Kürsüler artsın mikrofon susmasın

Güncelleme Tarihi:

Kürsüler artsın mikrofon susmasın
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2000 00:00

Deniz SİPAHİKÜRSÜLER; en özgür alanlardır. Bir ülkede mikrofon sayısının artması iyiye işarettir. Çünkü daha fazla insan kendini anlatabilir; kendini savunabilir. Çoğulcu demokrasi denilen de zaten bu fırsatların herkese verilmesi değil midir? Atatürk sayesinde temel sağlam atılmıştır; ama sonrasında hep malzemeden çalınmıştır. Son dönemde bizi üzen örnekler çok... Toplumun bir süredir tansiyonu yüksek, morali bozuk. Doğal olarak mikrofonlardaki sesler de daha yüksek çıkıyor. Bizleri temsil eden 550 kişilik Meclis'te ise hiç yakışmayan ifadeler. Biri diğerine bağırıyor, diğeri cevap veriyor. ‘‘Terbiyesiz...’’ ‘‘Edepli ol edepli, terbiyesiz sensin...’’ ‘‘Akılsız, terbiyesiz...’’ ‘‘Ruh hastası adam...’’ ‘‘Başkan susturun şu şerefsizi...’’ ‘‘Yürü, yürü...’’ Araya girenler olmasa kavga olacak; yumruk yumruğa birbirlerine girecekler. 70 milyon televizyondan izliyor ama utanma sıkılma yok. Olanları sıralarından seyredenler ise tepki vereceklerine gülüyor. Kürsüde konuşma sırası gelenler ise nezaket sınırlarını zorluyor. Topluma uzlaşma, beraberlik, birliktelik mesajları vermesi gereken insanlar, sanki kürsüden öfkelerini kusuyorlar. Yangına benzin döküyorlar... Anlıyoruz ki; hiç konuşmaması gerekenler, hiç seçilmemesi gerekenler Atatürk'ün Meclisi'ni işgal etmişler. Bu güzelim ülkeye zaman kaybettiriyorlar. * AMERİKA hayranlığı değil, demokrasi hayranlığı... Dünya lideri sadece 500 oyla belirleniyor ama aykırı bir tek ses çıkmıyor. Siyasi nezaketse nezaket; hoşgörüyse hoşgörü, sahiplenmeyse sahiplenme, bağlılıksa bağlılık... Demokrat Parti adayı Al Gore, ‘‘Ülke çıkarlarını partimizden daha üstün tutarız. Yeni Başkan'ın yanındayım, şimdi biraraya gelme zamanı...’’ diyor. Başkanlığı devretmeye hazırlanan Bill Clinton ise yenilgiyi onurlu bir şekilde kabul ettiği için Gore'a teşekkür ediyor ve ‘‘Bence Demokratlar da, Bush’un ayaklarının yere sağlam basmasını bekleyecek ve yeni başkana destek verecek. Bunun zaten böyle olması ve bölünmüşlüğün aşılması gerekir’’ diye konuşuyor. Bir zeytin dalı da George W. Bush uzatıyor ve ‘‘Gore ve ben kampanyalarımıza kalplerimizi koyduk, ailesi ve onun için ne kadar zor olduğunu anlıyorum. Oylar bölünebilir ama bizlerin umutları aynıdır...’’ diyerek tartışmalara nokta koyuyor. * Her kürsünün kıymetini bilelim. Kent meclisinde, sivil toplum örgütlerinde, partilerde, okulumuzda, iş yerimizde, evimizde... Mikrofonlar susmasın, demokrasimiz olgunlaşsın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!