Yeni James Bond’un başına geleni..." /> Yeni James Bond’un başına geleni..." />

Medyadan - MAGAZİNİMSİLER

Güncelleme Tarihi:

Medyadan - MAGAZİNİMSİLER
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2006 19:29

Haberin Devamı

MAF NAMF İS PFOND, JEYMİİSSSS PFOND...

 

Yeni James Bond’un başına geleni duydunuz mu?

 

İlk filminin ilk sahnelerinden birinin çekiminde, karşısındaki figüranın salladığı yumruk ağzının ortasında patlayınca iki dişi ve çenesi kırılmış, çekimler yarıda kalmış. (Vatan, 20 şubat)

 

Hangi ‘yüzle’ James Bond’u oynayacak acaba? J

 

*

 

NİYE ALINDI ACABA?

 

Tiyatrocu Derya Baykal, menopoz hakkında yanlış şeyler söyleyen komedyen Şahan Gökbakar’a cevap vermiş:

Haberin Devamı

 

Menopozla birlikte seks bitmez. Yarın bir gün Şahan’ın annesi, kız kardeşi de menopoza girecek...”(Kelebek, 20 şubat)

 

Ne alakası var? Sonra Derya Hanım niye anasına küfredilmiş gibi alınmış ki?

 

*

 

YORUMSUZ

 

Birçok isim ortaya atıldı ama, genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın hayatını Ahu Tuğba oynayacakmış. (Hürriyet, 20 şubat)

 

Ahu Tuğba “Matild Manukyan’ı benden iyi tanıyan kimse yok... Haftada bir görüşürdük. Kendisi yakın dostumdu. Bana çok akıl verdi, dinlemedim” demiş. (Star mıtar boks, 23 şubat)

 

*

 

AKŞAM GAZETESİ KAFAYI YEDİ...

 

Pazartesi günü (20 şubat) okurlarına promosyon olarak ne dağıttı biliyor musunuz?

 

Roma Şehir Rehberi...

 

Haberin Devamı

Her eve lazım!

 

*

 

İLK CEMRE DÜŞTÜ, diyor Hürriyet. (21 şubat)

 

Baharın gelmesini, havaların ısınmasını simgeleyen cemrelerden ilki havaya düştü” gibi muhteşem bir bilimsel cümleyle. Muhtemelen bu haberi yapan arkadaş da gerçekten birşeylerin düştüğünü sanıyor olmalı...

 

Bu vesileyle size gazete haber merkezlerinin her şubat ayında tekrarlanan, klasik esprisini anlatayım, bir kez daha:

 

Her sene bu günlerde ‘birinci cemre düşmüş’ haberi gelince, oradan biri sorar:

 

- Cemrenin düşerken fotoğrafı var mıymış?

Kaçmaz...


*

 

SİZDEN ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUM?

 

Bir zahmet, birisi Nur Çintay’ın şu yazısını sonuna kadar okuyup bana da bir anlatabilir mi!

 

Yazıdaki mantık hatasını bul!

Haberin Devamı


Diyorum ki artık her yazıya bir mantık hatası yerleştireyim! Ufak bir dikkat testi. Orada hiç olmaması gereken bir cümle ya da kelime. Siz de bulun. Böylece eğlenelim.

İlkini dünkü yazıda yapmıştım. Tabii bilinçli olarak!

The Marmara Pera'da kaldığım gece, sabah altıya doğru uyandığımı, ışığın ve manzaranın benzersiz olduğunu anlatıyorum ya, şöyle bir 'tuzak' kurulu orada:

'Tam karşıda ay, tepede güneş...'

Hangi gezegense bu artık, sabahın altısında güneşin tepede göründüğü... Hayır, 'Freudyen sürçme' filan değil, entelektüel âlemde buna 'salaklık' deniyor.

Durun, bitmedi! Vaziyete uyanmam şöyle oldu:

Evvelki gece uykum kaçtı, bilgisayar başında oynuyordum. Birden saatin sabah altı olduğunu gördüm. Ama hava hâlâ karanlıktı. Peki The Marmara Pera ile bizim ev farklı yarımkürelerde miydi?

Haberin Devamı

Sabahları ayılma sorunu çektiğim için bana saat beş, altı, yedi hatta sekiz aynı şey demek. Bu şahane ışığı görme vaktini de kendiliğimden bir saat öne çekmişim.

