Kıvanç Tatlıtuğ’la kardeş gibiyiz

Serra Yılmaz: Köyün bilgesi Zida�
* Serra Hanım, film çekimi için Tunus’a gitmiştiniz. Oradaki çalışmalarınız bitti mi?  �
- Evet, bir televizyon filmi çektik orada. Döner dönmez de Midilli’ye gittim, biraz tatil yaptım.
* Çektiğiniz filmi anlatır mısınız biraz?
- İtalyan televizyonu için Binbir Gece Masalları’nı çektik. İki bölümlük bir film. Kasım ayında Rai kanalında yayınlanacak.
* Çekimler nasıl geçti?
- Tunus çok sıcaktı. Özellikle son hafta Tozeur denilen çölün ortasındaki kentte çekim yaptık. “Star Wars”un da çekildiği yerde çalışıyorduk. Sabahları 03.00-03.30 gibi yola çıkıyorduk. Çok yorucu ve yıpratıcıydı.
* Türkiye ve yurtdışındaki setler arasında, size verdiği keyif açısından çok büyük farklar var mı?
- Keyif açısından hiçbir fark yok, set her yerde set.
* Şimdi de “Hititya: Madalyonun Sırrı” için kamera karşısına geçiyorsunuz. Bu filmdeki rolünüz nedir?
- Benimki biraz geçmişe ait bir rol. Köyün bilgesi olan, birçok rolü üstlenen kadınlar vardır ya; biraz şifacı, biraz büyücü ve bilge gibi... Zida da öyle bir kadın. Filmde Tanrıça figürü gibi.
* Bu filmde oynamaya sizi ikna eden neydi?
- Çocuk filmi olması ve başka bir örneğinin olmaması ilgimi çekti. Beğendim ve kabul ettim.
* Küçük rol arkadaşınız Emir Berke’nin oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz? Daha önceki projesinde izlemiş miydiniz onu?
- Hayır, izlemedim. O yüzden bir şey diyemeyeceğim.

Bruno Eyron: Kıvanç Tatlıtuğ’la kardeş gibiyiz
* Bir Alman olarak Türk filminde rol almayı kabul etmek sizin için riskli miydi?
- Bu bir risk değil, şans. Türkiye ve Almanya arasında çok uzun süreli bir ilişki var. Böyle bir projenin yapılması ve benim de yer almam, gerçekten büyük bir şans. Çok güzel bir hikâyemiz var, peri masalı gibi. Ayrıca yönetmenimiz de Alman, çok güzel bir karışım oldu.
* Siz Emir Berke’nin babasını canlandıracaksınız, nasıl bir baba olacaksınız?
- Evet, babası olacağım. Karakterimin adı Hans.
* Hans mı?
- Değil tabii ki, Atilla. (Gülüyor) Çocuklarının kaybolan annesini arayan bir babayım.
* Türk oyuncularla ilk kez mi çalışacaksınız?
- Evet.
* Peki bu oyuncuların daha önce yaptığı işler hakkında fikriniz var mı?
- Yoktu ama öğrendim, zamanı gelince daha ayrıntılı inceleyeceğim.
* Siz Almanca mı oynayacaksınız, seslendirme mi yapılacak?
- Türkçe oynamayı planlıyorum.
* Ders mi alıyorsunuz?
- Berlin’e döndüğümde ders almaya başlayacağım. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım. Filmde Atilla, yurtdışından Türkiye’ye Hititolog olarak gelmiş birisi. Burada yaşadığı için Türkçe konuşuyor ama biraz aksanlı.
* Fantastik türdeki ilk işiniz mi olacak “Hititya: Madalyonun Sırrı”?
- Evet. Bu türdeki filmleri izlemeyi de çok severim. Daha önce yer aldığım projeler hep dedektif, suç hikâyeleriydi. Benim için güzel bir değişiklik olacak. Bu filmin sonunda sizin kültürünüzle de bağ kurmuş olacağım. Berlin’de yaşayan ve İtalyan restoranı işleten çok yakın bir arkadaşım da Türk.
* Türkiye’yi sevdiniz mi peki? Farklı şehirleri görme fırsatınız oldu mu?
- Sadece sekiz saatliğine İstanbul’da kalma şansım oldu ve gerçekten etkilendim. Çok büyük bir şehir, orayı keşfetmeyi çok istiyorum.
* Türk yönetmenleri biliyor musunuz?
- Fatih Akın’ı biliyorum, filmlerini izledim. İki kere de görüşme fırsatım oldu ama onun bir projesinde yer almadım.
* Oyunculardan tanıdıklarınız var mı?
- Kıvanç Tatlıtuğ’la tanışma fırsatım oldu. Bizi birbirimize çok benzetiyorlarmış. Gerçekten de yıllar sonra birbirini bulan iki kardeşe benziyorduk. (Gülüyor)

