Mersin can çekişiyor Suriye malı götürüyor

Güncelleme Tarihi:

Mersin can çekişiyor Suriye malı götürüyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 24, 2003 00:00

MERSİN Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kadri Şaman'ın telefondaki sesi oldukça sıkıntılı.Mesele Mersin Limanı.Sorunlar 10 yıldan beri birike birike artık dağa dönüşmüş.Doğu Akdeniz'in en büyük limanı olan Mersin'in bugünlerde, Irak'a gıda yardımlarının ve ülkenin yeniden imarına yönelik malzemelerin sevkıyatı nedeniyle en canlı dönemini yaşıyor olması gerekmez miydi?100 milyar dolarlık bir pastadan onun da önemli bir pay alması gerekmez miydi?Oysa durum öyle değil.1963 yılında hizmete giren liman öylesine hantal bir yapıda ki, hani can çekişiyor desek yeridir.Kadir Şaman ‘‘Başvurmadık kapı bırakmadık’’ diye anlatıyor.Mersin milletvekili, eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'den medet umulmuş.AKP Hükümeti iktidara geldikten sonra, yılın ilk aylarında milletvekilleriyle Meclis'te toplantı yapılmış, hem yerli, hem yabancı uzmanlara hazırlatılan raporlar sunulmuş. Ardından Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ziyaret edilmiş.Netice sıfıra sıfır.Mersinlilerin, limana ilişkin kaygılarını, telaşlarını anlamak gerek.Zira nüfusunun yüzde 50'si göçle oluşmuş.İşsizlik yüzde 25 ila yüzde 30 dolaylarında.Mersin Limanı'nın tam kapasiteyle çalışması demek, şehre ekonomik canlılılığın gelmesi, yeni iş imkanlarının yaratılması demek.Peki limanın can çekişmesine yol açan faktörler neler?Kadri Şaman şöyle sıralıyor:‘‘Altyapı, teknolojik ve işletme sorunları.’’Limanda rıhtım sayısı yetersiz, mevcut olanlar ise işlevsiz.Işıklandırma, drenaj kanalları ve arıtma tesisleri feci durumda. Arıtma tesislerinin ruhsatı dahi yokmuş.Liman teknolojide tam sınıfta kalmış.Toplam 720 bin metrekarelik bir alanda topu topu 10 adet bilgisayar var. Üstelik bunlar birbirleriyle irtibatlı olmadığı gibi dünyaya entegre değil. Resmen daktilo gibi kullanılıyor.Vinçler teknolojinin gerisinde kalmış.Ancak Kadri Şaman'ın anlattıklarından çıkardığım kadarıyla en önemli sorun işletmeyle ilgili olanı.Bir kere liman 7 bakanlığa bağlı 20'ye yakın kurumla bağlantılı.Diğer bir deyişle siyasilerin ve bürokrasinin çarkları arasında sıkışıp kalmış.İşletme Müdürü, operasyon müdürü, teknik müdürü düşünün.Her biri ayrı telden çalıyorsa, uyum yoksa toplam 1431 kişinin çalıştığı liman nasıl verimli olabilir?İşin bir başka boyutu da yükleme-boşaltma ücretinin diğer limanlara göre daha pahalı olması.Bir örnek veriyorum: 10 bin grostonluk bir geminin 5 günlük maliyeti Pire Limanı’na göre yüzde 118, İskenderiye Limanı’na göre yüzde 182 daha pahalı.Tam da Irak gündemde iken ne oluyor?Hemen yanıbaşımızda Suriye'nin limanları Lazkiye ve Tartus devreye giriyor.Kadri Şaman bir heyetle mayıs sonu Suriye'yi ziyaret etmiş.‘‘Hem teknolojide, hem altyapıda bizden ileri sayılırlar. Limanlar küçük ama daha verimli çalışıyor. Üstelik fiyat da kırıyorlar. Dolayısıyla rekabet üstünlüğümüzü onlara kaptırmak üzereyiz’’ diyor.Ne yazık...Kim derdi ki, Hafız Esad'ın kapalı ekonomisinden daha yeni yeni kurtulmaya başlayan Suriye bile günün birinde bizden daha dinamik olacak.Dünya Gıda Programı Mersin'e resti çekmişMERSİN Limanı’nda lojistik hizmet sunan, son derece modern bir terminale sahip Ceynak'ın Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı anlatıyor.BM Dünya Gıda Programı, Irak'a insani yardım sevkıyatında Türkiye koridorunu kullanmaya karar verdikten sonra Ceynak'la Roma'da bir anlaşma yapmış.Irak'a çeşitli ülkelerden her ay ortalama 700 bin, 800 bin ton yardım yapılıyor.Akabe, Um-Kasr, Kuveyt limanlarının yanısıra Mersin program için son derece önemli bir nokta. Limanlar arasında hinterlandı en geniş olanı.Dünya Gıda Programı Ceynak ile anlaşma yaptıktan sonra sevkıyata başlamış. Ancak o malum bürokratik engeller karşısına çıkınca daha 20 gün önce ‘‘Biz Türkiye koridorunu kullanmaktan vazgeçiyoruz’’ diye haber yollamış.Arada iki gemi de Tartus Limanı'na gitmiş.Ali Avcı, ‘‘Limanda herkesi seferber ettik, BM'ye rica ettik, bir şans daha verin dedik, güç bela ikna ettik’’ diye anlatıyor. Peki Mersin Limanı için çözüm nerede?Kadri Şaman ‘‘Bu limanın özelleştirilmesi şart’’ diyor.Özelleştirmenin bir alternatifi ise ‘‘otonom idare’’...Fransa'nın 19. yüzyıldan beri tercih ettiği bir idari sistem... Hollanda, Belçika, Almanya da onu daha sonra izlemişler.Şaman'a göre, ikinci bir alternatif ise hizmetlerin özelleştirilmesi.Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın dikkatlerine sunulur.GAP'ın sonu mu geldi?AKP sonunda GAP'a da el attı.1991 yılından bu yana GAP İdaresi başkanlığını yürüten Dr. Olcay Ünver görevinden uzaklaştırıldı.Güneydoğu Anadolu Projesi’ni ilk keşfedişim 1996-1997 yılları.Olcay Ünver'i de o yıllardan beri tanıyorum.Onunla en son karşılaşmamız ise daha iki hafta önce, İstanbul'da Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde GAP'ın sponsorluğunu yaptığı ‘‘Sudaki Suret’’ Sergisi'nin açılışında oldu.Doğrusunu isterseniz, GAP bana heyecan veren, sürekli izlediğim bir proje oldu.Zira Türkiye'nin güneydoğusunu yeni bir çehre kazandıracak bir projeydi.GAP'ın 2017 yılında tamamlanması ve Türkiye'nin yüzde 10'unu ‘‘yeşil bir cennete’’ dönüştürmesi bekleniyordu.Bekleniyordu diyorum çünkü bundan sonra GAP'ın ne olacağı meçhul.AKP Hükümeti'nin bu konuda ne düşündüğü pek bilinmiyor.Kimi çevrelere bakılırsa, GAP'ın tümden yürürlükten kaldırılması ve fonksiyonlarının2-3 ili biraraya getirecek ‘‘Bölgesel Kalkınma Ajanslarına’’ devredilmesi gibi düşünceler var.Tarım eğitimi, sulama, pilot çiftlikler, baraj sularında balıkçılık, kadınların üretime katkısı sağlayan ÇATOM'lar, BM'nin çeşitli örgütleriyle işbirliği ve Zeugma.Olcay Ünver'in başkanlığında GAP bunlardı.Şimdi ne olacak göreceğiz...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!