KÜLT AMERÄ°KAN MÜZÄ°KALLERÄ° (1) MüziÄŸe ait, ahenkli,

Güncelleme Tarihi:

KÜLT AMERİKAN MÜZİKALLERİ (1) Müziğe ait, ahenkli,
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 15, 2001 00:00

KÃœLT AMERÄ°KAN MÃœZÄ°KALLERÄ° (1) MüziÄŸe ait, ahenkli, uyumlu, bestelenmiÅŸ... Bunlar 'Müzikal' kelimesinin sözlükte geçen karşılıkları. Görsel Sanatlardaki karşılığına gelince; "dramatik ögeleri, danslı ve müzikli bölümleriyle organik baÄŸlı olan, döneminin popüler kültürünü benimseyerek anlatım olanaklarını seçen, eÄŸlendirme amaçlı gösterilerin genel adı"... Öncelikli olarak tiyatro sanatının bir türü olmuÅŸtur 'müzikal'. Prof.Dr.Murat Tuncay, müzikal olarak adlandırılan oyun biçiminin vazgeçilmez ögelerinin, ilkel toplumların ritüel törenlerinden itibaren varlığından sözeder ve türün geçmiÅŸini bu döneme dek götürür(1). Bu ögeler elbette; müzik, dans ve drama'dır. Müzikli gösteriler, toplumların deÄŸiÅŸimlerine göre kendilerini düzenleyebilmiÅŸ ve hatta ilkel toplumların sanat geleneklerindeki kutsallık düzeyinden daha aÅŸağılara pek inmemiÅŸtir. Ä°lkel dönem ritüellerinden sonra bu ögeleri barındıran gösterilere Antik Yunan'da rastlarız. Dönemin tragedyalarını incelediÄŸimizde karşımıza çıkan oyun yapısında; konuÅŸmalı bölümü oluÅŸturan epizodionlar arası danslı-ÅŸarkılı bölümler: "stasimon"lar ile "parados" ve "eksodos" adı verilen, yine danslı-ÅŸarkılı baÅŸlangıç ve bitiÅŸ bölümleri karşımıza çıkar. Tüm bu bölümlerin zaman zaman olay dizisine organik baÄŸlı, zaman zaman bağımsız olmak üzere ama her koÅŸulda koronun dansla birlikte ÅŸarkılar söylediÄŸi biçimleri oluÅŸturduÄŸu bilinmektedir. Dönemin komedyalarında da bu iÅŸleyiÅŸ hemen hemen aynıdır. Tiyatronun yalnızca rahatlatıcı, eÄŸlendirici bir zaman geçirme aracı olarak varolduÄŸu Roma döneminde de oyunlar müziklidir. Özellikle bu dönemde ortaya çıkan türlerden pantomimus müzikli oyunun temel örneklerinden sayılmaktadır. OrtaçaÄŸ'a geldiÄŸimizde de müzik-drama ikilisinin yine vazgeçilmez iliÅŸkisinin sürdüğü görülür. Kilisenin yasaklamaları sonucu, gizli süren halk tiyatrolarında ve eÅŸzamanlı olarak kilisenin kendi bünyesinden oluÅŸturduÄŸu Miracle ve Morality oyunlarında da müzikli oyun geleneÄŸi sürer. Ancak Aydınlanma Çağı'na (Renaissance) gelindiÄŸinde, ayrılmaz ikilinin arasına kara bulutlar girer. OrtaçaÄŸda baÅŸlayan ayrılış, bu dönemde iyice belirginleÅŸir. Halk tiyatrosu ve saray tiyatrosu, birbirinden net çizgilerle ayrılan, daha sonra pek çok farklı yöneliÅŸe açılacak olan biçimlere dönüştüğünde, müziÄŸin kullanım biçimlerinde de deÄŸiÅŸiklikler görülür. Müzik kullanımı halk tiyatrosunda hemen hemen aynı biçimde sürerken, soylu, saray çevresinin tercihlerinin deÄŸiÅŸmesi ve 'opera'nın doÄŸuÅŸuyla birlikte, müzikli oyun yerine 'oyun müziÄŸi' kavramıyla, müziÄŸin kullanımı azalır. Bu dönemden, Ä°kinci Dünya Savaşı'na kadar "opera" türünün geliÅŸimiyle uÄŸraşılır. 