Kıbrıs'ta kıskaç politikası

Güncelleme Tarihi:

Kıbrısta kıskaç politikası
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2002 00:00

ARTIK iyice anlaşıldı. Kıbrıs'ta başlayan görüşme sürecinde taraflar, dışarıdan gelen açıklamalarla diken üstünde tutulacak. Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu üyesi Verheugen'in, ‘‘Türkiye'nin Kıbrıs'ta borcu var' şeklinde yansıyan sözleri bu beklentimi güçlendiriyor.Verheugen, Aralık başında görüşme süreciyle birlikte daha çok konuşmaya başladı.Yaptığı her açıklama taraflardan birini ya da ikisini birden kızdıracak nitelikte.Aralık ayında, 'Kıbrıs Rum kesimini çözüm olmasa da AB'ye alacağız' demişti.Taraflardan ikisini de kızdıran bir açıklamaydı bu. Rumların kızmalarının nedeni, açıklamanın gözden kaçan bir yönünü ortaya çıkarması açısından ilginçti.Rumlar, Ada'nın tamamının değil de sadece Rum kesiminin AB'ye alınacağını söylediği için kızmışlardı Verheugen'e. Evet, herkesi kızdıran adam Verheugen'in Alman Gazetesi'ne verdiği demeç kabul edilebilir gibi değil. Üslup itici. Türkiye'nin borcu var ne demek? Kuzey Kıbrıs, Türkiye'nin güneye olan borcu mu? Neyse ki, daha sonra BBC'ye verdiği demeçte Verheugen, tavır değiştirip, 'Çözüm olmadan Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye alınması konusunda Avrupa'nın henüz son sözü söylemediğini' vurguluyor. Zaten Helsinki belgesi de, karardan önce tarafların çözüme katkılarının değerlendirileceğini ve sorunla ilgili tüm sorunların göz önüne alınacağının altını çiziyor.Avrupa politikaları, Washington'un da yakın takibiyle birlikte değerlendirdiğimizde, iki taraf üzerinde de baskı dengesine oturuyor. * * *DENKTAŞ ile Klerides arasındaki görüşme süreci boyunca, Kıbrısla ilgili açıklamalara hazırlıklı olmalıyız. Bunlardan bazıları bizi kızdıracak, bazıları memnun edecek. Abartmaya gerek yok.Çözüm için kıskaç politikasının bir parçası bu. 11 Eylül sonrası süreçte Güneydoğu Avrupa'nın istikrarı, Avrupa ve ABD'nin güvenlik politikalarında çok önemli bir yere oturuyor.Bu istikrarın bir ayağında Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin tatmin edilmesi varsa, diğerinde de Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin taleplerinin karşılanması var.Kıbrıs Türklerini, azınlık durumuna düşürecek bir anlaşmanın görünüşte bir çözüm sağlamaktan öteye gidemeyeceğini yavaş yavaş herkes anlıyor. Zaten bir süre önce basına sızan 'Kıbrıs Birleşik Devletleri' planında da bu görülüyor.Ama bu süreçte en belirleyici nokta Türkiye. Türkiye'nin AB ile tam üyelik görüşmelerine başlayabilmesi, Avrupa Birliği üyesi olacağına güvenmesi lazım.Verheugen gibi, etkili ağızlardan çıkan olumsuz ve cesaret kırıcı açıklamalar Türkiye'nin güvensizliğini artırıyor ve işleri zorlaştırıyor. Ama sadece Türkiye ve Kıbrıs Türkleri açısından değil. Rumların da işi zorlaşıyor.Türkiye tarafından bakınca pek fark edilmiyor ama, Rum tarafı da, üyeliği istediği anlamda sağlam kazığa bağlamış görünmüyor. Çözüme, ama sonradan içinden çıkılması daha zor sorunlara yol açmayacak çözüme Rum tarafının da ihtiyacı var. Ada'da liderlerin basına konuşmama kararı aldıkları açıklandı. Yanlış. Tam da şimdi konuşmaları gerekiyor.Eğer gerçekten de çözüm için kolları sıvadılarsa, kamuoylarını bir arada yaşamaya hazırlamak için konuşmaları gerekiyor. Yoksa meydan Verheugen'a kalıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!