Medyadan alıntılar : Magazin vs

Güncelleme Tarihi:

Medyadan alıntılar : Magazin vs
Oluşturulma Tarihi: Aralık 08, 2002 19:39

Erdal Acar'ın pleyboyluk sırlarından, Banu Alkan'ın denek farelerle ilgili haklı sorusuna - Aynı evi iki kere soyan hırsızdan, Tuğba Özay'ın "bir ordunun içine dalıp ayakta kalmasına" - Karısını niye kıskanmadığı sorulunca, "Bir Ferrari'n var, kimse binemiyor, sen biniyorsun" diyen kocadan, "Mustafa Denizli de çizdirdi" başlıklı habere... Türk basınında geçen hafta.

Haberin Devamı

HAFTANIN İTİRAFI-1 : PARA, PARA, PARA

İşadamı Erdal Acar "pleyboyluğun sırlarını" anlatıyor :

"İşin sırrını Napolyon söylemiş. Ama benim karizmamı da yabana atmayın."

Acar, röportaj esnasında, başlığa çıkarılacak "şok sözler" bulmak konusunda da muhabire yardımcı olmuş:

"Tayyip Bey'den barları marları kapatmasını bekliyorum desem mesela nasıl olur? Ya da büyük adamlar hep aşırı zamparalarmış gibi bir şey söylesem?..."  (Radikal, 4 aralık)

***


HAFTANIN ŞAPŞALI : İLK İŞİ CİP ALMAK OLMUŞ

Magazin ve televole haberleri, hırsızların da kimyasını bozmaya başladı.

"Üsküdar'da bir köşke musallat olan hırsız ikinci defa aynı evi soymaya çalışınca yakalandı. Sorgusu yapılan hırsız, ilk soygunda evden çaldığı 200 milyar lirayla kendine bir cip ve bir ev  aldığını, parası bitince köşkü tekrar soymaya karar verdiğini itiraf etti." (Akşam, 5 aralık)

***


HAFTANIN SAĞLIK HABERİ

Nez hastalanmış, apandisit krizi zannedilmiş önce, ama şükür değilmiş. Dört günlük rapor almış dansçı. Bayram'ın birinci günü hemen bütün renkli gazetelerde vardı bu önemli haber. Ama Hürriyet haberciliği bir adım öteye götürmüş, "Acaba hamile mi?" diye soruyor.

Kimsenin aklına gelmemiş, gaz olmasın sakın?

***


HAFTANIN İTİRAFI-2 : YATAĞINA KİMSE GİRMEDEN...

Manken Tuğba Özay diyor ki : "Herşeyim üzerine yemin ederim ki Meryem Ana hayatı yaşıyorum. Baran'dan sonra yatağıma kimse girmedi..." (Güneş, 5 aralık)

İster misiniz karşımıza kucağında bir çocukla çıksın...

***


AYIN KONUSU : TECAVÜZ BAZEN İŞE DE YARIYOR

Ajans Press "şov dünyasından basında en çok haberi çıkanlar" diye bir şeref listesi yayınlıyor, her ay. Kasımda en çok haber olan "ünlü" Hülya Avşar'mış. Bir ayda 722 kere haber olmuş. Yani günde ortalama 24 gazete ve televizyonda haber olmuş.

Tam listeyi ister misiniz?

 1.Hülya Avşar (722)
 2.İbrahim Tatlıses (415)
 3.Sezen Aksu (377)
 4.Gülben Ergen (366)
 5.Mehmet Ali Erbil (346)
 6.Deniz Akkaya (285)
 7.Türkan Şoray (267)
 8.Tarkan (263)
 9.Çağla Şıkel (250)
 10.Seda Sayan (231)

Benim gazetem Hülya Avşar'ın kasım ayı birincisi oluşunu "Hülya arayı açtı" diye veriyor. (Hürriyet, 7 aralık) Demek ki... Hülya Avşar'ın bu kadar çok haber olması alkışlanacak bir şey.

Peki, kasım ayında niye bu kadar çok bahsedilmiş Avşar'dan? Kocası, yattığı bir kadın tarafından tecavüzle suçlanmış da ondan.

