Güncelleme Tarihi:
Kınık, diplomasını aynı üniversitede tıp okuyan oğlu ve gelini ile birlikte aynı gün aldı. Kızılay Başkanlığı yaparken yoğun olarak devam eden derslerin kendisini zaman zaman zorladığını ifade eden Kınık, “Afet tıbbı mezunları olarak olağanüstü durumlarda tüm riskleri hesaplayacak, o anlarda organizasyon şemasını belirleyeceğiz. Pratiğini yaptığımız bir alanın teorik eğitimini aldık. Biz ilk uzmanlarız, sahada hizmet verecek afet tıbbı uzmanları ülkemizin güvenliğini de arttırmış olacak” diye konuştu.
FARKLI RİSK ALANLARI
Kınık, Afet Tıbbı bölümünü ise şöyle anlattı: “Normal şartlar altındayken olağanüstü şartlara karşı riskleri yöneten, olağanüstü şartlar gerçekleştiğinde ise burada yapılacak eylemleri organize eden bir alan. Bir mahallede yaşayan insanların sağlık riskleri bellidir ama örneğin bir sanatçının konserinde, siyasi parti mitinginde, yüz binlerce insanın bir yere toplandığı alanların riskleri daha farklıdır. İşte bu risklerin analizi için bir uzman bakışına ihtiyaç var. Ülkemiz çok farklı risk alanlarına sahip. Örneğin 31 farklı çeşit doğal afete açık bir ülkede yaşıyoruz. Ayrıca beşeri afetler var. Örneğin 15 Temmuz darbe girişiminde 2000’i aşkın yaralı, 200’ü aşkın şehidimiz oldu. O kriz anlarında sağlık hizmetlerinin vatandaşlara ulaşması, diğer vatandaşların güvenliğinin sağlanması afet tıbbının alanına giriyor.”
ÖNCÜLÜK ETTİ
Üç yıldan bu yana Türk Kızılay Genel Başkanlığı görevini yürüten ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde afet tıbbı doktora programının açılmasında öncülük eden Kınık, afet tıbbının dünyada yeni yeni gelişen, Türkiye’de ise eksikliği duyulan bir alan olduğunu söyledi. Kınık şöyle devam etti: “Bunun tıp disiplini olarak tanınması ve multidisipliner bir program açılmasında çabamız oldu. Program oluşturulduktan sonra imtihanları açıldı. Kendi açtığımız programa başvurduk. Dört arkadaş birlikte başladığımız doktora programını bu yıl yazdığımız tezin ardından tamamladık.”