Teyit ettim, doğrusu altıya doğru değil, yediye doğru olacak, yediye çeyrek kala. Yani saati 6:45'e ayarlıyorsunuz; kimsenin benim yüzümden 45 dakika erken kalkmasına kıyamam!

 

Radikal, 21 şubat

 

*

 

MONOPOL OYUNUNUN İSLAMİ VERSİYONU ÇIKMIŞ, ADI İPEK YOLU.


Tabii ki... zar yok, faiz yok, hatta para da yok, para yerine altın geçerli. Kazanana büyük ödül... Mekke’ye Haç!

Hep derim ya, Türkler yakında İslamcılığın da şeyini, suyunu çıkarır diye…

Vatan, 21 şubat

*

HABERE GEL, SÜNGÜYE DAVRAN!

 

Bu konularda epey bir sapık olan Japonlar, bekar erkekler için ‘kucağında uyuyacak kadın’ şeklinde yastık geliştirmiş. Ayaklarını altına alıp oturmuş bir kadın şeklinde, belden yukarısı yok. Başını bu kadın kucağı şeklindeki yastığa koyup huzur bulacakmış yalnız Japon erkekleri. (Vatan, 21 şubat)

Haberin Devamı

 

Vatan’ın haberindeki laflara bir bakın:

 

... erkekler için yeni cins yastığını piyasaya çıkardı.

... yastıklar, gerçekçi görünüm kazandırmak için ‘mini etekle’ satılıyor.

... Japon erkeklere hitaben çıkarılan yastık...

Haberin tamamı 3-4 cümle zaten!

*

/images/100/0x0/55ea6f2af018fbb8f87fac9f

ALINTI

ÇİRKİN KIZ YOKTUR, FAKİR KIZ VARDIR


“Yanda fotoğrafını gördüğünüz kızı tanıdınız mı? Hani bütün davetlere gazeteci Hıncal Uluç’un yanında gitmişti. Sanki sevgilisi gibi oynamıştı. Gazetecileri kullanmış, istediğini elde etmişti. Yani şöhretli manken Ece Gürsel olmuştu. Şimdi TV’de sunuculuk bile yapıyor. Eskisi gibi olmasa da medyada görülüyor. Ünlü olması, gazetecileri kullanması bizi hiç ilgilendirmiyor. Böyle erkeklerin dünyasında çok normal de işe sağlık açısından bakınca haklı çıktığımı görüyorum. Dünyada çirkin kız yoktur. Sadece fakir kız vardır. Ece Gürsel iki yıl önce nasılmış, bakın şimdi nasıl?.. Parayı bastırınca herkes ama herkes güzel olabilir. Sakın moralinizi bozmayın. Ama güzel olacağım diye de yoldan çıkmayın. O yollarda yürümek kolay değil.”

 

Aykut Işıklar, Bugün, 21 şubat

 

*

 

OLACAĞI BUYDU

 

Yüksel Aytuğ yakalamış. ‘Duyduk Duymadık Demeyin’ adlı bir programda 4 yaşında bir çocuğa “Kaynana nedir?” diye sormuşlar, cevap vermiş:

- Semra Hanım!

“Ne yazık ki bilmeden ‘gelin kaynana yarışması kuşağı’ diye bir nesil tüketmiş durumdayız” diyor Aytuğ. (Vatan’la Sırıt, 22 şubat)

Televizyonun ne kadar tehlikeli ve onun bunun eline bırakılmayacak bir alet olduğunun işaretidir...

*

 

(M)ALINTI

Ailemin varlığı onların beni yetiştiriş tarzı önemli. Hiçbir zaman erkek arkadaşlarımla gideyim, kalayım diye bir şey istemedim. Evliliğin çok özel olduğuna inanıyorum. Evlenmeden önce ayrı evde yaşamanın doğru olmadığını düşünüyorum.” Çağla Şıkel

 

Star-Box-Magazin vs..., 22 şubat

 

*

 

NE KADINMIŞ BE…

 

İspanya’da bir rekor kırıldı. Arancha adı verilen bebek 7 kilo 10 gram doğdu.

 

Herkes bebeği haber yaptı, maşallah dedi. (Gazeteler, 22 şubat)

 

Halbuki alkışlar... onu doğuran annenin hakkıydı!