Yine Hürriyet'in haberine göre, Hülya Hanım kasım ayı birincisiymiş ama, İbrahim Tatlıses'in ekim ayındaki 819 haberlik rekorunu kıramamış.

Ekimde Tatlıses niye bu kadar çok haber olmuş? Kaset yapmaya hazırlanan (ve muhtemelen yattığı) bir kadın tecavüzle suçladığı için...

Tecavüz prim yapıyor demek ki...

***


AYIN BASIN HİZMETİ

Damga gazetesi Türk halkına büyük bir hizmette bulunmuş da biz uyumuşuz. 7 aralık manşetinde bu büyük hizmetinden bahsediyor:

"Yalnız Kalpler Kulübü onları evlendirdi" diyor manşet ve ekliyor:

"DAMGA'nın okurlarına hizmet için Türkiye'ye getirdiği ve bütün dünyaya yayılmış bir organizasyon olan Yalnız Kalpler Kulübü, bugüne kadar yüz binlerce çifti evlendirdi."

Ve bir sürü güzel kadın fotoğrafı : Margareth, Katherina, Molly, Necla, Ingrid, Aysun, Ludmilla...

Diyor ki Damga "Yalnızlık kader değil! Hergün bir DAMGA gazetesi alın, hayatınızın aşkına kavuşun!" Geniş bilgi sayfa 6'da...

Türk basını, gazete satışlarını arttırmak için bir bu yola başvurmamıştı, promosyon olarak vermediğimiz bir bu (!) kalmıştı...

***


HAFTANIN SORUSU : BANU ALKAN (*)

Aynı gazeteden bir alıntı daha. Hulûsi Tunca'nın Polemik köşesinden. Nazlı Tanrıkulu (?) deneylerde neden fare kullanıldığını anlamış : "İnsan hastalıklarının % 90'ı farelerle aynıymış" da ondan. Ben Banu Alkan'a atfedilen cümleye bayıldım : "Peki fareler içki ve sigara mı içiyormuş ki üzerinde kanser araştırmaları yapılıyor?"

(*) ... adını görünce hemen okudunuz, değil mi!

***


HAFTANIN GAZETE MANŞETİ

Haftanın manşeti Gözcü'den (7 aralık) :

Almanya ile Fransa'nın görüşmelere başlama tarihini 2005 olarak düşünmesine Gözcü tepki veriyor :

Ohaaa !

***


Haftaya Gala'sız başlamak olmaz. Bir iki alıntı da dört dörtlük magazin dergimiz Gala'dan (8 aralık)

HAFTANIN GAFI : GÜLBEN'DEN ÇİRKİN

Hürrem Sultan rolündeki Gülben Ergen'in kaprislerinden bahsediyor Gala. Cariye rolünü üstlenecek kızların kendinden güzel olmamasını, erkeklerin de, iyi kıvırabilsinler diye, eşcinsel olmasını şart koşuyormuş. Meslektaşlarım bu haberin spotunu şöyle vermişler:

"Gülben Ergen çekimlerde cariyeyi canlandıracak kadınların kendinden çirkin olmasını şart koşmuş."

Türkçede bunun anlamı şudur : Gülben Ergen çirkin, cariyeler ondan daha çirkin olacak...

*

HAFTANIN UYDURMASI

"Renk uyumu" başlıklı haber de şöyle :

"Ebru Şallı, kocası Harun Tan'ın yeni aldığı Jeep'i sayesinde (?) artık giyim ve makyaj tarzını da değiştirdi."

Nasıl olmuş bu?

"Sade makyajı tercih eden Şallı, Jeep'in iç döşemesinin renginde ruj sürüp gece gezmelerine öyle çıkıyor artık."

(Bizim gençliğimizde, altımızda araba olmamasını "Çorabımın rengine uymadı, geri verdim Mercedes'i" diye izah ederdik. Gerçek oldu.)

*

HAFTANIN ATLATMA HABERİ

Yine Gala'dan, kaçırmamanız gereken bir atlatma haber :

Başlık : Üstüne döktü

Haber : "... İzel, iftarın açılmasıyla (açılan iftar değildir, oruç tutan iftarı açar, ya neyse..) tabağındakilere hücum etti adeta. Aceleyle çatalını ağzına götürürken, lokması kucağındaki çantasının üzerine düştü."

