MEDYADAN : Muhtelif

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Muhtelif
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2004 17:50

Öyle Hoca'ya böyle talebe - Kilis şampanyası olur mu - Kuzuyu kurda, laikliği Ömer Dinçer'e emanet etmek - Tabuta bayrak örtmek hakkında - Deprem Vergileri, tam da İmar Bankası'nın açığı kadarmış - Otoparklarla ilgili önemli bir haberdi - Ali Müfit Gürtuna'dan Başbakan'a "jest" - Vatan gazetesi neye sevinmiş, anlamadım - Başbakanlık Protokol Müdürü'ne haksızlık yapılmış - Aykut Kocaman haberini bir Hürriyet'ten bir de Star'dan okuyun - Ve, YILIN OBJEKTİF RÖPORTAJI !!!

Haberin Devamı


“Raporlu Hoca...”
diye yazdı Melih Aşık, Milliyet’te.

Saadet Partisi lideri Necmettin Erbakan Ankara Numune Hastanesi'ne yürüyerek gitmiş. Ama hastane içinde tekerlekli iskemleyle dolaşmış. Hatta merdivenlerden bile tekerlekli iskemleyle indirip çıkarmışlar kendisini.

Teşhis: Beyin enfarktüsü, hipertansif kalp hastalığı, hipertansiyon, böbrek yetmezliği vs... vs... Her biri hapiste yatmasına engel ama parti liderliği yapmasına mani olmayan ağır mı ağır hastalıklar! Hekimler de Hipokrat yeminli ciddi tıp adamları belli... Raporu bastırmışlar...

(Hemen şunu ilave edeyim, “Hipokrat Yemini” etmiş doktorların böyle içimize sinmeyen bir rapor vermesine şaşmamak gerek. Hipokrat’la Hipokrit arasında sadece bir harf var. Hipocrite, Eski Yunanca hupokrisis’ten, mimik'ten gelir. İkiyüzlü yani bir anlamda takiyeci demektir.)

Necmettin Erbakan’ın mahkum olduğu adi suçtan hapse girmemek için böyle şaibeli bir doktor raporu uydurmasına hiç şaşmamak gerekir.

Bu camiada adettendir.

Ben bir siyasî lider hatırlıyorum, mahkemenin celbine icabet etmemek için doktordan “ishaldir” diye rapor almış, aynı gün fellik fellik seçim meydanlarında gezmişti.

Ben de Recep Taallül (İllet’ten gelir, “Yalandan bahanelerle bir işten kaçınma” demektir) diye latife yapmıştım.

Erdoğan’dan özür diliyorum.

Kabahat onda değilmiş.

Hoca böyle yapınca, cemaat ne etsin?


*

KİLİS ŞAMPANYASI

Akşam, 29 Aralık

Akşam’ın manşetindeki haber “AKP’li vekilin şampanya mücadelesi” diyordu. AKP Kilis Milletvekili, içki içmezmiş ama Rus Kornet şirketini Türkiye’ye yatırıma ikna etmiş, Kornet Kilis’te kuracağı tesisle Kilis şampanyasını dünyaya tanıtacakmış.

Gurmelik gibi bir iddiam yok, ama “şampanya” diye, sadece Fransa’nın Champagne bölgesinde üretilen köpüklü beyaz şaraba derler. Kilis Şampanyası diye bir şey olmaz...


*

BİZE HAS BİR SORUN

Hürriyet, 30 Aralık

Konya Mevlana Müzesi Müdürü Dr.Erdoğan Erol, ziyaretçilerin de şikayet ettiği bir “sorunu” gidermek için çare üretmeye gayret ediyor.

Bulduğu çare: Ziyaretçiler Mevlana Müzesi’ne ayakkabıyla girsin!

Aaa, pardon, sorunu söylemeyi unuttum: Ziyaretçilerin şikayet konusu, içerideki kesif ayak kokusu!


*

KURDA KUZU...

Milliyet, 30 Aralık

Açık Pencere’de Melih Aşık yazıyor (yorumsuz, aynen alıyorum) :

Trajikomik takip!

Başbakanlık bütçesi bu yıl yüzde 65 artışla 1 katrilyon 147 trilyon liraya yükseltildi. Bütçesi en çok arttırılan kurumlardan biri Başbakanlık... En tartışmalı bürokrat da Başbakanlık Müsteşarı Prof. Ömer Dinçer... 1995 yılında açıkladığı görüşler yenilir yutulur cinsten değil. Üstelik bugün hala o görüşlerin arkasında durduğunu söylüyor. Pakistan'daki İslami hareketin İran'daki gibi başarılı olamamasına hayıflanan, siyasi iktidara İslamiyet adına kavga öneren Ömer Dinçer'in bu görüşleri karşısında dehşete düşen Deniz Baykal onun görevden alınmasını istiyor...

