Kötü rollerin yakışıklı adamı

Güncelleme Tarihi:

Kötü rollerin yakışıklı adamı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir dönemin ünlü oyuncusu River Phoenix'in ölümünden sonra, onun tahtını ele geçiren kardeşi Joanquin Phoenix, şu sıralarda inanılmaz bir başarı yaşıyor. Seyirci ve hasılat rekorları kıran epik macera filmi "Gladyatör"de her zamanki gibi kötü adam rolünü üstlenen genç oyuncu,bu kez Roma’nın hain imparatoru Commodus'u canlandırıyor...

Hollywood'un yeni gözdesi ve kötü adam rollerinin değişmez elemanı Joanquin Phoenix, sanatçı bir aileye mensup. Joanquin'in kız kardeşi Summer, Cannes Film Festivali'nde Fransa adına yarışan Arnaud Desplechin’in ‘‘Ester Kahn’’ yapıtında başrolü oynadı. Diğer iki kız kardeşi Rain ve Liberty de, Amerikan televizyon dizilerinde boy gösteriyor. Sonuncu kardeş Rainbow ise şimdilik tiyatroda ufak roller alıyor. Ama Joanquin Phoenix bu başarıyı elde edene dek bir hayli filmde çok dayak yedi, nefretlik karakterleri oynadı. ‘‘Gladyatör’’ ile gelen bu büyük başarının ardından Joanquin Phoenix bu kez James Gray'in ‘‘The Yards’’ filmi ile yine kendisini kanıtladı. Phoenix ile Roma'da görüştük...

O güzel gözleriniz kadınları büyülüyor ama yönetmenler de o gözlerin kötülüğü simgelediğini, hainliği çağırdığını, sinsiliği anımsattığını, ölümü yansıttığını ifade ediyorlar.

Öyle mi dersiniz. O zaman öyledir. Ben kendimi bildim bileli hep gözlerime iltifat yağar. Annemin dostları, okulda hocalarım, sınıf arkadaşlarım hep gözlerime taktılar. Neymiş ela ile menekşe arasında Liz Taylor'ınkilerin rengindeymiş. Bir erkeğin ilgi odağı başka yeri olmalı...

Sanatçı bir aileden geliyorsunuz. Bütün kardeşleriniz ünlü.

Annem tanınmış televizyon şirketi NBC'de sekreterdi. Zaman zaman evde kardeşler arasında kavga etmememiz için beni yanında işe götürürdü. Tabii git gel derken altı yaşında ilk televizyon filmi teklifini aldım. Hemen ardından gözlerim bir reklam filminde obje haline getirildi. 10 yaşında ilk başrolümü ‘‘Space Camp’’ dizisinde oynadım. Ardından ‘‘Russkies’’ dizisi geldi. Ron Howard’ın teenage komedisi ‘‘Parenthood’’ ile hemen hemen her Amerikan evine girdim. Tabii ki genç kızlar önce gözlerimi yediler. Oyuncu yeteneğim tartışılmadı bile.

Gladyatör’le gelen başarı

Gelelim ‘‘Gladyatör’’ filmine. Ünlü yönetmen Ridley Scott ‘‘Commodus rolü için Joanquin’i kemiklerime kadar hissettim. Bu bir sezgiydi. Böylesine çirkin karanlıkların prensi için başka birisini düşünemezdim bile’’ diyor.

Ridley Scott kendi yapımcılığını üstlendiği ‘‘Clay Pigeons’’ filminde izledi beni. İlginç bir yüz ifadem olduğunu; nefretin, hainliğin, kötülüğün çağrışımını yaptığımı belirtti ve bu rol için benden başkasını düşünemediğini dile getirdi. Ben de kendisine ‘‘Sen deli misin? Ben bu rolün altından nasıl kalkarım’’ dedim. ‘‘Acele karar verme, istersen bir deneme filmi çekelim’’ yanıtı verdi. ‘‘Peki niçin ben?’’ sorusuna da, ‘‘Çünkü senden daha nevrotik, paranoyak bir genç imparator düşünemiyorum’’ yanıtını verdi. El sıkıştık.

Commodus nasıl biri ?

Aslında bir piç. Marcus Aurelius onun gaddarlığını biliyor. Babasını öldürüyor ve 19 yaşında tahta geçiyor. Ama tam bir piskopat. Kız kardeşi Lucilla'ya sapıkcasına aşık. Öldürmekten zevk duyuyor. Kısacası ahlaksal yapısı çok bozuk bir çocuk. İktidarı çok genç tadıyor. Kişilik yapısı sürekli değişkenlik gösteriyor. Örneğin halkın kendisini sevmesini istiyor. Ama kendisini halka sevdirebilmek için başlattığı gladyatör dövüşleri sayesinde baş düşmanı, öldürüldüğünü sandığı Maximus'un Roma'ya gelmesine yol açıyor ve kaderini çiziyor.

Rol de olsa insanın kız kardeşine aşık olması ve sevişme duygusu ile yanıp tutuşması ne dereceye kadar kabul edilebilir?

Sahneyi anımsayın. Ben umutsuzum. Kardeşim Lucilla ile yatakta yan yanayız. Kendimi kaybediyorum, üzerine abanıyorum ve o anda Lucilla'yı oynayan Connie Nielsen kamera karşısında ‘‘Olmuyor, kendimi rolüme veremiyorum. Kardeşimle sevişmem fikrini kafamdan atamıyorum. Normal olmayanı yapamıyorum’’ diye bağırıyor. Başta Ridley Scott, hepimiz bu sahneyi yaşarken bile bir suç işlemişiz, bir ayıp yapmışız havasını üzerimizden atamıyoruz.

Russell Crowe ile ilişkileriniz nasıldı?

Senaryonun tam tersi. Aslında Russell fazla konuşkan değil. Rolünü çok iyi ezberliyor ve inanılmaz titiz. Ridley Scott bazı sahneleri beğense bile Crowe eğer emin değilse tekrarlatıyordu veya çekilen bölümü izliyor ve kusursuzluğu bulana dek kamera karşısında kalıyordu. Bunun dışında harika bir insan. Kendinden emin ve soğukkanlı.

Gladyatör'den sonra neler yaptınız?

Cannes Film Festivali'ne katılan James Gray'in ‘‘The Yards’’ filminde oynadım. Bir süre önce de Philip Kaufman'ın ‘‘The Quills’’ yapıtının çekimlerini bitirdik. Burada Kate Winslet ile tanıştım. Şimdilerde inanılmaz güzel bir hamile.

Hollywood'un en çekici gözlerine sahip olmaktan memnunluğunuz artık biliniyor.

Onlar benim sermayem. Ekmek param. Ancak nedense hep kötü karakterlere göz tanığı oluyor.

Özellikle karşılıklı rolleri paylaşmak istediğiniz bir yıldız var mı?

Vardı ve oynadım. Liv Tyler'la ‘‘Inventing the Abbots’’ filminde bu mutluluğu yaşadım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!