Gala ayrıca parayla satıldığı için, alamayan Hürriyet okurları bu önemli haberi kaçırmasın, istedim...

*

HAFTANIN BULUŞMASI :  NEREDE BULURSAN ORADA YAPACAKSIN

Kubilay Keskin, Fenerli futbolcu Serhat Akın'a Özlem Yıldız'la birlikte olup olmadığını sormuş. O da reddetmiş. Nerede yapılmış bu röportaj?

Haberin spotunda diyor ki : "Erkekler tuvaletinde sohbet ettiğimiz Serhat'in samimi olduğuna inandım."

Bu kanaatinde, yerin bir rolü oldu mu acaba?

*

HAFTANIN MANTIĞI : TUĞBA ÖZAY NİYE ESTETİK YAPTIRMIYORMUŞ

Tuğba Özay, neden estetik ameliyatına karşı olduğunu, reddedilmesi zor bir gerekçeyle izah ediyor:

"Yarın ben evleneceğim, çocuğum olacak. Ben estetik operasyonlarla inanılmaz bir güzelliğe kavuşmuşum ama benim çocuğum benden çok farklı, bambaşka biri olacak. Sonra bu çocuk bana demez mi 'Anne sen neden böylesin, bu kadar güzelsin de ben niye böyleyim?' Bu da başka bir bakış açısı..."

(Çocuğun aklına başka münasebetsiz sorular gelmez inşallah!)

Ve iddialı konuşmuş Tuğba. Hem erkek hem kız gibi büyütüldüğünü söylerken, diyor ki:

"Bugün bir ordunun içine girsem, ayaklarımın üzerinde sapasağlam çıkabileceğimi biliyorum."

Bence denemesin, ayakları üzerinde çıkamayabilir...

***


HAFTANIN HABER BAŞLIĞI

Bir haber başlığı da Posta'dan. Görünen adam Bekir Saçar, Mustafa Denizli'yi "hayat arkadaşı" ve kızıyla Akmerkez'de görmüş. Gözünde meşhur metal çerçeveli gözlüğü yokmuş. Meğer Denizli lazerle miyoptan kurtulmuş.

Haberin başlığı : Mustafa Hoca da çizdirdi

***


HAFTANIN AÇIKLAMASI : BAŞKALARI BAKIYOR, SEN BİNİYORSUN

Haberin Devamı

Daha önce "kadınlar istediği gibi giyinir, soyunur da, yanlarındaki erkek ne menem şeydir?" diye sorduğum için, Şenay Akay ve kocası Buğra Özçetin'i Savaş Ay'ın programında görünce, biraz baktım. (ATV, 6 aralık)

Maşallah, transparan hanımla "anlayışlı" kocası, evlerinde de pek "modern" idiler. Çekimlerin bir kısmı yatak odasında, dudak dudağa yapıldı. Cinsel hayatları ve fantezileri hakkında da fikir edindik.

Derken, Savaş Ay "Nasıl oluyor da bir Türk erkeği, karısının çırılçıplak fotoğraflarına 'bi şey' demiyor" diye sordu.

Ve Buğra Özçetin bu konudaki görüşlerini çok anlamlı bir örnekle açıkladı (aklımda kaldığı kadarıyla) :

"Mesela kırmızı bir Ferrari'niz var. Çok pahalı, çok çok güzel bir araba. Muhteşem. Herkes bu arabaya sahip olmak ister. Ama tabii herkes binemez. Siz ne yapacaksınız, kimse görmesin diye garaja mı kapatacaksınız arabayı? Yoksa o arabaya binip size yönelen kıskanç bakışları mı seyredeceksiniz? Düşünsenize, herkes bir arabaya, bir size bakıyor, kendileri bu arabaya binemiyor, sadece siz biniyorsunuz, sizi müthiş kıskanıyorlar!"

Karısından bahsederken seçtiği örnek, yaptığı benzetme bu.

Söylediğimde haklıymışım...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!