Komşu değil, eşkıya

Güncelleme Tarihi:

Komşu değil, eşkıya
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 1998 00:00

Haberin Devamı

Ankara'nın göbeğinde, Başbakan'ın oturduğu konuta birkaç dakikalık mesafede oturan Aydın ve Feryal Gürpınar çifti, evlerinde televizyon seyrederken, hafriyat müteahhidi komşuları ile 4 arkadaşının saldırısına uğradı. ‘‘Arabanızı bizim yerimize parkettiniz’’ diyen komşu ile arkadaşları, Ankara'nın tanınmış çiftini kıyasıya dövdü.

Başbakan'ın ikamet ettiği Nene Hatun Caddesi'nin bir arkasındaki Hirfanlı Sokak'ta geçen salı akşamı tam anlamıyla bir şehir eşkıyalığı olayı yaşandı.

Gece saat 22.00 sıralarında evlerinde televizyon seyreden Ankara'nın tanınmış çiftlerinden Aydın ve Feryal Gürpınar, bir alt katta oturan komşusuyla dört arkadaşının saldırısına uğradı.

Beş saldırgan, önce Aydın Gürpınar'ı, sonra eşi Feryal Gürpınar'ı evin salonunda hastanelik edinceye kadar dövdü. Saldırı sırasında Aydın Gürpınar'ın kolu kırıldı, boynu ve kulağı sert bir cisimle vurularak, şiddetli şekilde ezildi. Saldırganlar daha sonra ellerini kollarını sallayarak evlerine gitti.

KAPI ÇALINIYOR

Olay, geçen salı günü evine dönen Feryal Gürpınar'ın, arabasını kapının önüne park etmesi ile başladı.

Gürpınar Ailesi televizyon seyrederken saat 22.00 sıralarında kapıları çalındı. Aydın Gürpınar, ‘‘belki de bir arkadaşımız geçerken uğramıştır’’ diyerek, diktafona bastı. Karşı taraftan gelen ses ise kâbusun başlangıcı oldu: ‘‘6 nolu dairenin park yerine arabanızı koymuşsunuz.’’

Hayatı boyunca otomobil sahibi olmayan ve otomobil kullanmayı hiç sevmeyen Aydın Gürpınar, eşi Feryal Gürpınar'a dönerek durumu sordu.

Feryal Gürpınar, daha birkaç gün önce, ‘‘havaların iyice ısınması’’ nedeniyle otomobilini eşinin iş yerindeki kapalı garajdan çıkarmış ve evlerinin önündeki boş alana park etmişti.

Daha neler olup bittiğini tam olarak anlayamayan Aydın Gürpınar, diktafondan birden evinin içine yağan küfür ve hakaretlerle karşılaştı.

Gürpınar, o anı şöyle anlattı:

‘‘Apartmanın önünde dairelere özel bir park yeri yok. Ama adam, eşimin park ettiği yeri kendi park yeri ilan etmiş herhalde. Ben daha bir çözüm önerisi getirmeden, adam bana diktafondan küfürler yağdırmaya başladı.’’

KAPIDA KÁBUS

Gecelerinin zehir olmasını istemeyen çift, bir an önce aşağıya inip otomobili çekmek üzere harekete geçtiği sıradaysa terör, kapılarının eşiğine kadar gelip dayandı. Aydın Gürpınar, şöyle anlattı: ‘‘Karşımda Mehmet Şirin Örnek'i gördüm. Elini arkasında tutuyordu. Hiç birşey söylemeden vurmaya başladı. İlk darbeyi kafama, kulağımın üstüne aldım. Yere yığıldım. Ama o beni dövmeye devam ediyordu...’’

Yaşadığı anın dehşeti gözlerinde hâlâ yerini koruyor. Titreyen sesine hâkim olmakta güçlük çekerken, eşi Feryal Gürpınar, dehşet anlarını şöyle anlattı:

‘‘Ben içeri koşup telefon etmek istedim. O sırada, eve 4 kişi daha girdi. Adam, elimden telefonu kapıp, bu sefer de bana vurmaya başladı. Yerden kalkmaya çalıştım, ama yine vurdu. Bizi döverken ne hakaret ettiler, ne de küfür ettiler. Kapı önündeki küfür faslı bitmişti. Sadece eve girdiler, dövdüler ve tek kelime etmeden çekip gittiler. Aynı profesyonel katiller gibi...’’

Gerçekten de, evde Mehmet Şirin Örnek ya da arkadaşlarına dair bir iz bulmak olanaksızdı. Herhangi bir eşyaya, kedilere el sürülmemiş. Sadece, ev sahiplerine saldırılmıştı.

Korkudan kapılar açılmadı

Dehşet dakikaları sona erdikten sonra, evde ayakta kalan tek insan olan Feryal Gürpınar, eşinin yerde yarı baygın yatan gövdesi önünde paniğe kapılıp komşularından yardım istemeye çalıştı.

