Kadınlar tuvaletindeki fotoğraf

Güncelleme Tarihi:

Kadınlar tuvaletindeki fotoğraf
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2003 00:00

GEÇEN pazartesi sabahı New York Times Gazetesi'nin binasından içeri girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey, duvardaki büyük fotoğraf oldu.Daha doğrusu fotoğraflardan biri.Çünkü duvarda New York Times'ın fotoğrafçılarının çektiği altı fotoğraf vardı.Dikkatimi çeken fotoğraf, bir kadınlar tuvaletinde çekilmişti.TÜRBANLI MAKYAJFotoğrafta ayna karşısında makyaj tazeleyen iki genç kız görünüyordu.Kızların ikisi de türbanlıydı.Hatta birisinin türbanı ötekine göre daha da kapalıydı.Kızlardan biri, gözündeki rimeli yeniliyordu.Ötekinin elinde ise bir ruj vardı ve ruju sürdükten sonra kendini süzüyordu.Fotoğraf gerçekten etkileyici ve güzeldi.Üzerinde uzun uzun düşünülecek kadar güzeldi ve sosyolojik açıdan da bir o kadar yoruma açıktı.Bu fotoğraf bana, geçen hafta Beşiktaş'tan geçerken gördüğüm bir Türk çiftini hatırlattı.Genç adamın kolu, türbanlı kızın belindeydi.Ama en önemlisi, türbanlı kızın dar eteğinin arkasında, derin sayılabilecek bir yırtmacın bulunmasıydı.Bugünkü yazımın konusu bu değil. Ama yine de şu soruyu sormadan edemiyorum.Acaba türban giderek dinsel bir simge olmaktan çıkıp bir şeylere isyan ifadesi haline mi dönüşüyor.New York Times'ın 14'üncü katı, üst düzey yöneticilerin oturduğu yer. Gazetenin sahibi olan ailenin üyesi Arthur Sulzberger bu katta oturuyor.‘‘Dünya Editörler Forumu’’nun yönetim kurulu toplantısını işte bu katta yaptık.‘‘Dünya Editörler Forumu’’ dünyanın önde gelen gazetelerinin yayın yöneticilerinin kurduğu bir örgüt.Örgüt gelecek yılki genel kurulunu, Dünya Gazete Sahipleri Birliği ile birlikte İstanbul'da yapacak.ASPARAGAS OLAYIToplantıyı yapacağımız salonun ilginç bir hikáyesi var.Gazetenin eski başkanlarından biri odasını beğenmemiş. Bunun üzerine, binanın 14'üncü katında, dışarı doğru çıkan bir platform inşa edilmiş ve bunun üzerine bu oda yapılmış.Odanın pencerelerinden Hudson Nehri görünüyor.Toplantı öncesinde New York Times'ın yeni Genel Yayın Yönetmeni Bill Keller'le uzun bir sohbet yaptık.Toplantıda Bill Keller, ben ve İtalyan Republica Gazetesi'nin yayın yönetmeninin ortak bir özelliğini keşfettik.Üçümüz de geçmişte Moskova büro şefliği yapmışız.Keller, bize gazetede yaşanan Jason Blair olayının etkilerini anlattı.Jason Blair siyahi bir genç gazeteci.Gazetede yayınladığı birçok haberin asparagas olduğu ortaya çıkınca, New York Times hayatının en büyük krizlerinden birini yaşadı.Sonunda iş, genel yayın yönetmeninin değişmesine kadar gitti.YALANLARBu olay gazetede tam anlamıyla bir travma yaratmış.Ancak eski bazı yöneticileri de bu olayın gazete tarafından gereksiz yere büyütüldüğü görüşünde.Jason Blair olayı, gazetenin birçok alışkanlıklarını değiştirmiş.Blair'in iş başvurusunda verdiği bazı bilgilerin doğru olmadığını ancak skandal patladıktan sonra öğrenmişler.Mesela ‘‘Mezun oldum’’ dediği üniversiteye hiç gitmediği, ‘‘Çalıştım’’ dediği gazetenin kapısından bile adımını atmadığını öğrenmişler.Ama başvuru sırasında kimsenin aklına bunu araştırmak gelmemiş.O nedenle, gazete dışındaki bir şirketle anlaşmışlar. Artık bütün başvuru bilgilerinin doğruluğu bu şirket tarafından inceleniyormuş.Bu olayın gazeteye getirdiği bir başka zihniyet değişikliği de, ‘‘genç insan fetişizminin’’ sarsılması olmuş.Artık bir iş başvurusunda ille de genç olan insanı almak gibi bir eğilimleri olmuyormuş. Aynı işe başvuran iki insandan 50-60 yaşında olanı, eğer bu işi daha iyi yapabilecek özelliklere sahipse o seçiliyormuş.Toplantıdan sonra gazetenin ‘‘news room’’unu yani haber servislerini gezdik.Kapıdan girerken bizi gezdiren yönetici, ‘‘Lütfen çok alçak sesle konuşun’’ diyor.Ne demek istediğini içeri girince anlıyorum.Salonlara derin bir sessizlik hákim. Herkesin kulağında, santral görevlilerindeki gibi bir kulaklık ve ona bağlı mikrofon var.Çoğu telefonla konuşuyor, ama salonda hiçbir ses duyulmuyor.Amerika dijital bir toplum. Ama buna rağmen, gazetecilerin masalarında yüklü bir káğıt ve belge stoku görülüyor.Geçen yıl galiba Fortune Dergisi'nde, Microsoft'un Başkanı Bill Gates'in iki tam sayfaya yayılmış bir fotoğrafını görmüştüm.Bill Gates bürosunda, masasının başında oturuyordu.Masanın üzerinde üç laptop ve bir masaüstü bilgisayarı vardı.Hiç káğıt yoktu.GAZETE ÖLMEYECEKAma yan tarafta Wall Street Journal Gazetesi'nin bir kopyası duruyordu.O an, ‘‘Gazeteler ölmeyecek’’ diye düşünmüştüm.New York Times'ın haber servislerini görünce de ‘‘Káğıt ölmeyecek’’ diye düşündüm.Zaten son aylarda káğıt fiyatlarının yeniden tırmanışa geçmesi de bunu gösteriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!