Kurtulmuş: Musa gibi gelip Firavunlaşmayacağız

Kurtulmuş, Saadet Partisi İl Başkanları ve İl Müfettişleri Toplantısı'nda yaptığı konuşmasına Zonguldak'ta maden ocağındaki kazada hayatını kaybeden işçilere başsağlığı dileyerek başladı. Bu kazayla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini eleştirdiklerini belirten Kurtulmuş, “Cenab-ı Allah istemeden yaprak kımıldamaz, ama ülkemizin yönetenlerin büyük sorumlulukları vardır. Atını sağlam kazığa bağlamak durumundasın” diye konuştu. Her şeyin “kader” denilerek geçiştirilemeyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Bu ülkede başbakanlar asılır, birileri 'kader' der. Partiler kapatılır, birileri 'kader' der. Gencecik kızlar töre cinayetlerine kurban gider, 'Doğunun kaderidir' denilir. Her yıl on binlerce insanımız, trafik kazalarına, basit tedbirlerle önlenebilecek kazalara kurban gider, birileri 'kader' der. Çocuklarımız tinerci olur, sokak çocuğu olur, 'kader' denir. Zonguldak'ta, Bursa-Kemalpaşa'da işçilerimiz hayatını kaybeder, ona da 'takdir-i ilahi' denir. Böyle şey olmaz? Hiçbir hükümet yetkilisinin ortaya çıkan trajedileri böyle geçiştirmeye hakkı yoktur.”

“BİZİM TEMEL GÖRÜŞLERİMİZDİR”

Saadet Partisi olarak “gerçekçi ve muktedir bir siyaset” yürüttüklerini dile getiren Kurtulmuş, “Bizler Çağlayan Meydanı'nda yüzbinleri toplamasaydık, Davos'taki 'one minute' çıkışı olmayacaktı. Biz iktidar partisini de formatlıyoruz” dedi.

CHP Kurultayında genel başkanlık için aday olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun söyleminin pek çok yönden Saadet Partisi'ninkiyle örtüştüğünü belirten Numan Kurtulmuş, “Dikkat ederseniz, onun bazı sözleri, neredeyse 1,5 yıldır bizim söylediğimiz cümlelerin harfiyen aynısıdır” diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun öncelikli olarak üslup bakımından, kavga, gürültü ve kamplaşma siyaseti yerine daha akılcı bir siyaseti, daha ilkeye dayalı bir siyaseti ortaya koymak, uzlaşmaya dayalı bir siyaseti ortaya koyma tavrında Saadet Partisi'nin büyük etkisinin olduğunu savunann Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Kılıçdaroğlu'nun, 'milleti 'Alevi-Sünni', 'Türk-Kürt', 'dindar-laik' gibi kamplaşmalara bölerek siyaset yapmayacağım' demesinde, sorunları milleti bölüştürerek değil bir araya getirerek çözmeyi istediğini beyan etmesinde zannediyorum ki Saadet Partisi'nin büyük etkisi var. Anayasa tartışmalarında, başından beri anayasal reformları bütünüyle tıkayan CHP'nin geleneksel tavrının 180 derece zıttı olarak Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Türkiye'de yeni bir anayasa gereklidir, çağdaş, demokratik ve katılımcı bir anayasanın millet tarafından yapılması zorunludur' manasındaki sözleri, harfiyen bizim söylediğimiz, CHP, AKP ile anayasa meselelerine Meclisi kilitler ve tartışırken bizim makul çoğunluğun sesi olarak dile getirdiğimiz temel görüşlerimiz, tezlerimizdir.

Şimdi öyle görünüyor ki, yönetimi ele alırsa bundan sonra Kılıçdaroğlu'ndan şu sözü de duymayı merakla ve istekle beklediğimizi ifade etmek istiyorum: Sayın Kılıçdaroğlu, 'Musa gibi gelip firavunlaşmayacağız' sözünü de bu millete vermek durumundadır. Yani, ne demek istiyorum? 'Milletin değerleriyle
çatışmayacağız, milletin inançlarına karşı geleneksel CHP refleksini terk edeceğiz, Türkiye'de çözemediğimiz millet egemenliğini, milletin kararlarının karşısına çıkararak, birtakım bürokratik adacıklara boğdurmayacağız. İşimize gelmediği konularda milletin kararlarıyla onları gidip Anayasa Mahkemesi gibi birtakım kuruluşlarda iptal etme telaşı içerisinde olmayacağız' demesini ve bu anlamda 'egemenliği kayıtsız şartsız millete bırakacağız, bürokratik oligarşiyi yenerek millet egemenliğini tesis etmeye çalışacağız' sözünü de kendisinden bekliyoruz.”