Başbakanlık'tan bir dostumuz, telefonda, yaşanacak komedileri anlatıyor:

“Bildiğiniz gibi devlet 28 Şubat'tan sonra irticai faaliyetleri ülke çapında izleme kararı aldı. Bu amaçla Başbakanlık'ta, MİT, İçişleri, Dışişleri Müsteşarları, Emniyet Genel Müdürü, Diyanet İşleri Başkanı ile Genelkurmay İç Güvenlik Daire Başkanı'nın daimi üye oldukları "Başbakanlık Takip Kurulu" oluşturuldu. Bu Kurul'un başkanı Başbakanlık Müsteşarı'dır. Yani şu anda Ömer Dinçer' dir. Manzarayı gözünüzün önüne getirin. İslam devleti için gizli faaliyet gösterenlere karşı önlemler, bu konuda aynı niyetleri besleyen Prof. Ömer Dinçer'in başkanlığındaki toplantıda görüşülecektir.

Dostumuz devam ediyor:

”Başbakanlık'ta ayrıca irticai gelişmeleri ve kadrolaşmaları basından ve internetten takip eden bir birim var. Bu birim elde ettiği bilgi ve bulguları Başbakanlık Müsteşarı'na sunar. Benim merak ettiğim, sözkonusu birim Ömer Dinçer' le ilgili basında çıkan son haberleri de derleyip acaba kendisine sunmuş mudur? Ömer Bey kendisiyle ilgili bilgileri Takip Kurulu'nun son toplantısına götürmüş müdür? Ya da götürecek midir? Evet komik bir soru ama ne yapayım ki, olayın bizzat kendisi komik, hatta trajikomik."


*

BUNUN BİR KURALI YOK MUDUR?

Sabah, 2 Ocak

Merve Koç sadece 10 yaşındaymış. Geçen sene, okulunun önünde araba çarpmış, bacakları kırılmış. Bu sefer, yolun karşı tarafındaki kırtasiyeciye gideyim derken, aynı yerde, yine minibüs çarpmış, ama bu sefer kurtulamamış.

Allah bu kadar büyük bir acıyı düşmanıma bile vermesin...

Ancak, benim itirazım, küçük Merve’nin tabutunun Türk Bayrağı’na sarılı olması. Yandaki fotoğrafta iyi görülmüyor; Sabah’ın kullandığı resimde, Türk Bayrağı’nın ucunun da bir iple, çuval ağzı gibi bağlı olduğu dikkati çekiyordu.

Her şey gibi, “tabuta Türk Bayrağı örtme” konusunun bokunu çıkardık.


*

TESADÜF...

Star, 2 Ocak

“Deprem’i unuttular”diye başlık atmış Star ekonomi. Diyor ki “1999’daki Marmara Depremi’nden sonra konan 7 kalem deprem vergisinden tam 8,6 katrilyon lira toplandı. Ancak sadece 3,9 katrilyonu deprem için harcandı...”

Doğru bir uyarı.

Ancak çok çirkin bir karikatürle kullanılmış: Başbakan Erdoğan fraklı, gözü maskeli bir hırsız, enkaz altında kalmış insanların kanına basa basa yürüyor, bir taraftan da ellerini oğuşturuyor...

Benim bir de sorum olacak: İmar Bankası’nda “kaybolan” ve Hazine’den karşılanan bir 8-9 katrilyon para vardı... Sakın Deprem Vergileri, Uzanlar’ın cebine gitmiş olmasın?

*

HADİ BAKALIM, GÖRECEĞİZ...

Hürriyet, 3 Ocak

Çok önemli bir haberdi. Hürriyet’in spotu şöyle diyordu:

“Bir yerel mahkeme, İstanbul Akmerkez’in kapalı otoparkında aracı soyulan bir kişinin 8 milyar liralık tazminat istemini reddetti. Yargıtay bu kararı ‘Araçta meydana gelecek zarardan ve kayıp eşyadan yönetim sorumlu tutulamaz’ ibaresinin hukuken geçerli olmadığı gerekçesiyle bozdu.”

Yani? Yani otoparka bıraktığınız aracınız çalınırsa, soyulursa, hasar görürse, otoparkçı zararı ödeyecek.

Amin!