17.Yüzyılın sonunda Ä°ngiltere'de 'Musical Comedy' adı altında üretilen ve tüketilen, eÄŸlendirici, hafif havalı oyunlar, 19.Yüzyıldaki 'Musical Play'lere öncül olur. Bu 'Müzikli Oyun'lar ise; dramatik açıdan daha ağırbaÅŸlı ve tutarlı, daha ustalıklı ve düzeylidir. Bu ikisinin doruk noktasında ise artık ikisini de imleyen "Musical" kelimesi literatüre geçer ve Ä°ngiltere'de kısa zamanda yoÄŸun bir sektör halini alan 'Music Hall'lerde pek çok tiyatro biçimi ile kaynaÅŸarak varlığını netleÅŸtirir. Bu mekanlardaki oyunların baÅŸarısı, kısa zamanda Avrupa ve Amerika'da turne yapacak oranda duyulur. Böylece de Ä°ngiltere çıkışlı pek çok 'musical' Amerikan izleyicisiyle buluÅŸur. EÄŸlencesever Amerikalılar da 'Music Hall' geleneÄŸinin daha bir kendi kültürlerine uyarlanmış biçimi olan "Minstral Show"ları baÅŸlatırlar ve bu biçim tüm ülke izleyicisi tarafından sevilip desteklenir. Aynı dönemde sinema sektörüne baktığımızda; 15 Nisan-31 Ekim 1900 tarihlerinin önemini görürüz. Bu dönemde ilk kez senkronize ses düzeni ile birlikte film oynatılmaya baÅŸlanır. "Compagnie Generale Transatlantique" firması tarafından gerçekleÅŸtirilen 'fonorama' tekniÄŸinde, özel plaklara kaydedilen sesler, filmle birlikte sunulur. Paris'te Hayat adlı renkli filmin konusu, adından da anlaşıldığı üzere; Paris'ten manzaralar sunar ve eÅŸzamanlı olarak da fonda, müzik, ÅŸarkı, konuÅŸma sesleri yeralır. Aynı zamanda Phono-Cinema Theatre'da, ünlü sanatçılar, ilk kez beyazperdeye sesli getirilir ve bundan sonra ilk film müziÄŸinin bestelendiÄŸini görürüz. 1906 yılında Romolo Bacchini, Cines ÅŸirketi için Malia dell Oro ve Pierrot Innamorato adlı filmlere beste yapar. Buradan da anlaşıldığı gibi, özgün film müziÄŸi, ilk kez Ä°talya'da bestelenmiÅŸ, 1920'lerde diÄŸer ülkelerde denenmeye baÅŸlanmıştır. Müzikal, Hollywood'a 1930'larda sesle birlikte Broadway'den gelir. 1926-27'de sesli film yapma teknikleri üzerine son derece geliÅŸtirici deneyler yapılır. 1900'lerin başında denenip, baÅŸarısızlığa uÄŸranınca vazgeçilen sesli film iÅŸi, teknolojinin zorlamasıyla baÅŸarıya ulaşır. 1927 yılında yapılan JAZZ SINGER, müzikal film tarihinin baÅŸlangıç adımı sayılabilir. İçinde ÅŸarkı, dans ve oyun olan ilk örnektir. 1930-46 arasında pek sanatsal yönü olmayan ama sinema tarihi yönünden önemli filmler yapılmıştır. Bu dönemde Amerikan sineması uluslararası pazarlarda egemendir, müzikal ise film türleri içinde en Amerikalı olan türdür. BaÅŸka ülkelerde kovboy filmleri dahi yapılmasına karşılık müzikal örneklerinin bulunmayışı (Almanya'daki birkaç operet film dışında) bunun en net göstergesidir. Kitle üretimi yaparlar. Fabrika gibi çalışan stüdyolarda üretilen bu filmler çoÄŸunlukla birbirinin benzeridir. Yönetmenlerden çok yapımcılar önemli olmuÅŸtur bu dönemde, ki yönetmenler, filmlerin seslendirme veya kurgusuna dahi karışamazlar.1938 yılında Amerikalı nüfusun %60'ı sinema izleyicisi iken, 1973 yılında bu oran %5,6 olarak saptanmış. Amerika'da sesli filmlerin yapıldığı yıllardaki ekonomik bunalım, yoÄŸun iÅŸsizlik, toplumsal bunalımlar, içki yasağı, vb...'nin etkisiyle bu yıllarda toplumsal içerikli filmler de çevrilmiÅŸ. Tabii bunalım dönemi 1935 yılında atlatılmaya baÅŸlanınca, korku ve gangster filmlerine komedi filmleri ile pahalı bütçeli müzikal filmler eklenir. Bunlar bir oranda bunalımın yarattığı atmosferden kaçışı saÄŸlamak için emniyet sübabı olarak kullanılmıştır sektör tarafından. Lorel-Hardy ve Marx KardeÅŸler eski Amerikan komedi geleneÄŸini sürdürürler. Aynı dönemin müzikallerinde de konunun o kadar önemli olmadığını görüyoruz. Önemli olan, müzik ve koreografi olmuÅŸtur. Bubsy Berkeley o dönemde geometrik ÅŸekilleri kullanarak koreografinin en iyi örneklerini verir. Yine Fred Astaire-Ginger Rogers'ın birlikte dans ederek çevirdiÄŸi filmler önemlidir. 