Madem tepkiliydiler o telefonlar niye işledi

Güncelleme Tarihi:

Madem tepkiliydiler o telefonlar niye işledi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 22, 2006 01:31

HAMAS Lideri Halid Meşal’in apar topar gelişiyle yaşanan fırtına henüz dinmedi. Toz duman arasında Meşal’in ziyaretinden geri kalan birkaç önemli soru daha var. Öncelikle, İsrail gerçekten Türkiye’yle ipleri kopartmaya mı çalışıyor?

Hem İsrail, hem de Türk kaynaklarından aldığım havayı aktarayım.

Kimsenin ipleri kopartmaya niyeti yok. Ne İsrail Türkiye’yi gözden çıkartmak istiyor ne de Türkiye HAMAS yüzünden İsrail’le ilişkilerin krize girmesinden yana. Ama yine de hava beklenenden daha fazla gerildi.

Neden mi? Türk diplomatları bunu daha çok İsrail Büyükelçiliği’nin tavrına bağlıyorlar. Çünkü, İsrail’deki Türk Büyükelçisi’nden gelen raporlarla Ankara’daki büyükelçiliğin yansıttığı hava arasında fark var.

AMAN BÜYÜTMEYİN

Türk Büyükelçisi’nin raporuna göre, İsrail Dışişleri Bakanlığı kriz havası vermek istemiyor. Başbakanlık sözcüsünün "Biz de Apo’yu davet etseydik ne düşünürdünüz?" sözlerine gelince... Bu sözler önde gelen İsrail gazetelerinde yayınlanmamış. Bu ne anlam mı taşıyor?

Belli ki, gazetelere "Aman büyütmeyin" diye bir telkin yapılmış. Hatta Jerusalem Post, Başbakanlık sözcüsüne hiç yer vermeden "AB’nin dış politika sorumlusu Javier Solona, HAMAS’la Türkiye arasındaki görüşmelere olumlu yaklaşıyor" diye yazmış.

Peki o zaman neden Ankara’da kriz havası esiyor? Acaba İsrail’de 28 Mart’ta yapılacak seçimler öncesinde, güvercinler ve şahinler arasındaki çatışma Ankara’ya da mı yansıdı? Bu sorunun Türk diplomatların kafasını kurcaladığını belirteyim.

ABD’YLE YOĞUN TELEFON

Peki Bush yönetimi, Erdoğan’a ateş mi püskürüyor? Doğrusu ateş püskürdüğünü ya da Washington’la kriz havası estiğini söylemek de çok zor. Öncelikle şimdiye kadar hiç yansımayan bir bilgiyi aktarayım. Meşal’in geldiği 16 Şubat Perşembe sabahıyla, 18 Şubat Cumartesi günü öğleden sonraya kadar büyükelçilikle bazı Türk yetkililer arasında hem yüz yüze görüşme, hem de telefon trafiği yaşandı. Nitekim, ABD Büyükelçisi Ross Wilson da "Ziyaret değil ne söylendiği önemli" diye yumuşak bir açıklama yaptı.

ERDOĞAN’DAN ABD Mİ İSTEDİ?

Aslında kafaları kurcalayan bir başka soru daha var. Acaba Erdoğan hükümetinin devreye girmesini ABD mi istedi? İsrailli bir diplomata "HAMAS terör örgütü diye hükümet kurmasına karşı çıkıyorsunuz. O zaman neden HAMAS’ın seçimlere girmesine izin verdiniz?" diye sordum. "ABD istedi de ondan" diye yakındı.

Aslında İsrail’deki tabloya bakarsak, ABD’nin de HAMAS’ı demokratik sürece sokmaya çalışmaktan başka çaresi de pek yoktu. Çünkü 1987’de işgal altındaki topraklarda doğan HAMAS, Arafat’ın kurduğu El Fetih’le baştan beri farklıydı. Yoksulluğa ve işgale çare bulamayan El Fetih bir de yolsuzluğa bulaşınca Arafat’ın ölümünden sonra iyice zayıfladı. Örgütten kopanlar seçimlere bağımsız aday olarak girdiler. Bir Filistinli diplomat, "Oylar bölündü ve zafer zaten güçlü olan HAMAS’ın oldu" dedi.

HAMAS’I YUMUŞATMAK

Yıllardır Arafat’ın bile söz geçiremediği HAMAS’a Mahmud Abbas mı geçirecek? Çok zor hatta imkansız. İşte bu yüzden ABD, HAMAS’a sandığı açarak oyuna sokmaya yani yumuşatmaya çalışıyor. Aynı 1994’de İzak Rabin’le, Yaser Arafat’ı Oslo Anlaşması için masaya oturttuğu gibi.

Acaba 12 yıl önce Norveç’le gizli diplomasi uygulayan ABD, şimdi de Erdoğan’dan mı HAMAS Lideri’ni yumuşatmasını istedi? Başbakan’ın çevresinden duyduğum ilginç bir analizini daha aktarayım:

"Eğer HAMAS direnir, İsrail de Filistin halkını ablukaya alıp Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirirse, bu dünyadaki ABD karşıtı rüzgarların şiddetlenmesine yol açmaz mı? Türkiye HAMAS’ı yumuşatırsa ABD’nin işine yaramaz mı?"
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!