*

İMAM HATİPLİYE ZİNCİR HABERİ

Hürriyet, 3 Ocak

Gazetemin 3.sayfasında yer alan Doğan Haber Ajansı kaynaklı haberin başlığı “İmam hatipli oğlunu evde zincire vurdu” şeklindeydi.

Haberin girişinde de “Konya’nın Akşehir ilçesinde 7 yıl önce imam hatip lisesinde okurken geçirdiği psikolojik rahatsızlık sonucu okulu bırakmak zorunda kalan Şeref Aslan (24) kalorifer dairesinde zincirle bağlı bir yaşam sürüyor...” deniliyordu.

Benim imam hatip liseleri konusundaki fikrimi de zikrimi de biliyorsunuz. Ama, bu başlık ve bu haber beni rahatsız etti.

Bu genç, “imam hatipte okuduğu için mi” psikolojik rahatsızlık geçirmiş? Elde böyle bir bilgi varsa, niye söylenmiyor?

Bu genç, imam hatipli değil de ticaret liseli olsaydı, başlığa çıkarılacak, haberde “ticaret liselinde okurken geçirdiği psikolojik rahatsızlık sonucu...” denilecek miydi?

İmam hatipte okumasının, çocuğun delirmesiyle, zincire vurulmasıyla ne alakası var Allah aşkına?


*

JEST Mİ, YOKSA...

Hürriyet, 3 Ocak

Hürriyet’in arka manşetindeki habere göre, Hükümet Özel Tüketim Vergisi’ni sıfıra indirince, deniz ulaşımı da ucuzlamış. Yeni tarifeye göre Şehir Hatları ve İDO (deniz otobüsleri) fiyatları % 11 ila % 42 arasında bir oranda ucuzlamış.

Haberin Devamı

Hürriyet diyor ki: ÖTV’yi sıfırlayan Başbakan’a Gürtuna’dan jest

Neymiş? Başbakan’a bu indirim için teşekkür etmek isteyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, feribotlardan birine Recep T.Erdoğan adını vermiş.

Anı gün, Star’ın Belediye Kulis köşesinde Filiz Güler, Ali Müfit Gürtuna’nın sık sık Ankara’ya gittiğini ama AKP’den aday gösterilmesi ihtimalinin giderek azaldığını yazıyordu.

Şimdi, bu iki haberi peş peşe okuyunca, bir muzip gazeteci çıkar da “Adaylık bekleyen Gürtuna, Başbakan’a hoşluk yaptı” der mi? Der!..

Bu gazetecilerden her şey beklenir...


*

BU KADAR MIDIR YANİ?

Vatan, 3 Ocak

Vatan’ın üçüncü sayfası “Selin Öğretmen’e çarpanlara af yok” diye sevinç çığlığı atmış.

Haberin Devamı

İngilizce öğretmeni, 27 yaşındaki Selin Erdoğan’ı kaldırımda yürürken ezerek öldüren iki sürücünün cezasını ertelemeyi, paraya çevirmeyi reddeden, “Hapis yatsınlar” diye karar veren hâkimi alkışlıyor gazete.

İyi de, her iki sürücü de hatalı bulundukları halde, sadece ... 1’er yıl hapse mahkum olmuşlar.

Selin Öğretmen’in hayatının bedeli bu mudur yani?


*

MÜJDE, MÜJDE, MÜJDE !..

Star, 4 Ocak

Gazetenin manşeti müjdeyi patlatmış: KONUŞUYOR!

Elhamdülillah, beklenen an geldi! (Bu benim sevinç çığlığım!) :

Cem Uzan bu gece Star TV’de... Genç Parti lideri Cem Uzan 2,5 aylık suskunluğunu bozacak. Ailesi ve kendisi hakkındaki iddiaları dobra dobra yanıtlayacak... Tüm gerçekler açığa çıkacak...”

Ve bu muhteşem haberin bir de flaşı var, hani haberi daha iyi vurgulamak için gazeteler büyük bir patlak koyar ya?

Haberin Devamı

Bu haberin patlağı ne olabilir? Tahmin etmeye çalışın bakalım...

Cevabı bu yazının dibinde bulacaksınız!


*

ADAMCAĞIZIN TEMPOSU DÜŞMÜŞTÜR

Gözcü, 4 Aralık

Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Protokol Müdürü’nü görevden almış. Gerekçe: “Uzun süren Özbekistan ziyareti sırasında görüşme trafiğindeki karmaşa, programlardaki çakışma ve benzer sorunlar.”

Gözcü’nün haberi diyor ki, “(Görevden alınan Protokol Müdürü) Ferhat Uslay, Ecevit Hükümeti döneminde başbakanlık protokolünde görev yapmaya başlamıştı.”