1940'lı yıllarda Vincente Minelli oldukça iyi müzikal filmler yapmıştır. Gene Kelly ise dönemin klasiÄŸi ve tüm zamanların en çok satılanı olarak bilinir. Teknik geliÅŸmelere son derece baÄŸlı bir tür olmuÅŸtur müzikal. Ses tekniÄŸinin geliÅŸimi, geniÅŸ perde, renk gibi araçlara gereksinim duyulur. Tüm bu teknik gereçlerle birlikte, büyük paralar gerektiren büyük kadrolu ve çok emek sarfedilen, oyunculuk ustalığına ihtiyaç duyulan bir tür olmuÅŸtur. Oyuncular ÅŸarkı söyleme, akrobasi ve dans etme çalışmalarında adeta yürüyormuşçasına doÄŸal, rahat görünümlü, usta ve güleç olmak zorundadırlar. Yapımına bu denli emek harcanan müzikal türü bütçe sorunu nedeniyle de özellikle çok geniÅŸ bir kitleye ulaÅŸmak zorunda kalmış, böylece de tam bir popüler kültür ürünü halini almıştır. GeçmiÅŸten gelen bir tanımla, baÅŸta belirtildiÄŸi gibi 'Musical Comedy' geleneÄŸiyle de, herÅŸeyden önce bir eÄŸlenme nesnesi olmuÅŸtur. Amacı yalnızca hoÅŸ vakit geçirtmek olan müzikallerde, birtakım duygusal çatışmalar olsa da dramaturjik açıdan bunlar çok da düğümlenmeden ve bir daha hiç bozulmamacasına düzenlenir. Öyle ki yeryüzü adeta bir cennettir bu filmlere göre. Ä°nsanların mutsuzluklarının istekleri doÄŸrultusunda çözümlendiÄŸi, her an ÅŸarkılar söyleyip, dans edebilecek oranda saÄŸlıklı olabildiÄŸi, komik ögeleri yoÄŸun, aydınlık, geniÅŸ mekanlı, bol renkli, güzel rüyaları andıran "harikalar diyarı"dır bu filmler. Broadway veya Hollywood içinse ürünlerini, yeni starlarını pazarlayıp meÅŸhur edebilecekleri en keyifli reklam aracı olur müzikaller. En önemli özelliklerinden biri, tıpkı Antik dönem oyunlarının tragedya ya da komedya bölümlenmesinde görülen ve baÅŸta geniÅŸ oranda deÄŸinilen bir kurgusal yapıya sahip olmalarıdır. Brechtyen bir yaklaşımla geliÅŸen bu epizodik bölümleme tekniÄŸi ve aradaki ÅŸarkılı, danslı bölümleme, birbirine organik baÄŸlı olduÄŸu oranda baÅŸarılı sayılmıştır. Yine 'kalıplı karakter' kullanımı da bu geleneksel yapıya aidiyetidir türün. Genelde çatışmalar sevgililer arasında görülür, birbirine çok aşık olan sevgililerin arasında genç kadın; geleneksel yapıya uygunluÄŸuyla, erkek ise; bu yapının kıyısında bir yerlerde dolaÅŸması ama kadınını bulduÄŸu için herÅŸeyi göze alabilecek bir dinamizm örneÄŸi gösterebilmesiyle biçim bulur. Uzmanlara göre müzikal film süreci de üç aÅŸamadan geçiyor(2); a-ilkin bir denemelerin yapıldığı dönem; b-ardından gelen kanıksama dönemi, ki bu süreçte artık müzikal film üreticilerinin ve tüketicilerinin ortak bir jargonu oluÅŸmuÅŸtur; c-Bundan sıkılarak bir restorasyon sürecine girilir ki alışılagelen yapının dışına çıkmaktır amaç, bu yeni bir deneysel süreçti denebilir. Bu dönemde geleneksel müzikal kalıplarını kendi içinde eleÅŸtiriyor üreticiler. Bu son süreç 1970'lerde oluÅŸuyor ve artık eskinin kanıksanmış harikalar diyarı görünümünün içine sistemin getirdiÄŸi negatiflikler, parasızlık, ırk ve sınıf ayrımcılığı, göç, savaÅŸ, psikolojik bunalımlar, politik oyunlar ve sisteme uyumsuzluk gibi örnekler sokulmaya baÅŸlanıyor. Bunlara en iyi örnekler HAIR ve WALL olmuÅŸtur. Sonraki bölümde bu örneklerin analiziyle baÅŸlayarak kaldığımız yerden devam edeceÄŸiz konumuza... (1)Bkz.Prof.Dr.Murat TUNCAY, "Müzikalin Kısa Tarihi", MÄ°MESÄ°S 7, BoÄŸaziçi Ãœniv.Basım., Ä°stanbul 1999, s:356. (2)Bkz.Thomas Schatz, HOLLYWOOD GENRES, Temple University press, Philadelphia 1981, s:186. Ayçe TÃœRE - 15 Ocak 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!