Karl Marx mı büyük, yoksa Beatles mı

Güncelleme Tarihi:

Karl Marx mı büyük, yoksa Beatles mı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2001 00:00

1980 yılının son günleriydi. Tam tamına 9 Aralık 1980...12 Eylül, hayatımın bütün güzergáhını değiştirmişti.Tunus'a gidiyordum ve Roma Havaalanı'nda 4 saat geçirmem gerekiyordu.Durmadan ‘‘Imagine’’ şarkısı çalıyordu.John Lennon bir gün önce öldürülmüştü.1970'li yıllarda ‘‘hayal etmek’’ kavramını keşfetmiştik.1980'lerde ise hayalperestliğimizi ilk defa paraya çevirebilecek bir dünya önümüze açılıyordu.Hayaller 20 yıl boyunca en büyük sermayemiz olmuş ve şimdi onların para ettiği yeni bir çağa giriyorduk.* * *O gün şu soruyu kendi kendime soramamıştım. ‘‘Karl Marx mı’’ daha büyüktür, yoksa Beatles mı?Oysa sormanın tam zamanıydı. Hatta gecikmiştik bile.1966 yılında Ankara Güniz Sokak'taki küçük öğrenci odamın duvarında yan yana duran posterlerden ikisi Karl Marx ve Rolling Stones'un solisti Mick Jagger'dı.O zamanlar böyle bir soruyu sormak aklıma dahi gelmezdi.Her ikisi de hayatımın birer parçası, birer kahramanımdı.Öyle bir soruyu sormaya dahi cesaret edemezdim.Zaten ikisinin posterini yan yana asmakla yeterince cesaret ve cüret göstermiştim.Bugün ne sırtımda atılmayacak bir safra, ne de vicdanımın ödeyeceği bir diyet var.Üstelik, saçlarımı uzattığım için beni dövmeye kalkan Siyasal Bilgiler Fakültesi kantininin baba ve kaba devrimcileri de kelli felli adam oldular.Yani artık beni köşe başında sıkıştırıp, dayak atmaya kalkmazlar.İşte o nedenle bugün, George Harrison'ın ölümünün ertesi günü, bu soruyu soruyorum ve cevabını da veriyorum.Evet, benim için Beatles daha büyüktü ve daha önemliydi.Çünkü aradan geçen bunca yıldan sonra bugün anlıyorum ki, gerçek devrimci onlardı...En azından benim kendi hayatım için bu böyleydi.Üstelik onların getirdiği devrimci fikirler yüzünden insanlar birbirini öldürmemişti.Tam aksine daha çok sevmişti.* * *Ve yine üstelik, onlar hiç olmazsa bir şeyi değiştirmişlerdi.Kafamızın içindeki kalıpları yıkmışlardı.Bizi özgür kılmışlardı.Kararı kendimiz vermiştik.Yerleşik bir ahlakın ve kültürün istibdadından azat edilmiştik.Müziğin değiştirici gücünü, cinselliğin özgürleştirici kudretini, uzun saçlarla meydan okumanın delikanlılığını keşfetmiştik.Devrim yapmak için ille de iman etmiş bir kalabalık içinde kum tanesi gibi eriyip, kaybolup gitmeye gerek olmadığını, tek başımıza da devrim yapabileceğimizi öğrenmiştik.* * *George Harrison, sanki Beatles'ın en sessiziydi.En büyük parçalara imza atan o değildi.Ama ‘‘Here comes the sun’’ı o bestelemişti.Doğu'yu, Hindistan'ın hepimizi fetheden cazibesini ilk o keşfetmişti.Ravi Shankar'ı onun sayesinde tanımıştık.Kama Sutra'ya giden yolu o açmıştı.Beatles'ın dilsiz ‘‘Gruccho Marx'ı’’ oydu.Amerika'ya ilk gittiklerinde, kendilerine, ‘‘Saçınızı son defa ne zaman kestirdiniz’’ diye soran gazetecilere, John, Paul ve Ringo, ‘‘Hatırlamıyoruz’’ cevabını verirken, o tek kelime söylemişti:‘‘Dün...’’Ensesinden aşağı doğru uzanan saçlarına tezat, tek kelime. ‘‘Dün.’’Hangi dün?Hani, Borges'in, hikáyesinde kullandığı bir ansiklopedi maddesi için kendisine, ‘‘Biz Encyclopedia Britannica'ya baktık. Orada böyle bir madde yok’’ diye soran kişiye verdiği o muhteşem cevap gibi:‘‘Hayret... Benim evimdeki ansiklopedide vardı...’’* * *Evet, tarihi soruyu bana sorarsanız, ben de aynı cevabı vereceğim.Marx mı önemli, yoksa Beatles mı?Ben hiç tereddüt etmeden Beatles diyeceğim.Neden diye itiraz ederseniz, cevabım da o kadar basit ve samimi olacak.Sadece, ‘‘Çünkü benim evimdeki vicdan kitabında böyle yazıyor’’ diyeceğim.* * *George Harrison'ın külleri Ganj Nehri'ne dökülecek. O nehir, okyanuslara akacak.Ve ben tabutunun başucunda, o muhteşem satırları, bir dua gibi okuyacağım.‘‘Ve ey siz kayığı küçük olanlarGün batmadan dönün kıyılarınıza...’’Kayığı büyük olanlar ise okyanuslara açılacaklar ve en büyük devrimleri yapacaklar.Tıpkı, ‘‘çilek tarlalarından uçup giden’’ George Harrison gibi.Ebediyete kadar...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!