 

*

 

Birinci sayfa sürmanşette, saçında karanfil olan bir esmer kız fotoğrafı. Şöyle bir yazı:

 

GÜN BATIMI YANIMA GEL

 

Natali, Türk erkeklerine sesleniyor: “Bana yazar mısınız? Eğer sizlerden birini beğenirsem, yakında tanışmak için buluşabiliriz!” (Şok, 22 şubat)

Şok gazeteciliğin yanısına başka hizmetler de vermeye başladı galiba! J

 

*

 

VERGİSİ ÖDENMİŞ KAZANÇ KUTSALDIR

 

Yeşim Salkım, evinden 2,5 trilyon liralık (eski lira) mücevher çalındığını iddia etti. Ama soranlara, bu kadar mücevher alacak parayı nasıl kazandığını ve kaç para vergi ödediğini söyleyemedi.

 

Haber doğruysa eğer, bu kez de (Hakan Uzan’la evliyken 1.2 trilyon lira ve 73 bin dolarlık kredi kartı borcunu Telsim’e ödettiği iddiasıyla) YKB’deki... 1 milyon dolarına el koyulmuş. (Şok, 23 şubat)

 

Şarkıcılıkta bu kadar para var mı hakketen?

 

*

 

ÖRF VE ADETLERİMİZE PEK BAĞLIDIRLAR… AİLECEK!

 

Haber şöyle:

 

Geçirdiği kaş kaldırma, burun, dudak ve göğüs operasyonlarından sonra yenilenen (!!!) Nilay Dorsa, evlenmeye karar verdi. Ancak Nilay'ın tercihi görücü usulü evlilikten yana. "Ailem beni Almanya'da yaşayan bir iş adamı ile evlendirmek istiyor. Fotoğrafını gördüm ve beğendim. Mart'ta İstanbul'a gelecek" diyen Nilay, anlaştığı takdirde yaza nikah masasına oturacağını söyledi.” (Takvim-Papatya, 23 şubat)

 

Nilay bizi fena kerizliyor gibi geldi bana!

 

*

 

KÖŞE YAZISI, REHA MUHTAR’I ÖVEREK BAŞLIYOR:

 

Bu insan Atina'dan bildirdi... Olay oldu... Cümle alem dünyanın dört bir yanından bildiriyordu... Bir tek bu adamınki hatırlarda kaldı... Tartışma programı yaptı olay oldu... Haber bülteni yaptı... Bütün ülke onu konuştu...Şimdi SABAH'ta yazı yazıyor... Bu sefer herkes yazılarını konuşuyor... Ne biçim bir iştir bu?.." Bilgin Gökberk ve Alev Evliyaoğlu önceki gece canlı yayında böyle söylediler...” (Sabah, 23 şubat)

 

Kimmiş bu kadar övülen ‘insan’ ? Reha Muhtar.

 

Peki bu övgüyü bize anlatan köşe yazarı kim? Reha Muhtar.

 

Diyor ki “Onlar beni alkışladıkça, ben utanıyordum... Onlar mucizeyi ortaya çıkarmaya çalıştıkça, ben yalnızlığıma dönüyordum...” ve soruyor “Neden böyleydi acaba?..
Neden alkışlar utandırıyor?..”

 

Sizce Reha Muhtar’ın hiç utanır gibi bir hali var mı?

 

*

 

MİLYONLUK MÜCEVHERLER SIR OLDU, diyor manşet.

 

Yeşim Salkım’ın evinden çalındığını söylediği ama kaynağını açıklayamadığı 2.5 trilyonluk mücevherler bir türlü bulunamıyormuş. (Bugün-Melodi, 24 şubat)

 

Uzanlar o bölgede görülmüş mü acaba? J

 

*

 

EVREN DE BOŞANDI, diyor başlık.

 

Kimmiş Evren? Yeşim Salkım’ın eski eşi Arben İçli’nin kız kardeşi

 

Önemli biriymiş!

 

Kelebek, 24 şubat

 

*

 

ÜRDÜN KRALİÇESİNİ KİM AĞIRLAR? KADIRGA KRALİÇESİ…

 

Ürdün Kraliçesi Rania, Türkiye’ye geldi. Doğan Grubu tarafından ağırlandı ve hangi televizyon programına davet edildi? ‘SABAH SABAH SEDA SAYAN(Hürriyet, 24 şubat)

 

Acaba zarafetini iyice vurgulamak mı istediler?