Ancak hafriyat müteahhiti olan Örnek ve 4 arkadaşının teröründen çekinen komşuları, kapılarını bile açmadılar. Bunun üzerine alt katlarında oturan bir hukuk profesörünün kapısını çaldılar. ‘‘Gelin halimizi bir görün’’ dediler. Ancak komşu teröründen çekinen profesör de, ‘‘Şimdi gece kıyafetiyleyim. Gelemem’’ dedi.

Gürpınar, önce en yakın aile dostlarından Defne Gürsoy'u aradı. Daha sonra da Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'i. ‘‘Ne yapabilirdim. Ben evimde saldırıya uğramıştım. Kendi seçtiğim belediye reisinden başka kime başvurabilirdim.’’

Belediye Başkanı, polislere haber vereceğini söyleyerek Feryal Gürpınar'ı sakinleştirmeye çalışırken, kapı tekrar çaldı. Gelen Defne Gürsoy'du.

‘‘Eve girdiğim anda Aydın'ın halini gördüm ve gerçekten korktum. Bilinci yarı kapalıydı ve refleks olarak sadece bacaklarında bir titreme vardı. Ağzından ise köpükler geliyordu. Kafası, eli şişmişti.’’

Eşinin, ölümün kıyılarında dolaştığını anlayan Feryal Gürpınar ise babasından kalma bir kalp ilacını zorla içirmeyi başardı. Ardından hastanenin yolunu tuttular. Komşular ise hâlâ sessizliklerini koruyor.

EKSİK İTİRAF

Sakin ve huzur içinde başlayan gece, Esat Karakolu'nda noktalandı. İfadeleri alınan çift evlerine dönerken, Mehmet Şirin Örnek, eve girip, dövdüğünü kabul etti. Ancak ‘‘Yalnızdım’’ diyerek, arkadaşlarını korudu. Örnek, bir gece nezarette kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Şu an, 15 gün boyunca doktor gözetimi altında kalmasına ve sağlık nedeniyle işe gitmemesine karar verilen Aydın Gürpınar ise ne kin dolu, ne de intikam hayalleri kuruyor. O, karısını ve kendisini döven ve aşağılayan bu insanlardan daha çok, komşularına ve hukuk sistemine kırgın:

İNSANLIK...

‘‘Komşularımız, o kadar gürültüyü duymazlıktan geldiler. Olaydan sonra bir tanesi bile kapımızı çalmadı. Türkiye'ye has geleneksel komşuluk anlayışı tamamen erozyona uğramış, sosyal dayanışma yanı sıra hukuksal bir korunmadan da yoksunuz.’’

Kapılarının her çalışında istem dışı, irkiliyorlar. Başkentin orta yerinde, Başbakanının ikametgahının iki adım ötesinde meydana gelen bu saldırı olayından Aydın Gürpınar'a kalan izler ise şunlar:

Kırık bir kol, şiddetli zedelenmiş bir boyun ve sağır edilircesine ezilmiş bir kulak.

Yasal korunmamız yok evi değiştireceğiz

Feci şekilde dövülen Aydın Gürpınar, CHP Eski Kadın Kolları Başkanı, tanınmış siyasetçi Güler Gürpınar'ın oğlu. 1970'li yıllarda Ecevit Hükümeti sırasında genel müdürlük görevi yapmış ve Ecevit tarafından ‘‘Pırıl pırıl bürokrat’’ olarak nitelenmişti. Eşi Feryal Gürpınar ise Hacettepe Üniversitesi'nde Prof. Emre Kongar'ın asistanı olarak çalışmış eski bir öğretim görevlisi.

Aydın Gürpınar ve eşi, hem Ankara hem de İstanbul'un sanat çevrelerinde iyi tanınan bir çift. Hayatlarının bundan sonraki kısmında gerçekleştirmek istedikleri ilk atılım ise evlerini değiştirmek.

‘‘Şiddete karşı insanlar olmamıza rağmen, şiddeti sevenlerle aynı apartmanı paylaşamayız. Zaten yasal bir korunmamız da yok. Tedirgin olmaktansa taşınırız, ama hukuk bazında davamız sürecek. Yine de bizi en çok üzen, komşularımızın ortada olmayışı. Şiddet bizim kapımıza dayandı ve onlarınkine de dayanabilir.’’

Darpın izlerini bedenlerinden daha çok ruhlarında yaşayan Gürpınar'ın bu sözleri, son aylarda adliye koridorlarında sıkça görmeye başladığımız ‘‘kendi hakkını arama’’ uğruna şiddet dolu kavga sahnelerini hatırlatıyor.

Aynı apartmanı paylaşan komşuların birbirlerine saldırmayı ve kendilerince hak aramayı tercih ettikleri Türk sosyal hayatı ise medeniyetin şiddet altında ezilmeye başladığını kanıtlıyor.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!