TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Muharrem Kayhan, ''2004'te Türkiye'yi bekleyen asıl büyük tehlike popülizmdir'' dedi.Kayhan, TÜSİAD'ın Ankara'da düzenlenen YİK toplantısında yaptığı konuşmada, 2001'de yapılan ve hükümetin de devam ettirdiği ekonomik programın esasının popülizm hastalığından kurtulmak olduğunu ve kendileri için başarının ölçüsünün de bu olduğunu ifade etti.  Kayhan, ''Son günlerde emekli maaşları ve asgari ücret konusunda özel sektörün rekabet gücünü etkileyebilecek enflasyon oranındaki zamlar ve sicil affı hazırlıkları, popülizmin yeniden canlandırıldığı izlenimini uyandırıyor. Bunlara yoksulluğun belini kırmak, ekonominin bel kemiği KOBİ'ler gibi gerekçeler bulmak doğru değil'' diye konuştu. Türkiye ekonomisinin ana çizgileri ile olumlu bir seyir izlediğinden söz edilebileceğini kaydeden Kayhan, enflasyonun düşürülmesinin büyük ölçüde başarıldığını, faizlerde önemli gerilemeler kaydedildiğini, ihracatta bekleneni üzerinde bir performans sağlandığını ve krizin üretim ve istihdam üzerindeki etkilerinin hafifletilmesinin başarıldığını ifade etti.
Yerel seçim ortamında yapısal önlemlerin sürdürülmesi ile özel kurulların gerektiÄŸi gibi iÅŸletilmesinde, kamu harcamalarının kalıcı olarak azaltacak personel reformunu da içeren kapsamlı bir reform yapılması konusunda, ''hükümetin, toplumun muhtelif kesimlerindeki dirence boyun eÄŸmeyi tercih etmesinden endiÅŸe duyduklarını'' vurgulayan Kayhan, ''ÖzelleÅŸtirmede bunun iÅŸaretini gördük, dünyanın aynı sektördeki önemli ÅŸirketlerin katıldığı bir uluslararası ihale açıp, cari piyasa koÅŸulları ile tespit edilmemiÅŸ bir fiyat çizgisi koyup, sonra da (ederini bulmadı) diyerek ihaleyi iptal etmenin arkasında da popülist bir yaklaşımın izleri var'' görüşünü savundu.         HASSAS KONULAR VE GÃœVENSÄ°ZLÄ°K BÄ°RÄ°KÄ°MÄ°Kayhan, 2004'te hükümetin kararlarına bu çizginin egemen olması halinde ekonomiyi rayında, enflasyonu kontrol altında tutma koÅŸullarının çok zorlaÅŸacağını öngörmenin büyük bir kehanet olmayacağını kaydetti. Bu ve benzeri geliÅŸmelerin Türkiye'nin uluslararası piyasalardaki risk primini artırabileceÄŸine dikkat çeken Kayhan, şöyle devam etti: ''Oysa dünya piyasalarında düşük faizler egemen iken yapılması gereken; Türkiye'nin risk primini düşürecek ÅŸekilde, dikkatli ve güven verici adımlar atmaktır. Dünya piyasalarında Türkiye'nin siyasi istikrarının pamuk ipliÄŸine baÄŸlı olduÄŸunu düşündürecek tartışma ve çatışmalar bunların başında gelmektedir: ÖrneÄŸin, kamuoyunun tüm hassasiyetine ve tepkisine raÄŸmen, hükümetin eÄŸitim alanında YÖK gibi,Kuran kursları, imam hatipler gibi düzenlemeler getirmesini bu çerçevede deÄŸerlendirmek lazım. Böylesine hassas konularda, 'hatamı gördüm, teklifimi geri çektim', demek yeterli olmamaktadır. Çünkü bu çatışmalardan geriye ciddi bir tortu kalmakta ve bu tortular, bir güvensizlik birikimi yaratmaktadır''     AB'DEN UZAKLAÅžMAKKayhan, siyasi risklerin en büyüğünün AB'nin ve Türkiye'nin yapabileceÄŸi hatalar nedeniyle Türkiye'nin AB'den uzaklaÅŸmaya baÅŸladığı yolunda bir kanının dünya piyasalarında oluÅŸması olacağını vurguladı. Kıbrıs sorununun da bu çerçevede deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸine dikkat çeken Kayhan, şöyle devam etti: ''2004 yılında Kıbrıs Rum kesiminin, KKTC olmaksızın AB'ye üye olması halinde, Kıbrıs sorunu Türkiye ile AB'yi birbirinden uzaklaÅŸtıran temel faktör haline gelebilecektir. Kimileri için koz, kimileri için yük, kimileri için bahane olan Kıbrıs konusunda üzerinde birlenilmesi gereken yaklaşım, bu meselenin acilen çözülmesi gereÄŸidir. Çözüm arayışında Türkiye'nin tavrı, Türkiye'nin çıkarları doÄŸrultusunda, Türkiye hükümetleri tarafından belirlenmelidir.'' Kayhan, Türkiye'nin OrtadoÄŸu'ya yapabileceÄŸi en büyük katkının, 'Türkiye'yi her yönüyle herkesin gıpta edeceÄŸi bir ülke haline getirmek' olduÄŸunu söyledi. AB standartlarında bir dokunulmazlık anlayışının yerleÅŸtirilmesinin parlamentonun itibarını artırıcı bir unsur olacağını belirten Kayhan, demokratik standartların yükseltilmesi için yapılan yasal deÄŸiÅŸiklerin uygulanması sürecinde 'sıfır tolerans' ilkesine göre hareket edilmemesi halinde, Türkiye'nin bu deÄŸiÅŸimi samimi olarak istediÄŸi konusunda kimseyi ikna edemeyeceÄŸini kaydetti.    Kayhan, bütün risklere raÄŸmen Türkiye'nin iyi yönetilmesi halinde bu badireden yalnızca kazasız belasız çıkmakla kalmayacağını, kendisini Avrupa ayarında bir ülke yapacak hamlelerin ilk saÄŸlam adımlarını atmış olacağını belirtti.     2004'TE MEZUNÄ°YET Ä°STEĞİ  Türkiye'nin önünde zorlu bir sınav olduÄŸunu anlatan Kayhan, kararsız dengedeki ekonomik ve siyasi ortamların yıllar boyunca Türk insanını sınav yorgunu haline getirdiÄŸini, bu sınav sürecini artık ebediyen geride bırakmak, 80 yıldır devam eden demokrasi içinde kalkınma çabasının 2004 yılı sınavlarını baÅŸarı ile verip bu okuldan mezun olmak istediklerini kaydetti. İstanbul'daki bombalama olaylarına da deÄŸinen Kayhan, ''Bu eylemleri planlayanlar, Türkiye'yi bugün tuttuÄŸu ve iyi-kötü ilerlediÄŸi yoldan geri çevirmeye çalışıyorlar'' dedi.Â
button