 

Herhalde… çünkü baksanıza Hürriyet ‘Rania ile Seda Sayan’ın ZARAFET sohbeti’ diyor. (Hürriyet, 24 şubat)

 

Sohbet de sohbet yani… Sayan konuyu magazinleştirmek için yırtınıyor, Kraliçe Raina duymazdan gelip tamamen ilgisiz cevaplar veriyor. Bunun adı da ‘sohbet’ :

 

Rania ile Seda Sayan’ın ’zarafet’ sohbeti

 

Seda Sayan: Nasıl güzel değil mi? Hoşgeldiniz, gazeteleri gördüğümde en çok zayıflığı dikkatimi çekti. Üstelik de çocuğu daha 14 aylık. İnanamıyorum bu kadar yeni anne olmasına rağmen nasıl bu kadar zayıf.

 

Raina: Türkiye'de ve bu stüdyoda olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye'yi ikinci evim olarak görüyorum ve buradaki insanları ailemin bir parçası olarak görüyorum. Seda Hanım'a da aynı soru sormalıyız, genç ve zayıf kalmanın sırlarını...

 

Seda sayan: Çok zayıf ama merak ediyoruz, bize bir-iki ipucu verecek...

 

Raina: Türk kadınlarını ve Türkiye'yi yakından takip ediyorum. Türkiye hem geleneklerine sahip çıkıyor, hem de kendisini geliştiriyor. Ürdün'de de bunu çok yakından izliyoruz. Türk kadınları hem çocuklarına bakıyor hem de kendilerini geliştiriyor, bu yolda devam edilmesini umuyorum.

 

*

 

HAKSIZ MI ADAMLAR?

 

Paris Operası’nda sahnelenen Rigoletto’da başrolü üstlenen tenor Bülent Küleci, ‘Bizi Avrupa’da iyi tanımıyorlar’ demiş, mesela İtalyan şef ikide bir ‘Vay be Türkiye’de opera var mı!’ diye takılıyormuş. (Milliyet, 24 şubat)

 

Normaldir. Resmi gezilerde başbakanın, dışişleri bakanının, kültür bakanının yanında türbanlı, ayak bileğine kadar örtülü eşlerini görünce, bizi Afganistan filan sanıyorlardır…

 

*

 

HİÇ DE UTANMADAN YAYINLIYORLAR BU AÇIKLAMAYI

 

Mustafa Sandal gazetecilere sevgilisi Amina’nın cep telefonunu gösterip ‘Sevgililer Günü’nde 27 bin liralık telefon hediye ettiğim yönünde haberler çıktı. Bu doğru değil…’ demiş. (Hürriyet, 24 şubat)

 

Gazeteciler herhalde yerin dibine girmiştir, yalan yanlış yazarlarsa çok utanırlar! J

 

*

 

KELEBEK ALMASAK…

 

MC adlı bir güzellik ürününün reklamları çıkıyor gazetelerde.

 

Sloganı: KELEBEKLER UZUN YAŞAMANIN SIRRINI BİZİMLE PAYLAŞIYOR (Hürriyet, 24 şubat)

 

En baba kelebek, benim bildiğim, taş çatlasa 1-2 sene yaşar.

 

Mesela Galapagos’ta yapayan dev kaplumbağalar bizimle SIRRINI PAYLAŞSA, tercih ederdim! J

 

*

 

KOLEJLERDE OKUMUŞ… ŞARKI SÖYLEMEK İÇİN!


Prodüktörü habersiz bir ‘single’ çıkarmış, şarkı niyetine Seren Serengil sadece ‘ra ri ram ram’ diyormuş, çok kızmış filan falan…

Diyor ki “Kariyerim (!) zarar gördü. İnanılır gibi değil ama prova kayıtlarını kullanmışlar. Ben kolejlerde ‘ra ri ram ram’ diye şarkı söylemek için mi eğitim aldım?”

Bu kız öldürür adamı…

 

Bugün-Melodi, 25 şubat

 

*

 

CÜZDAN TARİFİ

 

Saadet Gürses, değişiklik olsun diye (!) Hülya Avşar’la röportaj yaparken, kardeşi Helin Avşar çıkıp gelmiş, gelince gazeteci ona da sormuş:

- Helin, ablan için ne söylemek istersin?

- Benim için, dünyam, ayım, güneşim, karım, yağmurum, suyum, kısaca nefesim, her şeyim


Bir ‘para cüzdanı’nın bu kadar güzel tarif edildiğini ilk kez duyuyorum!

Bugün, 25 şubat

*

 

TAVUĞUNA KIŞ MI DEDİ?

