Karadayı: Yılmaz adım atsaydı, bu olmazdı

Güncelleme Tarihi:

Karadayı: Yılmaz adım atsaydı, bu olmazdı
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 1998 00:00

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, önceki akşam telefonda uzun bir görüşme yaptığı Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin'e şöyle diyor:

‘‘Sayın Başbakan'ın ATV'deki konuşmasından memnun olduk...’’

Karadayı'nın bu sözleri, Başbakan Mesut Yılmaz'ın komutanlar bildirisini kabullenen sözleriyle birlikte, asker kesimdeki tansiyonun en azından şimdilik düştüğünü gösteriyor.

‘‘Mecbur kaldık, kendimizi müdafaa etmek zorundaydık’’ diye devam ediyor Karadayı ve ekliyor:

‘‘Biz iki gün bekledik, hiçbir hareket olmadı. Eğer Başbakan Çanakkale dönüşü bir hareket yapsaydı, bu olmayacaktı...’’

Yılmaz, orduya açıkça cephe aldığı ünlü grup konuşmasını geçen salı günü yaptı; ertesi günü gittiği Çanakkale'den Ankara'ya, perşembe günü öğle saatlerinde döndü.

Kopma cuma günü yaşandı. Komutanların öğleden sonra saat 15.00'te toplanacakları belliydi. Yılmaz, saat 14.00'te gittiği TESK merkezinde gazetecilere ‘‘Ben Erbakan değilim’’ diyerek, orduya meydan okuma çizgisini sürdürdü.

Yılmaz, TESK'te yaptığı konuşmada komutanlara yumuşama mesajı verseydi, bildiri önlenebilir miydi?

Gelişmelere yakın olan herkesin yanıtı ‘‘Evet önlenirdi...’’ şeklinde.

Bu noktada, ne Karadayı'nın Yılmaz'ın akşam yapmaya planladığı jestten haberi olmaması, aynı şekilde de Yılmaz'ın da ‘‘askerlerin hiçbir şey yapmayacağına’’ ikna olması, diyalog kopukluğuyla birleşince ortaya ‘‘Komutanlar Bildirisi’’ çıktı.

Komutanlar biraz daha bekleyemezler miydi?

Karadayı'nın önceki gün bir siyasiye söylediği şu sözler, askerlerin bekleme ve tahammül sınırının aşıldığını gösteriyor:

‘‘Böyle bir açıklama yapıyor duruma düşmek bizi de memnun etmedi. Ama benim altıma karşı sorumluluğum vardı...’’

Milli Savunma Bakanı Sezgin, dün bu konuda ‘‘Bu yaşanmaması gereken bir olaydı. Bu bize bir tecrübe oldu’’ diye konuştu.

Yılmaz erken davransaydı komutanlar bildirisinin önlenebileceğini düşünenlerden biri de Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit.

Ecevit, ‘‘Ben ordunun tartışmanın içine çekilmemesi gerektiği yolundaki demecimi Sayın Başbakan'a hafta başında göstermiştim. Tecrübeyle, düşe-kalka ilerliyoruz. Ama ben tansiyonun düşme sürecine girdiğini düşünüyorum’’ dedi.

Bu arada Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in daha geçen pazar günü Hürriyet'e yaptığı şu uyarı da komutanlar bildirisini sanki önceden haber veriyor:

‘‘Orduyu getiriyorsunuz tartışmaların ortasına koyuyorsunuz. O zaman yarın ordu da bu tartışmalara girer. İşte ben onun için orduyu rahat bırakın diyorum. Bu çok yanlış bir şey.’’

Demirel'in Yılmaz'a sözlü olarak da ilettiği bu mesaj, anlaşılan muhatabını çok etkilemedi.

Komutanlar bildirisiyle birlikte, Demirel'in korktuğu gerçek oldu ve ordu tartışmaların içine resmen girdi.

İsmet Sezgin dün ‘‘Rejimi yeniden oturtmaktan başka bir şey düşünmüyoruz...’’ derken, bir sorunun varlığını kabulleniyor gibiydi.

Genelkurmay ile hükümet arasında yoğun bir diplomasi yürüten Sezgin, yine de rahatlamış görünüyordu:

‘‘Esasen taraflar iyi niyet içindeler. Hepimizin amacı demokratik ve laik düzenin bütün kurum ve kurallarıyla yaşaması, güçlenmesi ve korunmasıdır. Bir bu kadar önemli olan şu: hepimizin demokrasinin tek yol olduğu üzerinde görüş birliği içinde olduğumuz bir kez daha kanıtlandı.’’

Yılmaz'ın önemli bir üslup hatası yaptığına inanan ve ‘‘Üslup öze takaddüm eder’’ diyen Sezgin ekledi:

‘‘Bazen gerilimlerden büyük barışlar çıkar. Kısa zamanda aklın kurallarına dönüldü.’’






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!