Gürkan Uygun: Hititya’nın kötü adamı

* Gürkan Bey, neden bu projede yer almak istediniz?
- Hikâyeyi beğendim. Karakterin fantastik olması da hoşuma gitti.
* Nasıl bir karakter bu?
- Zanos diye bir adam. Diğer kötü adamın sağ kolu gibi. Köyü karanlığa, mutsuzluğa mahkûm etmeyi amaçlıyorlar.
* 10 sene boyunca “Kurtlar Vadisi”nde Memati karakterini oynadınız. Bu projeyle onun etkisinden de kurtulmak istemiş olabilir misiniz?
- Farklı bir karakter olmasının projeyi kabul etmemde etkisi oldu tabii ki.
* Yeni sezonda dizi projeniz olacak mı?
- Olacak ama netleşmediği için bir şey söylemeyeyim.
* Yine sert bir karakteri mi canlandıracaksınız peki?
- Sanıyorum... Değişik karakterleri sinemada değerlendirmek istiyorum. Televizyonda izleyicinin taleplerini göz önünde bulunduruyorum. Karakter Memati’yle aynı değil ama çok farklı da değil.

Verena Sülbiye Freytag (Yönetmen): Türkiye’de film çekmek hayalimdi
* Türkçe biliyor musunuz?
- Anlıyorum ama konuşmuyorum. Anlaşmama şöyle bir madde ekletmem lazım sanırım; bu filmin sonunda Türkçe konuşmayı öğrenemezsem ücretim ikiye katlansın. (Gülüyor)
* Bu projede yer almaya nasıl karar verdiniz?
- Daha önce dram türünde filmler çektim, bu benim ilk fantastik filmim olacak. Bu benim için bir hayaldi. Almanya’da bunu yapmak çok zor, çünkü orada işler devlet sponsorlarıyla yapılıyor ve devlet de ciddi, sorunları gösteren filmlere destek veriyor.
* Sülbiye, Türk ismi gibi geldi bana. Var mı kökeninizde Türklük?
- Babam Türk. Yalova’dan Almanya’ya gitmiş. Bu nedenle Türkiye’de film çekme hayalim vardı.
* Bu türde ilk filminiz olacak, zorlar mı sizi bu durum?
- Çok iyi bir Türk yönetmenimiz var; Ulaş Cihan Şimşek ikinci yönetmenimiz. Birbirimize yardımcı oluyoruz. Bir de teknik olarak her yerde aynı şeyler var ama
buradaki üreticilik daha farklı. Bu film için buraya özel bir köy inşa edildi. Böyle bir set sadece Hollywood’da var.

Emir Berke Zincidi: Harry Potter’dan daha güzel olacak
“Hititya: Madalyonun Sırrı” filminde başrolü “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinin Osman’ı Emir Berke Zincidi üstlendi. Alaz karakterini canlandıran minik oyuncu, ilk sinema filmi için “Fantastik bir kahramanlık öyküsü bu. Bizim filmimiz Harry Potter serisinden bile daha güzel olacak” diyor.