Liderlere test

Çiçeği burnunda bir başbakana sahip ülke olarak konu bizi yakından ilgilendiriyor. Mesele şu: İngiltere son günlerde iktidarın lideri ne ölçüde değiştirdiğini tartışıyor.

Blair megalomanlıkla suçlanıyor. Nedeni, başbakanlık koltuğuna oturur oturmaz parlamentoda kendisine soru yöneltme süresini kısaltmış olması. Muhafazakarlara bakılırsa, Blair terbiyesizliğe varan küstahlıkla, yalnızlığın neden olduğu megalomanlık arasında gidip geliyor.

‘‘Taşınabilir Lider'' adındaki kitabın yazarı John van Maurik'e göre, iktidar hırsına kapılan lideri üç büyük tehlike bekliyor:

Üstünlük kompleksine kapılmak, gerçeklerden kopmak ve egosunu denetleyememek.

Lider ‘‘ Sorunları hep birlikte çözeceğiz'' diye düşünmek yerine ‘‘herkes bana hizmet etmek için burada'' diye düşünmeye başladığı zaman film kopuyor.

Liderin gerçeklerden koparak yalnızlığa itilmesinde ise çevresindekilerin büyük oranda parmağı oluyor. Bunlar bilgileri kendi süzgeçlerinden geçirip iyice ‘‘akladıktan'' sonra patronlarına ulaştırıyorlar. Çünkü iyi haberlerin karyerleri için daha ajantajlı olduğunu biliyorlar. Lider de genellikle, duydukları hoşuna gitmeyecek kaygısıyla başkalarına danışmıyor.

John van Maurik Independent Gazetesi'ndeki yazısında liderlere kendilerine küçük bir test uygulamalarını öneriyor. Sadece politikacılar değil, iş, basın ya da diğer alanlarda yönetici sınıfında olanlar için de geçerli olan testten birkaç soru şöyle:

Benimle birlikte çalışanların önerilerini en son ne zaman gerçekten ciddiye aldım ?

İnsanlara verdiğim değer gerçekten işi iyi bildikleri için mi, yoksa daima benden yana göründükleri için mi?

Acaba her şeye siyah ya da beyaz gözüyle mi bakıyorum?

Çevremde nasıl bir atmosfer yaratıyorum?

Ne yapmak istediğim konusunda berrak bir vizyona sahip miyim?

En tepeye nasıl tırmandığımı bazen sorguluyor muyum?

Blair, van Maurik'in tavsiyelerine uyar uymaz. Bu onun bileceği iş. Bu arada Başkan Clinton'ın da liderlerle ilgili söylenecek bir çift lafı var. ABD Başkanı Madrid'deki NATO Zirvesi sırasında eski dostu Alman Başbakanı Helmut Kohl'e bir kez daha hayran kalmış, yanındakilere ‘‘İşte gerçek lider'' demiş. Kohl'un Madrid'de özel bir toplantı sırasında, garsonlarından elinden tabakları kaparak ‘‘Buyrun yiyin genç beyler, ihtiyacınız var'' diye liderlere bizzat servis yapması Clinton'ı çok etkilemiş. Clinton'a kalırsa John van Maurik'in testine şöyle bir soru eklemesi şart: Arada sırada diğer liderlere hizmetten zevk alıyor muyum?