Kentlerin kaybolan güzellikleri

Güncelleme Tarihi:

Kentlerin kaybolan güzellikleri
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2018 01:04

Bir zamanlar dağı, taşı, toprağı çiçekler açan Türkiye’de bitki türleri hızla tükeniyor. Baharın müjdecisi çiçekler yapılaşma, orman yangınları, bilinçsiz çevre düzenlemeleri, biyokaçakçılık yüzünden tek tek yok oluyor. Kimileri insanların olmadığı alanlarda hayata tutunmaya çalışıyor. Riva sığırkuyruğu, Kilyos düğmesi, Kilyos moru, Kadıköy çiğdemi yok olma tehdidi altında. Uzmanlar uyarıyor: Bitkilerin en büyük düşmanı yapılaşma. Ormanlar ve doğal alanların, ‘tabiat parkı’ adı altında piknik alanına dönüştürülmesi ve beton zeminlerin kullanılması bitki türleri açısından risk. Endemik bitki türlerini koruyabilmek için öncelikle bu türlerin doğal yaşam alanlarının korunması gerek.

Haberin Devamı

Kentlerin kaybolan güzellikleri
KENTLEŞME, turistik tesisler, santrallar, bilinçsiz ağaçlandırma ve çiçeklendirme çalışmaları, orman yangınları, biyokaçakçılık o güzellikleri bir bir hayatımızdan koparıp alıyor. Onlar ki yaşadığımız evrenin en narinleri, baharın doğadaki yeniden uyanışın simgeleri… Farkında değiliz ama nadir görülen o güzelim çiçekler insanların doğayı istilasına karşı topraklarına tutunmaya çalışıyor. Birçoğu da yok olup gidiyor.

Keşfettiği endemik bitkiler literatüre giren hatta şu an bazıları yok olma tehlikesi altında bulunan Ege Üniversitesi Botanik Bahçesi ve Herbaryum Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Hasan Yıldırım’la baharın müjdecisi çiçekleri konuştuk. Yıldırım “Böyle giderse, İzmir’in dağlarında bile çiçekler açamayacak” diyor ve şunları söylüyor:

15 ENDEMİK TEHLİKEDE
“İzmir’de dünyada sadece İzmir’de bulunan ‘nokta endemik’ bitkiler var. Bunlardan son 7 yıl içinde beşini yeni keşfedip dünyaya tanıttık. ‘Nokta endemik’ dediğimizde oldukça kısıtlı dar bir bölgede yayılış gösteren tek lokaliteden bilinen bitkilerden. Örneğin sadece Ödemiş sınırlarında yer alan Bozdağ’a has 13 nokta endemik bitki türü 2 tanede Bozdağ dışında Denizli Bağabadağ’dan bilinen lokal endemik bitki türlerimiz mevcut. Ancak Bozdağ’da geçmişte yapılan kayak pisti, snowbord yolu ve ağaçlandırma çalışmaları bu 15 lokal endemik türümüzü ciddi anlamda yok oluşla yüz yüze bıraktı. Ve bu durum tehlike oluşturmaya devam ediyor.

Kentlerin kaybolan güzellikleri

Ters lale

BİTKİLER STRES ALTINDA
Her yüksek dağın alpinik bölgesi olarak bilinen ağaçsız bölgesine yapılan yanlış ağaçlandırma yamaçlardaki endemik bitkilere zarar veriyor. O bölgedeki ağaçların gölge yapması ve kökleri nedeniyle diğer bitkilerle rekabet içinde olması bu tehlikenin artmasına neden oluyor. Orada bir de ciddi bir hayvan otlatması var. Oradaki bitkiler yaşam mücadelesi veriyor, stres altındalar.

HALK BİLİNÇLİ DEĞİL
Ülkemizdeki en büyük sıkıntı, bu milli zenginliklerimizi tanımamamız ve değerlerini bilmememizden kaynaklı. Bilinçsizce gerçekleştirilen doğa tahribatı bu türlerin çok hızlı bir şekilde yok oluşlarına neden oluyor. Yurtdışında bırakın endemikleri normal bir bitki için bile alanda meydana gelen tahribatlara karşı halk çok duyarlı. Ülkemizde henüz bu bilinç oluşmuş değildir. Halkımız bu bilinçlendirilmiş olsa kaybettiğimiz değerlerin farkına varacak ve doğayı sahiplenecektir. Gelin hep beraber doğamıza, dağlarımıza, çiçeklerimize sahip çıkalım...”

Kentlerin kaybolan güzellikleri

Müge çançiçeği

174 YIL SONRA BULUNDU YANGINA MARUZ KALDI
Doç. Dr. Hasan Yıldırım, yeni keşfedilen türlerin de tehlike altında olduğunu söylüyor:

“2017 sonlarında bilim dünyasına tanıttığımız efe rezenesi’ olarak bilinen ve bilimsel ismi ‘Peucedanum guvenianum’ olan türümüzü Gümüldür ve Menderes arasındaki bölgede keşfettik. Geçen yaz çıkan büyük orman yangını nedeniyle akibeti belli değil. İlk keşfettiğimizde yaklaşık olarak 250 kadar bireye sahipti. Geriye kaç bireyinin kaldığını henüz bilmiyoruz.

