Kılık kıyafet depremi

Güncelleme Tarihi:

Kılık kıyafet depremi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 1998 00:00

Haberin Devamı

Başta türban olmak üzere, kılık kıyafete çeşitli yasaklar getiren Milli Eğitim Bakanı Uluğbay'ın genelgesi, hükümet içinde deprem yarattı. ‘‘Davul bizde, tokmak DSP'de olmaz’’ diyen ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agah Oktay Güner, bunun siyasi sonucuna katlanamayacaklarını söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın, ‘kılık-kıyafet’ genelgesiyle gündeme gelen türban yasağı, hükümet içinde restleşmeye yol açtı. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Agah Oktay Güner, ‘‘Davul bizde, tokmak DSP'de olmaz’’ tepkisini gösterdi. Türban yasağı nedeniyle DSP'yi ve Bakan Uluğbay'ı sert şekilde eleştiren Güner, ‘‘Biz bunun siyasi sonucuna katlanamayız’’ açıklamasını yaptı. Başbakan Mesut Yılmaz'ın katılmadığı ANAP Başkanlık Divanı'na başkanlık eden Güner, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, türban sorununun geçmişte çözüldüğünü, imam hatiplerle ilgili yönetmelik çıkarıldığını belirtti, ‘‘Böyle bir sorun yoktu. Türkiye'nin başka meseleleri yokmuş gibi tekrar bu sorunu gündeme getirmek anlaşılır değil’’ dedi. Güner, üniversitelerin insanların kılık kıyafetleriyle değil, beyinleriyle ilgilenmesini istedi, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘‘Sorbon'da kılık-kıyafet meseli yoktur. Herkes istediği gibi giyinir. Ama bizim üniversitelerden 10 kat daha fazla üretim yapılır. Bu ülkenin hanımları bazı bölgelerde göğüslerini açıp güneşlenebiliyorlarsa, başka bölgelerdeki hanımlar da başlarını örtebilmeli. Gece-gündüz çalıştık 8 yıl kanununu çıkardık. Onun bir sürü sorunları var, bakan onunla uğraşsın ama tayin kararnameleri ve sürgünden başka işlerle uğraştığını görmedim.’’

SONUCUNA KATLANMAYIZ

Güner, ‘‘Koalisyon dağılırsa, başka alternatifler var mı?’’ sorusuna ise ‘‘Demokrasi boşluk kaldırmaz. Biz ANAP olarak bu işin siyasi sonuçlarına katlanamayız. Koalisyonlar, hükümetler karşılıklı hoşgörü ve fedakarlıkla yaşar’’ yanıtını verdi. Güner eleştirilerini şöyle noktaladı: ‘‘Onlara gösterdiğimiz saygıyı, onlar da bize göstermeli. Onların sosyal demokrat çizgisine nasıl saygı gösteriyorsak, onlar da milliyetçi, muhafazakar, liberal kimliğimize saygı göstermeli. Biz koalisyonun işlemesini istiyoruz, Hükümeti yıkalım demiyoruz. Ama ha bire direksiyonu tutup, arabayı çıkmaz sokaklara sokarsanız böyle olur.’’ Güner, laiklik adına inanan vatandaşların inandıkları gibi yaşamasına karşı olmayı eleştirerek, ‘‘İnananların okuma, çalışma hürriyetine mani olmak, laiklikle hiçbir ilgisi olamayan yobazlıktır. Din adına yapılan yobazlığa olduğu kadar, laiklik adına yapılan yobazlığa da karşıyız’’ dedi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan da türban sorununu ikiye ayırdıklarını belirterek, devlet dairelerinde türban kullanılmasına kesinlikle izin vermeyeceklerini, ancak üniversitelerde ya da imam-hatiplerde türban takılmasına karşı çıkmadıklarını söyledi. ANAP, türban sorununa çözüm getirmek için Devlet Bakanı Işılay Saygın'a görev verdi. Saygın'ın mevcut uygulamaları da gözönünde bulundurarak kılık-kıyafet yönetmeliği ve türban sorunu konusunda ara formül olacak bir düzenleme yapacağı bildirildi.

YILMAZ SONUÇ ALAMADI

ANAP'taki muhafazakar milletvekillerinin baskılarına hedef olan Başbakan Yılmaz, hafta başında Ecevit ve Uluğbay ile görüşerek, özellikle imam-hatip okullarında okuyan kız öğrencilerle ilgili ‘yumuşama’ istedi. Yılmaz, Ecevit'e, ‘‘Yönetmeliğe göre Kuran derslerinde baş örtülüyor. Ancak hadis ve fıkıh da Kuran'la ilgili dersler. Bu okullarda okumaya karar veren kız öğrenciler zaten böyle bir mesleği ve yaşam tarzını seçmiş demektir. Hemşirelerin de özel forması var. Ruhban okullarındaki rahibeler de özel kıyafet giyiyor. İmam-hatipteki kız öğrencilerin de başını örtmesinde sakınca yoktur’’ dedi. Ancak bu görüşmede bir sonuç alınamadı. DTP Grup Başkanı Mahmut Yılbaş ise sorunu pazar günü yapılacak liderler zirvesinin gündemine getireceklerini belirterek, ortağı DSP'ye sert çıktı. Yılbaş ‘‘Hiçbir sosyal düşüncenin tek başına hereket etme lüksü yok’’ dedi.