Adamcağız, Bülent Ecevit’in hızına ve temposuna alışıksa, Recep T.Erdoğan’ın programına uyamaz herhalde!


*

AYNI HABER, İKİ FARKLI GAZETE

Hürriyet ve Star, 4 Ocak

Uzanlar’ın sahibi olduğu İstanbulspor futbol takımının teknik direktörü Aykut Kocaman istifa etti ve bir basın toplantısı düzenledi.

Hürriyet’ten Alper Mert’in haberine göre:

Haberin Devamı

* Aykut Kocaman ... İstanbulspor'un bir sahibi olup olmadığını bile bilmediğini belirtti.

* “Takımın sahibi olduğunu düşündüğümüz kişiler bizi sıkıntıya soktular. (...) Sıkıntılarımızı iletiyoruz. Kimsenin umurunda bile değil. Forma reklamı alamıyoruz. Futbolcu alıp, satamıyoruz. Biz nereden para kazanacağız? İşte bu sorunlardan dolayı istifa ettim.” dedi.

* İstanbulspor'un kaptanı Saffet Akbaş, takım arkadaşlarını da yanına alarak Ataköy'deki İstanbulspor Tesisleri'nde isyanını dile getirdi. Ağlamaklı olan Saffet şunları söyledi: ‘‘Biz milyon dolarlar peşinde koşmuyoruz. Sadece kira, yol ve yemek paramızı karşılasınlar yeter. Yaşadığımız sıkıntılardan Uzan grubunun haberleri bile yok.”

Haberin Devamı

* Kimse bize sahip çıkmıyor. Kimse bize sahip çıkmıyor. Tek başımıza bu takım için savaşıyoruz. Bugün Antalya'da kampta olmalıydık. Ancak bu para bize verilsin. Evimizde bir kap yemek kaynar diye kampın iptal edilmesini istedik. Hukuki yollardan hakkımızı arayacağız. Eğer hukuki yollardan istediğimizi alamazsak gerekini yaparız.

* İstanbulspor Başkanı Adnan Sezgin, Aykut Kocaman'ın istifası ve futbolcuların isyanından sonra suskunluğunu bozdu ve ... ‘‘Ben bu durumu biliyordum’’ dedi. Saha içinde ve dışında mücadele ettiklerini söyleyen Sezgin şunları söyledi: ‘‘Çıkmazları çözmeye çalışıyoruz. Futbolcu satsak da borçlar bitmez. Borç içinde yüzüyoruz. Önümüzdeki günlerde durum değerlendirmesi yapacağız. Mali yapımıza çözüm bulamazsak faaliyetimize devam edemeyiz. Gelirlerimize temlik konmadı çünkü bizim gelirimiz yok.’’

Aynı gün, İstanbulspor’un sahibi Uzanlar’ın gazetesi Star, haberi şöyle verdi:

İstanbul'un feryadı

Önceki gün sürpriz bir şekilde görevinden ayrılan Boğa'nın hocası Aykut Kocaman, 'Hükümet tarafından hesaplarımıza sürekli el konması yüzünden elimiz kolumuz bağlandı. Bu kilidin açılıp feryadımızın duyulması için istifam kaçınılmazdı' şeklinde konuştu.

* Dün bir basın toplantısı düzenleyen Kocaman, hükümetin kulübün hesaplarına sürekli el koyması yüzünden kilitlenme noktasına geldiklerini söyledi. (...)

* Kocaman'dan sonra futbolcular da bir basın toplantısı düzenleyerek mali sıkıntılardan yakındılar. Saffet, ev kiralarını dahi ödeyemediklerini belirterek, 'Cebimizde benzin alacak para yok. Mutfak masraflarımızı dahi karşılayamaz hale geldik. Kulübe temlik koyarak bizi bu hale sokanlar utansın. Şu an Antalya'da kampta olacaktık. Ama masraf olmasın diye İstanbul'da kalmayı tercih ettik' dedi.



*

YUKARIDAKİ SORUMUN CEVABI

“Cem Uzan bu gece Star TV’de konuşuyor” haberinin patlağı, kara mizah:

Yılın OBJEKTİF röportajı !

Uzanlar’ın yolsuzluklarıyla ilgili iddialara, tarafsız (!) bir televizyon olan Star TV’de, tarafsız bir siyasetçi (!) sıfatıyla Cem Uzan cevap veriyor...

Yılın OBJEKTİF röportajı !

Bitmedi... Bu “Yılın OBJEKTİF röportajı !” kim tarafından yapılacak?

KADİR ÇELİK...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!