Kurtulmuş:Başbakan dünyaya duyuracak

Güncelleme Tarihi:

Kurtulmuş:Başbakan dünyaya duyuracak
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2016 11:20

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi çerçevesinde 26 Haziran'da belli noktaya gelindi, bu gelinen nokta bugün saat 13.00'te her iki başbakanın eş zamanlı yapacağı açıklamalarla dünyaya duyurulacaktır" dedi.

Haberin Devamı

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Binali Yıldırım'ın başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklama yaptı, soruları cevapladı.

Geçen haftanın en önemli konusunun İngiltere'nin, AB'den çıkma kararı olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bu kararın hem İngiliz halkı için hem de AB ve dünya dengeleri bakımından hayırlı olmasını diledi.

Kararın, İngilizlerin demokratik tercihinin sonucu olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, "Bu karara saygı duymak da hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur. Ancak mesele sadece İngiltere ile ilgili değil. Bu kararın hem İngiltere ile ilgili etkileri olacak hem Avrupa kıtasına, AB'nin kurumsal kimliğine etkileri olacak hem de hiç şüphesiz Avrupa ile yakın coğrafi, ekonomik, siyasi ilişkileri olan ve AB üyeliği adaylık sürecinde de uzun yıllardır süreç içerisinde olan Türkiye'ye etkileri olacaktır." ifadesini kullandı.

Haberin Devamı

Avrupa Birliği fikrinin çok eski, tarihi kökleri olan bir fikir olduğunu aktaran Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Her ne kadar uygulaması 1957'den sonraki, dünya savaşından sonraki süreçte çok hızlı adımlarla gelişen siyasi bir süreç olsa da esasında AB fikri, çok önemli, çok tarihi geçmişi olan, arka planı olan bir konudur. Avrupa'nın içerisinde de AB'yi bir siyasi birlik olarak görenler vardır. Bir kültürel birlik, Avrupa kültürü olarak görenler vardır. Federalist bir düşüncenin bir parçası olarak görenler vardır. Avrupa'yı, ekonomik bir birlik olarak görenler vardır. Aslında öteden beri, ilk kuruluşundan itibaren de AB içerisindeki bu farklı siyasi kanaatleri şu ya da bu şekilde gündeme getirdiği konular üzerinden siyasi duruşları farklılaşmış ve siyasi farklılıklar da uygulamalara yansımıştır. Bugün aslında İngiltere'deki bu referandum sonucu, Avrupa'nın içerisinde var olan bu siyasi farklılıklardan sadece bir tanesinin yansıması şeklinde olarak görmenin faydalı olacağı kanaatindeyim."

"AB'NİN DE GELECEĞİYLE İLGİLİ DE ÖNEMLİ BİR KONUDUR"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecinin, en az iki yıl alacağını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunların adaptasyon süreçlerinin Avrupa ve İngiliz ekonomisine etkileri olacaktır. Henüz ilk günden itibaren İngiltere'de hem sterlinin düşmesi hem borsanın düşmesi İngiliz ekonomisi bakımından çok da olumlu olmayacak birtakım etkiler olacağını ortaya koyuyor. Ancak esas itibarıyla Avrupa'nın bir kere daha üzerinde düşünmesi gereken önemli konulardan birisi sadece AB konusunda İngiltere'nin aldığı bu kararın muhtemel etkileri değil, bu karara da zemin oluşturan Avrupa'da süratle yayılan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı karşısında ve özellikle aşırı sağ siyasi forumlarının giderek daha keskin hale gelmesi konusunda, Avrupa'nın gerçekten ciddi bir şekilde düşünmesi gerekiyor. Meseleye bu yanıyla baktığımızda sadece İngiltere ve İngiliz siyasetiyle ilgili değil AB'nin de geleceğiyle ilgili önemli bir konudur.

Haberin Devamı

Daha önceki konuşmalarımızda da ifade ettik, hatta yıllar önce bu tehlikeyi gündeme getirmiştik; AB gümrük birliği, ekonomik birlik, Avrupa ekonomik topluluğu, Avrupa topluluğu ve AB süreçlerinde çok hızlı bir süreç takip etti. Diyebiliriz ki dünyadaki en önemli ve en başarılı entegrasyon çabası AB'dir. Ancak yıllar evvelden uyarıyorduk; bir ortak Avrupa devletinde olması gereken hemen hemen bütün devlet kurumlarına sahipti. Adalet mekanizması vardı, parlamentosu vardı, para birimi vardı, bir Avrupa bölgesi vardı, ayrıca ortak mali politikaları vardı. Ancak bu birliğin eğer kendi içerisinde ortak bir ordusu olması yani AGİT üzerinden bu sağlanmaya çalışıldı ama bunun gerçek bir orduya dönüşmesi mümkün olmazsa, AB'nin dağılma sürecine gireceği uyarısını da yıllar evvelsinden yapmıştık. Özellikle Ukrayna krizinde, AB'nin Ukrayna krizini çözemez noktaya gelmesi herhangi bir şekilde çözüm üretememesi de AB'nin sorun çözme kapasitesinin oldukça zayıfladığının çok açık göstergelerinden, sinyallerinden birisiydi. AB, Ukrayna krizi karşısında son derece edilgen bir noktada kalarak aslında birtakım siyasi kriz beklentilerinin de sinyallerini vermiş oldu."

