Kıbrıs Türkü ödülünü bekliyor

Güncelleme Tarihi:

Kıbrıs Türkü ödülünü bekliyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2004 00:00

GİRNEDÜN sabahtan itibaren Kıbrıs’ta hava değişti. Geldiğim günden beri yağan, yağmasa da çiseleyen yağmur yerini berrak bir gökyüzüne bırakırken, Kıbrıslı Türklerin havasında tam tersi bir değişiklik oldu. Yıllardan beri çözümsüzlük suçlamasıyla köşeye sıkıştırılmış, ambargolanmış bir toplumun havası, kendisinden istenen ‘evet’i dürüst bir duruşla vermiş olmasına rağmen, karşı tarafın ortak bir cumhuriyet kurmaya yanaşmaması nedeniyle dün sabahtan itibaren, ‘parçalı bulutlu’. ŞİMDİ NE OLACAK? Dün sokaklarda en çok karşılaştığım soruydu bu. Şimdi ne olacak? 1 Mayıs’tan itibaren Kıbrıs, Rum Yönetimi tarafından temsil edilen bir ülke olarak Avrupa Birliği üyesi olacak. Bu karar sayesinde ada, Avrupa eliyle bölünecek mi? Kuzey Kıbrıs’ta birçok kişi Avrupa’nın ‘bölmemek’ uğruna, sadece Rum tarafını dikkate almaya devam etmesinden ve bunun adada gerginliği artırmasından kaygılı. Eğer Türkler de ‘Hayır’ deseydi daha mı iyi olacaktı? Hayır. Kıbrıs yine AB üyesi olacaktı. Üstelik Avrupa’nın vicdanı rahatlayacak ve Türklerin itirazlarını dikkate almayacaktı. Ama şimdi, Türkiye de Kıbrıslı Türkler de ellerinde ’evet’in kozu ve çözüm çabalarıyla seslerini daha fazla dinletme imkanına sahip Avrupa Birliği’ne. KOLAY OLMAYACAKKıbrıs Türk Ticaret Odası, 1958’de kurulduğu için uluslararası tanınmışlığa sahip tek sivil toplum örgütü KKTC’de. Oda Başkanı Ali Erel’e göre Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Tayvanlaşma Modeli beklendiği kadar kolay olmayacak. ‘Bundan sonra diplomasi ile birlikte yürütmemiz gereken bir hukuk mücadelesi dönemi açılıyor önümüze. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri tam bir birlik içinde olmalıyız ve Avrupa Birliği’nin dilini kullanarak yürütmeliyiz bu mücadeleyi’ diyor Erel. Avrupa Birliği, Kıbrıs ile ilgili bazı tüzük ve yasa taslaklarının hazırlanmasında Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nı taraf olarak kabul ettiği için Erel, hangi noktalarda sıkıntı yaşanacağını biliyor: ‘Kıbrıs AB üyesi olunca kuzeyde müktesebat uygulanmayacak ama, 1 Mayıs’tan itibaren Kıbrıs’ın tümü yani Kuzey’i de Avrupa Birliği üyesi olacak. Tüm Kıbrıs vatandaşları da AB üyesi olacak. Eğer AB hukuki önlemler almazsa ciddi sorunlar yaşayabiliriz.’ YEŞİL HAT’TIN KONTROLÜ Her ne kadar Avrupa Birliği’nin genişlemeden sorumlu komiseri Günter Verheugen, Kuzey ile Güney’i ayıran sınır olan Yeşil Hat’tın Avrupa Birliği’nin de dış sınırı olabileceğini söylese de, 1 Mayıs itibarıyla Yeşil Hat bir iç sınır. Ve denetimi Kıbrıs devleti olarak kabul edilen Rum Yönetimi’ne bırakılmış durumda. AB kararı olmadıkça, hukuki bir önlem alınmadıkça bu durumun lafla değişmesi mümkün değil. Limanlarla ilgili yönetmelikler de öyle. Ticaret, Ada’nın tümünde Kıbrıs devleti üzerinden geçiyor. ‘Eğer, Brüksel bunun önlemini hukuken almazsa çok sıkıntı çekeriz’ diyor Erel; ‘AB Komisyonu, bizim taraf için 2003’te bir yardım paketi hazırlamıştı. Rum Yönetimi uygulanmasını engelledi.’ AB’den Türkler lehine güçlü bir karar çıkması ise Yunan vetosu ile karşılaşabilir. Fransa gibi Türkiye’yi AB’den uzak tutmak isteyen bazı ülkeler, bu gerekçenin arkasına saklanarak, Türkler lehindeki önerilerin sulandırılmasına neden olabilirler. MÜLKİYET DENGESİ Kıbrıslı Türklerin bir diğer endişesi de, toplumun bölünmesine yol açabilecek olan bir girişim. Rum Yönetimi Türkler için bir paket hazırlıyor. Eğer güneyde mülkleri olan 40 bin Türk’e bunları elden çıkartma olanağı tanınırsa, çözüm önerilerinde yer alan mülkiyet dengesi dağılabilir. CEZALANDIRMAYACAK AMA Brüksel’den yapılan açıklamalar, Türklerin çözüm isteklerinin cezalandırılmayacağı yolunda. Tamam da, bu açıklama ‘ödüllendirilme’ anlamına geliyor mu? Çünkü Kıbrıslı Türkler onu bekliyor. Erel’e göre ‘bunu Avrupalılar da bilmiyor.’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!