Takvim’in magazin ilavesi Papatya arasıra bunu yapar.

 

Beyaz ile Cem Yılmaz arasındaki 7 fark diyor mesela:

 

BEYAZ

 

1-İnsanlara gözü gibi bakıyor.

2-Baharın kokusunu yayan Mayıs!

3-Dürüstlüğün gaz lambası.

4-Komedyenliği herkese yayma çabasında.

5-Annelerin, babaların elini öpüyor.

6-Pembe panjur konulu aşk mecmuası...

7-Her şeyi tertemiz ve bembeyaz!..

 

CEM YILMAZ

 

1-İnsanlara para gibi bakıyor...

2-Yirmisekiz çeken bodur Şubat!

3-Uyanıklığın sanat kokan havai fişeği...

4-Komedyenliği nüfusuna geçirme çabasında...

5-Kendisinden başkasına "Baba" demiyor.

6-Para ve zıpırlık konulu mizah dergisi...

7-Şarabı bile siyah bardaklarda içiyor.

 

Aynı sayfanın manşeti de Hülya Avşar’ı hedef almış, yine akılları sıra bir karşılaştırma yapıyorlar:

 

SEDA SAYAN:ÇABUK DOLMUŞA GELİYOR!

 

Onda politika yok. Tek yüzü var ve onu kullanıyor. Ne yaparsa gönlüyle yapıyor. O yüzden kontrol altına alamadığı duygularıyla, çabuk dolmuşa geliyor. Hülya'dan daha mert olduğu su götürmez. Gözlerini sevgilisinin gözlerinde unutuyor, sonra da bilmem kaç yaşında bir çocuk annesi olduğunu unutuyor. Yine de sır kutusu. Yine de erkeğine sahip çıkan bir tavrı var ama onun da kullandığı dil sakıncalı. En sevdiği film, “Züğürt Ağa!”

 

HÜLYA AVŞAR: 'REKLAM' DENİLDİ Mİ ÖLÜYOR!

 

Maskeli baloların bulunmaz kadını. Antipatik gülüşlerin sahibesi. Ayrıldığı eşinin özel sırlarını deşifre edecek kadar reklama tutkulu. Çoğalan kabahatleri öylesine masum savunmalarla örtülüyor ki, sanırsınız ki sanat meleği. Güzelliğinden başka övüneceği bir şey yok. Toplumda nefret uyandıran tavırları pek çok. Onun "dolmuşuna binen" magazin çırakları oldukça, sırtı yere gelmez. En sevdiği film, “20 milyon dolarlık adam!”

 

Takvim’in bir yöneticisi, oğlunun düğününde Hülya Avşar’la Cem Yılmaz’ı sahneye çıkarmak istedi, reddedildi galiba… (Takvim-Papatya, 26 şubat)

*

 

YORUMSUZ


Beş bölgeme estetik yaptırıyorum, demiş manken Aysu Baceoğlu:


- Silikonlarımı değiştirerek göğüslerimi biraz daha büyüteceğim
- Kalçam da büyütülecek
- Göbeğimi gerdirteceğim
- Diz kapağım dışarı doğru çok çıkık, onu da törpületeceğim
- En son dudak estetiği geçireceğim. (Milliyet, 26 şubat)

Sonra hâlâ ‘Aysu’ mu diyeceğiz bu kıza?

*

HINCAL ULUÇ’TAN BİR MEHMET YILMAZ ANISI

 

Hıncal Uluç (Fatih Altaylı’yı ve Mehmet Y.Yılmaz’ı kendinin yetiştirdiğini tekrar tekrar yazarken) bir anekdot anlattı: Şimdi Hürriyet’te yazan, Milliyet’in eski Gen.Yay.Yön’ü (laf çok uzun) Mehmet Y.Yılmaz, bekarken İstanbul’da Hıncal Uluç’la aynı evi paylaşıyormuş. Evden atmak için (diyor şaka yollu) Yılmaz’ı evlendirmişler. Düğününü yapmışlar, ama yine de kurtulamamışlar: Geceyarısı kapı çalmış, Mehmet Yılmaz’la birkaç saatlik karısı el ele kapıya dayanmışlar: “Hıncal Abi kendimizi evde çok yalnız hissettik, bizim evimiz burası…”

 

Yok yok yeni evlileri göndermişler evlerine…

 

Sabah, 26 şubat

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!