Mercedes 403 Meşale

Güncelleme Tarihi:

Mercedes 403 Meşale
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2001 00:00

MERCEDES marka bir otobüsün yanması ve içindeki yolculara mezar olmasının ardından, Karapınar hákimi otobüslerde üretim hatası olduğunu savunan bilirkişi raporuna dayanarak Mercedes'in üst düzey yöneticileri hakkında bir tutuklama kararı çıkartınca hákimi işgüzarlıkla suçlamıştık. Haklıydık da. Maksat bağcı dövmek değil de, üzüm yemekse, DaimlerBenz'in yönetim kurulu hakkında tutuklama kararı çıkarmadan önce adım adım gitmek gerekir diye düşünüyordum. Bir devlet memuru hata yapınca Başbakan mahkemeye verilmediğine göre, sorumlulukta da bir silsile olmalıydı. Bu nedenle bu davada hákimin yanlış yaptığını düşünüp yazdık. Ancak bu iyi niyetli yaklaşım, Mercedes tarafından pek de doğru algılanmadı. Tam aksine Mercedes birdenbire kendini bulunmaz Hint kumaşı zannetmeye başladı. Oysa bilirkişi raporu ortadaydı ve Mercedes bunu dikkate almak ve yanlışsa aksini kanıtlamak durumundaydı. Mercedes böyle yapmadı. Türkiye'ye bir Üçüncü Dünya ülkesi muamelesi yaparak bildiğini okumaya devam etti. Ve Mercedes otobüsler birbiri ardına yanmaya başladı. Bu kadarı tesadüf olamayacağına göre, ortada gerçekten bir üretim hatası vardı. Başka bir ülkede olsa, bu konuda çok sıkı bir araştırma yapacak olan Mercedes Türkiye'de böyle bir şey yapmadı. Otobüsleri geri çağırıp, var olan hatayı ortadan kaldırmaktansa olayı inkár ve görmezlikten gelme yolunu seçti. Pek çok vatandayşımız Mercedes'in bu tavrından dolayı mağdur oldu. Şimdi Karapınar hákimi çok doğru bir karar vererek 95, 96, 97 ve 98 model Mercedes 403 otobüslerin toplatılıp eksikliklerinin giderilmesine karar verdi. Hákimin bu kararına uyulması şart. Ve bu konuda İçişleri Bakanlığı'nın ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yargıya destek olması ve bu otobüsleri gerekirse polis marifetiyle seferden men etmesi gerekiyor. Aksi takdirde benim 403 Meşale modeli adını verdiğim bu otobüslerde bundan böyle meydana gelecek her can kaybından İçişleri Bakanlığı da sorumlu olacak. Galiba başbakanBAŞBAKANIMIZ Bülent Ecevit, kendisine sorulan hiçbir soruya ‘‘emin’’ yanıt vermiyor. Ya da kim bilir, belki de veremiyor. Her konuda ‘‘Zannederim, galiba, herhalde, ...muş olabilir’’ gibi güvensiz, bilgisiz, tahmin yürüten yanıtlar. Belli ki, çevresinde ne olup bittiği konusunda ne kadar bilgilendirilirse o kadar bilgi sahibi.Washington'daki büyükelçimiz Türkiye'in Irak politikası ile ilgili çok önemli bir değişimin sinyalini veriyor, Başbakan bu sözleri ‘‘Hayretle karşıladığını’’ söylüyor ve ‘‘Sayın Büyükelçi'nin hangi masatla böyle konuştuğundan’’ haberdar olmadığını açıklıyor. . Hiçbir konuda net bir şey söylemiyor. Esenlikler dilemek dışında hiçbir somut cümle kurmuyor. Her şey ‘‘galiba’’, ‘‘belki’’ ve ‘‘zannederim’’ kıvamında. Bülent Bey'in cümleleri ya böyle başlıyor, ya böyle bitiyor. Sonra da Türkiye Bülent Ecevit'in liderlik ve önderliğinde krizden çıkmaya çalışıyor. Açıkçası ben Türkiye gibi, geleceğe umutla bakmak için her şeyi olan ama bu umuda yolculuğu bir türlü başlatamayan bir ülkenin başında böyle birini görmekten gerçekten sıkıldım. Siz sıkılmadınız mı?NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Musibetlere teslim olacağımıza, musibetlerden ders aldığımız zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!