Kimler geldi, kimler geçti

Güncelleme Tarihi:

Kimler geldi, kimler geçti
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 1999 00:00

Haberin Devamı

Ekrem Tur tipik Beyoğlu sokaklarından biri. Çoğunun çatıları yıkık, 15 binanın yer aldığı sokakta yoğun bir sefalet yaşanıyor. Ancak bu genel manzara içinde pırıl pırıl parlayan bir bina dikkat çekiyor. Bu, ÇEKÜL'ün (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) restore ettirip genel merkez olarak kullandığı 8 numaralı bina.

Tarlabaşı'nı kesen tipik Beyoğlu sokaklarından biri Ekrem Tur Sokak; hemen hemen tamamı 1800'lü yılların ortalarında yapılmış beş katlı 15 binadan oluşan küçük bir sokak. Binaların büyük bölümü çatılarından gökyüzü görünecek kadar harap. En üst katlarda olmasa da üçüncü ve dördüncü katlarında halen insanlar oturuyor. Alt katlar ise küçük atölyelerle dolu. Sokakta çok sayıda çocuk koşuşturuyor. Kapı önlerinde yaşlı kadınlar ve adamlar oturuyor. Çocukların koşuşturmaları olmasa, neredeyse kimse hareket etmiyor gibi görünüyor. İlk bakışta dikkati çeken yoğun bir sefalet. Çoğunluğunda Güneydoğu'dan göç edenlerin ve Asya ve Afrikalı kaçakların yerleştiği evler inanılmaz derecede bakımsız. İnsanlar sağlıksız koşullarda yaşıyorlar. Bu harap yapıların arasında bir tanesi öyle pırıl pırıl ki, insanın gözünü alıyor. Aslında ÇEKÜL'ün (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) bir ay önce taşındığı 8 numaralı bina da çok değil iki yıl öncesine kadar komşu binalardan farklı değildi. Suriyeli kaçak göçmenler ve evsizlerin barındığı bina 1800'lerin sonunda yapılmış. ÇEKÜL binayı satın alıp restorasyon için hazırlıklara başladığı dönemde evin eski sakinleri de kendiliklerinden ortadan kaybolmuşlar. Sokaktaki ikinci restorasyon çalışması ise yakında İ.Ü.Eski Çağ Bilimleri Enstitüsü tarafından alınan binada başlayacak.

Binanın tarihi

Restorasyon çalışmalarıyla aynı anda yapılan bir başka çalışma ise sokaktaki evlerin tarihinin saptanması olmuş. Tüm çalışmanın bir kitap haline getirileceğini söyleyen ÇEKÜL'den Mimar Defne Keskin, kitaba ayrıca yıllar içinde evlerde oturanların kimliklerinin yeraldığı bir listeyi de eklediklerini söylüyor. 1800'lerin sonunda yapılan binanın ilk sakinleri Papodoupulo ailesi. 1900'lü yılların başında binada hálá tek başına Papodoupulo ailesi otururken 1915'e gelindiğinde katların birden fazla aile arasında paylaşıldığı görülüyor. Tüm Beyoğlu'nda olduğu gibi Ekrem Tur Sokak'ta da bu dönem genellikle serbest meslek sahiplerinin oturduğu görülüyor. 8 Numaralı evin kiracıları arasında Osmanlı Bankası'nda çalışan memurlar, gazeteciler var. 30'lu yılların sonuna kadarki nüfus ve tapu kayıtları incelenerek yapılan araştırmayla hazırlanan liste ve yapılan tüm restorasyon çalışması sivil tarih ve mimarlık açısından son derece önemli.

Bina, ön cephenin korunup, içinin tamamen boşaltıldığı 'klasik' ve bildik yöntem yerine gerçek bir restorasyondan geçirilmiş. Önce yapının ön cephesi çeşitli kimyasallar kullanılarak temizlenmiş. Sonra sıra eksiklerin saptanmasına gelmiş. Kalıpları alınıp, kaybolmuş parçaları yeniden dökülüp yerlerine yerleştirilmiş. İç mekánda yıllar içinde yapılan eklemeler çıkartılıp, yapı mümkün olduğu kadar orijinal haline getirilmeye çalışılmış. Bunu duvarların bakımı izlemiş ve üst üste yapılan boyalar kaldırıldığında alttan eski kalem işleri çıkmış. Şimdi bu kalem işlerinin hepsini görmek mümkün. Eski kapıların büyük bölümü tamir edilmiş ve halen kulanılıyor; ahşap merdivenler de halen kullanılır durumda. Sadece ahşap döşeme ve doğramalar yenilenmiş. Asansör için ise havalandırma boşluğu kullanılmış.

Keskin, genel olarak restorasyon denildiğinde insanların yapı kalitesine güvenemedikleri için ya da ticari kaygılarla binaları tamamen yıkmayı tercih ettiklerini söylüyor.

Beyoğlu'nda bina kalitesi

Restorasyonunu yaptıkları yeni binaları hakkında ise Keskin’in görüşleri şunlar: ‘‘Restorasyon zaten ÇEKÜL'ün çalışma alanı içinde. Kendi büromuz da restore edilen bir bina olsun dedik. Hedef, bu binayı kullanılır hale getirdikten sonra bütün sokağı, insanları değiştirip, burdan göndermeden onlarla birlikte daha temiz ve yaşanabilir bir kent parçası oluşturmak. Çok fazla boş bina var, onların özenle restore edecek insanların eline geçmesi için çaba gösteriyoruz.’’ Restorasyon bitince sıra sokağın yeşillendirilmesine gelecek.

Büyük bir bölümü yasal olarak koruma altında olsa da Beyoğlu'nda özellikle otopark mafyası tarafından, yıkılması için gözünün içine bakılan bina sayısı oldukça fazla. Ancak neredeyse tamamının kagir yapılardan oluşması nedeniyle Beyoğlu belki de İstanbul'un yıkımlara en fazla direnen bölgeleri arasında. Ama çok büyük bölümü uzun yıllardır boş durduğu ya da içinde oturanların gelir düzeyiyle orantılı olarak çok bakımsız kaldığı için binalar son derece köhne görünüyor. Merkezlerini taşıdıkları sokakla ilgili olarak ise Keskin'in görüşleri şöyle: ‘‘İnsanlar sağlıksız koşullarda yaşıyorlar. Bütün binalar akıyor, doğru dürüst banyo, su yok. Hepsini pire basmış. Bütün elektrik, su ve ısınma sistemini yeniden yapmak lazım bu da çok maliyetli.’’

Binaların tüm köhne görüntüsüne ve Tarlabaşı tarafındakilerin yıkılıp yerlerine sekiz katlı çirkin binalar dikilmiş rağmen Ekrem Tur Sokak hálá ilk yapıldığı yıllardaki görüntüsünü koruyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!