Aynı bölgede 1844’te keşfedilen ‘İzmir sığırkuyruğu’ isimli bitkiyi geçen yıl İzmir Biyoçeşitlilik Projesi kapsamında 174 yıl sonra tekrar bulduk. Yangın geçiren alanda yayılış gösterdiği için maalesef bu türün de akibetini bilmiyoruz. Detaylı çalışmalarımız sonucunda bu yıl içerisinde durumalarını netleştirmeye çalışıyoruz.

2013 yılında Kemalpaşa/Mahmut Dağı zirvesinde keşfettiğim ve eşimin adını verdiğim ‘Campaluna mugeana’ bilimsel adı ile bilinen ‘Müge çançiçeği’ isimli nokta endemiğimizin hemen altında rüzgâr enerji santralları (RES) kurulmaya başlandı. Henüz habitatı zarar görmemesine karşın bu RES’lerin sayısı alanda arttırılırsa o küçük yayılış alanı tahrip olacak ve dünyada sadece İzmir’den bilinen bu lokal endemiğimizi maalesef yitireceğiz..

Bornova karşısında yer alan Nif Dağı’nda dünyada sadece buradan bilinen 4 endemik türümüz var. Bu bölgede de aşırı hayvan otlatması mevcut bu durum tahribat yaratmaktadır.”

Kentlerin kaybolan güzellikleri

İzmir sığırkuyruğu

BETON ZEMİN BÜYÜK RİSK
SAHİP olduğu 2 bin 500 bitki türünden 58’i ‘endemik’ olan İstanbul’da hızlı yapılaşma, kente özgü bazı bitki türlerine yaşam alanı bırakmıyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı ve Türkiye Ormancılar Derneği Marmara Şubesi Başkanı Prof. Dr. Ünal Akkemik, şunları anlatıyor:

BİTKİLER DE GÖÇ ETTİ
“Buzul ve buzul arası çağlarda kuzeyden güneye ya da tersine yaşanan bitki göçlerinde, bitkilerin yayıldığı en önemli yollardan biri de İstanbul’dur. Bitki göçü sırasında bazı türler bölgede kalıcı olur. Bugün İstanbul’a gelen insanlar, nasıl burada kalıcı olmuşsa bitkiler de kalıcı olmuş.

Tarih boyunca İstanbul’da kumulda yetişen birçok bitki bu alanın dışında yetişemez. Örneğin Kilyos moru, Kilyos peygamberçiçeği, kum incisi gibi sadece kumulda yetişen bitkiler vardır. Sultan pelemiri, nadir, endemik bir bitki olup, sadece Başakşehir tarafında yetişmektedir.

Endemiklerden ikisi Aydos çiğdemi, Aydos Dağı çevresinde, İstanbul madımağı da sadece Maltepe Hastanesi bahçesi ve çevresindeki doğal kısımlarda olup tehlike altındadır. Adında İstanbul geçen 6 tür bulunmaktadır. Bunlar, İstanbul nazendesi, İstanbul kardeleni, İstanbul kekiği, İstanbul düğünçiçeği, İstanbul üçgülü, İstanbul madımağı.

Kentlerin kaybolan güzellikleri

Kilyos moru

KİLYOS MORU, DÜĞMESİ
Kentin ismini taşıdığı gibi, semtinin ismiyle de anılan bitkiler var. Ümraniye çiğdemi, Riva sığırkuyruğu, Kilyos düğmesi, Kilyos moru, Kadıköy çiğdemi, Kilyos peygamber çiçeği, Aydos çiğdemi gibi. Bu bitkilerin en büyük düşmanı yapılaşma. Yapılaşmanın da etkisiyle rekabet gücü yüksek ve istilacı türler daha geniş alanlara yayılıyor. Örneğin karahindiba türleri, yapışkan otu, yavşanotu, kaldırım kenarları, arsalar ve parklarda yayılıyor. Buna karşın, Kadıköy çiğdemini, artık Kadıköy’de görmek mümkün değil. Ancak doğal kalmış ve insan etkisinden uzak olan Elmalı Baraj havzasında görülebiliyor. Sadece kentte değil, ülke genelinde bitki tanıma konusunda iyi olduğumuzu söyleyemeyiz.

KORUNMAYI ALINMALI
Ormanlar ve İstanbul’un doğal alanlarının, ‘tabiat parkı’ adı altında piknik alanına dönüştürülmesi ve bu alanlarda beton zeminlerin kullanılması bitki türleri açısından risk. Endemik bitki türlerini koruyabilmek için öncelikle bu türlerin doğal yaşam alanlarının korunması gerek. Örneğin sultan pelemiri, sadece Başakşehir’de olup yoğun bir yapılaşma baskısı altında. Buradaki yayılış alanları, etrafı çevrilerek korunmalı. İstanbul nazendesi, İstanbul’un kuzeyindeki orman kenarı ve yollar arasında görülmekte olup, yoğun insan etkisi altındadır. Bunların bulunduğu bazı alanlar tespit edilerek korunmaya alınmalıdır. Kumullar, endemik bitkilerin en yoğun olduğu yerlerden biridir. Yer yer kumulların korunması gereklidir. Diğer yandan İstanbul’un doğasındaki en hassas bitki gruplarından biri de orkidelerdir. Bunlar sadece doğal alanlarda yaşayabildiğinden herhangi bir insan müdahalesi, yayılış alanına zarar vermektedir. Bunların da bulunduğu kısımlar insan müdahalesinden uzak tutulmalıdır.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!