kararı daha sonra, bu Hükümet zamanında vermiştir. Dolayısıyla, ondan sonra bu kararın gereğini yapmak, ya infazı uygulamak, veyahut da arada gerçekleşen Anayasa değişikliği gereğince infazı uyulamamak tamamen bu Hükümetin inisiyatifindeydi. Bu Hükümet taktirini o yönde kullanmıştır. Bunun da Türkiye için doğru bir çözüm olduğunu düşünüyorum. Ben çektiğimiz bütün acılara rağmen, ölüm cezasının Türkiye'de artık uygulanmaması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle de biz bu Anayasa değişikliğini gerçekleştirdik.”

Türkiye'de ölüm cezası yerine uygulanan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının var olduğunu hatırlatan Yılmaz, şunları söyledi:

“Aslında şu anda uygulanması gereken ceza da budur. Tabii bölücübaşına bu cezanın ne ölçüde uygulandığı tartışmaya açıktır. Yani, kanunda öngörülen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile şu anda İmralı'da uygulanan şartların ne kadar birbirine uygun olduğu tartışılabilir. Ama ben ölüm cezasının kaldırılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Nitekim adli istatistikler de ölüm cezasının kaldırılmasından sonra Türkiye'de ölüm cezasına tabi suçlarda herhangi bir artışın olmadığını göstermektedir. Bu da Türkiye için sevindirici bir gelişmedir.”

Türkiye'nin terör sorunu ile çağdaşlık sorununu birbirine karıştırmaması gerektiğini belirten Yılmaz, “Terörle mücadele uğruna da çağdaşlıktan vazgeçmemesi gerekmektedir” dedi.