Kordonyolu’nda hesap sorulsun

Güncelleme Tarihi:

Kordonyolu’nda hesap sorulsun
Oluşturulma Tarihi: Şubat 11, 2000 00:00

Deniz SİPAHİMİLANO, Roma, Paris gibi kentler bizleri büyülüyorsa; bunda en büyük etken bir sanatçı duyarlılığında gösterilen şehircilik anlayışıdır.Gidin Paris'e eskisi korunmuş; yenisi ikinci Paris yapılmıştır.Kent genişlemiş, büyümüş; ancak yeni yapılar ‘‘kimlik'' korunarak inşa edilmiştir.Estetik kaygılar taşınmış, geçmişe saygı duyulmuştur. Bir anlamda kent de, kentli de huzur içindedir.Oysa... Bizim büyükşehirlerimizin tamamında sürekli bir telaş vardır.Belediye Başkanlarımız, ‘‘Kenti şantiye haline getirdik'' derken aslında, ne kadar kötülük yaptıklarının farkında değildirler.Örnek aldığımız bu dünya kentleri artık ‘‘büyüme yıllarını'' tamamlamışlar; ‘‘dinlenme dönemlerine'' girmişlerdir.İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de yaşayanlar kentin gürültüsünden, kirliliğinden yorgun düşmüşlerdir.Bitmeyen karayolları, çevreyolları, inşaatlar bıktırmış, usandırmıştır.Her gün değişen güzergáhlar, trafik sıkışmaları yeni alternatiflere itmiştir.*İZMİR'deki projelerin çoğunluğu yarım kalmıştır. Matematikte iki yarım bir edebilir, ama şehrin yönetiminde psikolojiyi de sosyolojiyi de katmamız gerekiyor.Bir proje bitmeden, diğerine başlanmıştır.Geçmişte alınan birçok hatalı kararın bugün faturasını ödüyoruz.Büyükşehir ile Karayolları Genel Müdürlüğü arasındaki Kordonyolu krizi sona erdi. Karayolları, Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın talimatıyla Kordon dolgu alanı üzerindeki çalışmalarını durdurdu.Bayındır İnşaat'a şantiye ve iş makinalarını kaldırması talimatı verildi.Yani projeyle ilgili karar Büyükşehir Belediyesi'ne bırakıldı.Koruma Kurulu'nun yarışmayla belirlenecek projesine kadar kaldırımların uzunluğu 13 metreye; mevcut yol dolgu alanına kaymadan 7 metreye düşürülecek.*ÇEŞME Otoyolu'nun yapımı sırasında projelendirilen ve onaylanan ‘‘kent geçişi'' projesi 1992'de başladı.O günden bugüne tartışmalar bitmedi.İşin içine ‘‘hukuk tanımamazlık'', ‘‘plansızlık'' da girince; bu kentte yaşayanların kafası karıştı.Bir yanda SİT kararları, bir yanda ‘‘ben yaparım, sen çekil'' kavgası, bir yanda devam eden davalar...Başlangıçta dolgu alanına karşıydım.Benim gibi düşünen on binler, İzmir deyince ilk akla gelen ‘‘güzel kordonumuzun'' bu hale geleceğini tahmin edebiliyordu. Bir kentin siluetini değiştirmek kolay değildir. Kent kimliğini etkileyecek radikal kararlar ve toplumsal uzlaşı ister. Uygulama başladıktan sonra ise geri dönüş yoktur.*TRİLYONLAR harcanarak doldurulan Kordonyolu ve viyadükler...Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, ‘‘Hukuka göre viyadükler yok'' diyor. Ama şehrin tam ortasında; hergün görülen birer ‘‘utanç anıtları'' olarak karşımızda duruyor.Piriştina kendi açısından haklı olabilir; projeyi kucağında bulmuştur.Ama benim gibi İzmir'de doğmuş büyümüş; bu kenti seven ve yaşayan herkes adına sormak istediğim bazı sorular var.Hata yapanlar cezalandırılmayacak mı?Viyadükler neden yapıldı, bundan sonraki projede olmaması gerekiyorsa kimin parasıyla bunları keseceksiniz?Uzun vadeli ve kenti rahatlatacak bir düzenleme için yeni bir konsensus arayacak mısınız?Türkiye'nin de, buna paralel İzmir'in de kaynakları kısıtlı.Boşa harcanan toprağa aktığı gibi bir de viyadükler yine bizlerden toplanan vergilerle kesilecekse; yine bizler cezalandırılmış olacağız.İzmirliler olarak harcanan her kuruşun hesabının sorulmasını istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!