DSP direniyor

‘Yönetmeliğin uygulanmasından vazgeçme yetkimiz yok’ restini çeken Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, dün MGK'dan önce 80 ilin il Milli Eğitim Müdürleriyle yaptığı görüşmelerde de kılık kıyafetle ilgili yasa ve yönetmeliklere eksiksiz uyulmasını isterken, bu konuda vali ve kaymakamların sorumluluklarını da bir kez daha anımsattı. Uluğbay'ın, ‘‘Anayasa, yasalar ve Anayasa Mahkemesi ile Danıştay kararları da dikkate alındığında, yönetmeliğin uygulanmasından vazgeçme yetkimiz yok’’ dediği de bildirildi. DSP Grup Başkanvekili Ali Ilıksoy da dün ‘‘O zamandan bu yana pekçok hükümet değişti. Eğer bu kadar önemli bir konuysa, neden tek başına iktidar olanlar gerekeni yapmadı’’ sorusunu yöneltti. Hükümetlerinin hukuka saygılı olduğunu ve Uluğbay'ın da hukukun gereğini yerine getirdiğini anlatan Ilıksoy, ‘‘Her durumda bakanımıza sahip çıkarız’’ mesajını verdi. DSP Grup Başkanvekili Metin Bostancıoğlu da başörtüsü konusunda Anayasa Mahkemesi'nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları bulunduğunu anımsattı. Bostancıoğlu, ‘‘DSP dışarda tutularak, Meclis'te bir bloklaşmaya gidelerek düzenleme yapılırsa, o zaman biz de ANAP'a, ‘Yolun açık olsun' deriz. Başörtüsünün tamamen serbest bırakılması düşünülemez’’ dedi. Ecevit ise önceki akşam katıldığı bir TV programında daha dengeli bir söylemle ‘‘Yumuşak bir süreç içinde bu sorunlar çözülebilir. Bizim elimizde İskender'in kılıcı yok. Düğümü böyle kılıç darbesiyle çözemeyiz, sabırla çözmemiz gerekir.

YÖK: Rektör kanunu uygular

Üniversiteleri kılık-kıyafet yönetmeliğine uyulması gerektiği yönünde uyaran YÖK, net bir tavır koyarak, ‘‘Kılık-kıyafetle ilgili düzenlemede taviz vermek ya da yumuşamaya gitmek bizi de, rektörleri de aşan bir konu’’ görüşünü dile getirdi. Bir YÖK üyesi ‘‘Rektörler, mevzuatı uygulamakla sorumludur. Mevcut mevzuat ne diyorsa, rektörler onu yapmak mecburiyetinde. Şimdi ‘Başörtüsü serbest' derse suç işler’’ dedi.

Yurtdışındaki irtica MGK'da

Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, yurtdışına gönderilen öğrencilerin irticacı örgütlerin kıskacına düştüklerini belirtti. Uluğbay, bunun önüne geçmek için YÖK ile birlikte yaptıkları çalışmayı dün Milli Güvenlik Kurulu toplantısına sundu. Uluğbay, dün YÖK Başkanvekili İsmail Tosun ile birlikte katıldığı MGK'da, yurtdışındaki Türk öğrencilerin sorunları ve bu öğrenciler üzerindeki aşırı dinci poropaganda faaliyetleri ile ilgili bilgi sundu. Uluğbay, özellikle Bakanlık ve YÖK aracılığıyla yurtdışına gönderilen Türk öğrencilerin, yurtdışında odaklanmış olan irticacı örgütler tarafından kıskaç altına alındıklarını ve ülkelerine karşı propaganda faaliyetleri içine sokulduklarını bildirdi.

Kimliksiz öğrenciye izin

İstanbul Üniversitesi'nde başörtülü, sakallı ve kimliksiz öğrencilerin okula girişinin yasaklanması üzerine başlatılan gösteriler, dün de devam etti. 3 bine yakın öğrenci, Beyazıt'tan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne yürüdü. Polis öğrencilere müdahale etmedi. Gösterilerine Cerrahpaşa'da devam öğrenciler, olaysız dağıldı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, yeni öğretim yılıyla ilgili düzenlemeye göre hazırlanan kimlik kartlarının basımdaki gecikmeler nedeniyle öğrencilere dağıtılamadığını, bu nedenle kimliksiz öğrencilerin okula alınmaması konusundaki genelgenin, ikinci bir emre kadar durdurulduğunu bildirdi. Yozgat'ta Akdağmadeni İmam Hatip Lisesi'nde başörtülerini çıkartmaları istenen öğrencilerin büyük çoğunluğu devamsızlık haklarını kullanarak okula gitmeme kararı aldı. Veliler, topladıkları 15 bin imzayı Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü'ne verdiler.

Bırak, git...

İstanbul Üniversitesi'nin önündeki eylem her geçen gün daha ilginç gösterilere sahne oluyor. Başörtülü kız öğrencilerin yanı sıra sakallı erkek öğrencilerin de üniversiteye alınmaması üzerine, Beyazıt Meydanı'nı gösteri alanına çeviren öğrencilerin taşıdıkları ilginç dövizlerden biri de 'Üniversite vestiyeri' oldu.

Eylem dayanışması

Türbanlı ve sakallı islamcı öğrencilerin eylemine, solcu öğrenciler de destek veriyor. Ortak hareket eden öğrenciler hem kendi görüşlerini yansıtan, hem de ortak sloganlar atıyor. Başörtüleri nedeniyle okula alınmayan öğrencilere destek veren başı açık arkadaşları üniversiteyi 'Berber'e benzettiler.

Ülkücüler de oradaydı

Ortak eylem yapan islamcı ve solcu öğrenciler ilk gün ülkücülerin desteğini reddetmişlerdi. Ancak dünkü eyleme erkek ve kadın ülkücü öğrenciler de katılıp, islamcı ve solcu gençlere destek verdi.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!