Kadın ve sigortalılık

Güncelleme Tarihi:

Kadın ve sigortalılık
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2003 16:07

Cumhuriyetten önce, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde kadın, toplumda ikinci sınıf olarak görülmüş, hatta annelerin kız çocuk doğurması utanılacak bir olay olarak değerlendirilmiştir.

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kadın, yasalar karşısında erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur. Buna rağmen kadın, özellikle kırsal kesim kadını başta olmak üzere, töreler, aile baskıları vs. nedenlerden dolayı çağdaş yaşama ve erkeklerle eşit konuma gelememiştir. Hatta şehirlerde yaşayan kadınların da büyük çoğunluğu aynı durumdadır.

Kız çocuklarının geçmişte okula gönderilmemesi nedeniyle, bugün ülkemizde dokuz milyon kadın okuma yazma bilmemektedir.

Okuma yazma bilenler de dahil olmak üzere, birçok kadın, kadınlığına çok farklı bir boyut kazandıracak sosyal sigortadan habersizdir.

Ekonomik bağımsızlığını kazanan kadın, bu zinciri kıracaktır. Böylece geleneksel, töresel guruplardan hızla uzaklaşıp, çağdaşlığa yaklaştıkça, törelerin gücünün hafiflediği belirlenmiştir.

Ekonomik bağımsızlığını kazanamayan kadın ise törelere, evliliğine teslim olmuştur.

Törelere bağlı bırakılan kadın, evliliğini ve kocasını sigorta gibi görmüştür. Çağdaşlaşma yolunda giden ve olgunlaşan evliliklerde ise kız çocukları işe girmiş ve sigorta ile tanışmışlardır. Ancak bu kızlar evlendiklerinde başka bir töreyle karşılaşmışlardır. Kızlar, özellikle SSK'dan, evlenme toptan ödemesi alarak, sigortalılıklarını tamamen silmişlerdir.

Evlenme toptan ödemesi almayan kızlar ise evlenme nedeniyle sigortalılıklarına ara vermişlerdir. Burada da kızların evliliklerini sigorta olarak görmeleri söz konusudur. Kızlar, evlilikleri çatırdayınca ya da erkek hakkın rahmetine kavuşunca ortada kaldıklarını fark etmişler ve işin gerçeğini anlamışlardır.

Bazıları ise halen bunun farkında değildir. Ülkemizde erkeklerin de yeterince sigortalı olmadıkları da bir gerçek. Bu göz önüne alındığında, kadının eğer sigortalı değilse, sonunda ele güne muhtaç olacağı milyonlarca kez ortaya çıkmıştır.

Türkiye'de aile reisi erkeğin vefatı nedeniyle 435 bin 545 kadın, dul ve yetim aylığı alıyor. Ayrıca tarımla uğraşan 54 bin 147 kadın Bağ-Kur'dan, 224 bin 854 kadınla 188 bin 33 kız çocuğu TC Emekli Sandığı’ndan, yine yarım milyon civarında kadın SSK'dan aynı maaşa bağlı gelir elde ediyor.

Burada ortaya çıkan bir nokta var: Kendisinin sigortalılığından dolayı aylık alan kadınların azlığı. Ayrıca ölüm nedeniyle 1950 yılından bu yana teşvik edilmeyen kadının durumu net olarak ortaya çıkıyor.

Bunların sorumluları, başta aileler olmak üzere, yasalar ve daha sonra görevlerini ihmal edenlerdir.

Kendi arzusu ile isteğe bağlı sigortaya kaydolup, geleceğini garanti altına almak isteyen 368 bin 379 kişi bulunmaktadır. Bunların ancak 140 bin 478'si primlerini ödeyebilmektedir. Törelere, ilgisizliklere, bir de primlerin yüksekliği eklenince, kadının sigortalılığı da bitmiştir.

Bazen çok çağdaş görüşlü olan ailelerde bile kadının sigortalılığı küçümsenmektedir. ‘Sigortadan alacağın parayı ne yapacaksın’ diyen koca ve evlilik, kadını sigorta yapmama yönünde tercihe zorlamaktadır.

Yaşamak ve sosyal sigortalı olmak birbirinden ayrı olgular değil, yaşamın bir gereğidir.

Kadınların sigortalılığı için herkese görev düşmektedir. Tüm kadınların sigortalı olması için elimizden geleni yapmalıyız. Kadınların sigortalılığa girişini kolaylaştırmalıyız. Dışarıdan sigortalılığı, yani isteğe bağlı sigortalılığı desteklemeliyiz.

Sosyal sigortada aile indirimlerini uygulamaya sokmalıyız. Baba sigortalı ise annenin sigortalılığı için ödeyecek primi düşürmeliyiz. Kız çocuğu sigortalı olduğunda primi daha da indirmeliyiz.

Esasında, yine en büyük iş kadınlara düşüyor. Yaşamın içinde seyretmeyi bırakıp, her şeyden çok sigortalı olmayı istemeliler. Hem evliliğin hem de sigortalılığın birlikte yürümesinin mümkün olduğunu bilmeliler. Üstelik sigortalı olmanın evliliğe hiçbir zararı olmadığını gösteren örnekler var.

Bugün sigortalıysanız, bir gün dahi prim ödüyorsanız, iyi bir emeklilik planlamasıyla yarınlara daha umutla bakabilirsiniz. Daha önce bir gün bile sigortalılığınız varsa, çok büyük bir avantajınız olduğunu bilmenizi isterim. Yaşınız kaç olursa olsun fark etmez. Yeter ki sigortalılığı isteyin.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!