Haberin Devamı

Kurtulmuş, Türkiye’nin bu gelişmeleri çok yakından takip ettiğini belirterek, bu sürecin Türkiye'ye muhtemel etkileri ve bu etkilerin olabildiğince pozitif hale getirilmesi için ellerinden gelen gayreti ortaya koyduklarını bildirdi.

Bu süreç sonrasında Türkiye'nin, AB ile olan müzakerelerinin şu anki aşamada kesintisiz devam ettiğine değinen, "Mali ve bütçesel yükümlülüklerle ilgili 33. faslın açılmasıyla ilgili adım, bu hafta perşembe günü Brüksel'de atılacaktır. İlgili bakanlar, 12. Hükümetler arası toplantıyı gerçekleştirerek bu faslın açılmasını, Hollanda'nın dönem başkanlığı içerisinde açılmasını sağlayacaklardır." diye konuştu.

"MÜLTECİLER GÜNDE 20'LER SEVİYESİNE DÜŞMÜŞTÜR"

Haberin Devamı

Türkiye'nin vize serbestisi konusunda üzerine düşen yükümlülükleri de yerine getirmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Kalan beş yükümlülüğün nasıl yerine getirileceğiyle ilgili de samimi olarak niyetini ortaya koyduğu açıktır. Bu çerçevede AB'nin özellikle bu son gelişme karşısında Türkiye'ye karşı çok da duyarlı davranmasının AB'nin menfaatine olduğunu ifade etmek isterim. AB'nin, Türkiye'nin vize serbestisi ve geri kabul anlaşması konusunda gösterdiği hassasiyetin farkında olması, farkındalar ama bunu çok iyi değerlendirmeleri ve özellikle vize serbestisi konusunda mutabık kalınmış adımların atılması için sürece başlanmasını talep ve temenni ediyoruz. Türkiye, 'bire bir anlaşması'na ilişkin her türlü yükümlülüğünü yerine getirmektedir. Başlangıçta günde binleri aşan Yunan adalarından gelen mülteciler, bugün artık günde 20’ler seviyesine düşmüştür. Bu, Türkiye'nin 'bire bir' konusundaki kararlı uygulamasının kararlılığının bir sonucudur. Dolayısıyla hem vize serbestisi konusundaki beklentilerimizin son derece açık ve anlaşılır olduğunu ifade etmek istiyorum hem de bu çerçevede Türkiye’nin geri kabul anlaşmasının yükümlülüklerine riayet eden bir ülke olduğunun bir kere daha altını çizmek isterim.

Haberin Devamı

Ümit ederim ki İngiltere'deki seçimler sırasında görüldüğü gibi, Avrupa ülkeleri, kendi içlerindeki iç siyasi polemiklerin bir konusu olarak Türkiye'yi gündeme getirmezler. Ve kendileri siyasette birtakım zeminler kazanmak için Türkiye karşıtlığını, hatta bazıları İslam karşıtlığını yabancı düşmanlığını politik bir kart olarak oynamaya kalkmazlar. Dolayısıyla biz Avrupa ile şimdiye kadar olan görüşmelerimizde konuştuklarımızın arkasındayız. Bunların gerçekleşmesi için gerekli adımların AB tarafından atılmasını da bekliyoruz."

TÜRKİYE-İSRAİL İLE NLAŞMASI 

Bu hafta içinde Türkiye gündemini belirleyecek konulardan birinin de İsrail ile ilişkilerin normalleşme sürecinde gelinen nokta olduğunu ifade eden Kurtulmuş, bu çerçevede dün yapılan görüşmelerde belli bir noktaya gelindiğini, bugün her iki ülke başbakanının eş zamanlı şekilde yapacağı açıklamayla konunun dünya kamuoyu ile paylaşılacağını belirtti.

Rusya ile uçağın düşürülmesinin ardından ortaya çıkan ilişkilerde de yumuşama istikametinde atılan adımların olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımızın mektupları sonrasında yumuşama trendinin hızlandığını hep birlikte görüyoruz. Rusya tarafından ilişkilerin normale döndürülmesine ilişkin bir takım sinyallerin ve göstergelerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlardan sadece birisi, Rusya’da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin bu süreçte askıya alınan Türk vatandaşı çalıştırma izinlerinin tekrar verilmesi. Bu da ilişkilerin kısa sürede normalleşmesinin bir sinyali olarak görülmekte diye ümit ediyorum" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, Bakanlar Kurulunda, İçişleri Bakanlığının çalışması sonucu Türkiye'de yatırım yapan, Türkiye'de ekonomik iyileşmeye katkıda bulunacak yabancılara oturma izni ve vatandaşlık hakkı verilmesinin de gündeme geldiğini söyledi.

YABANCI YATIRIMCILAR OTURUM İZNİ VE VATANDAŞLIK

Buradaki esas meselenin kaynağı belli paraların birtakım yerlere konarak, Türkiye ekonomisinin canlanmasına katkıda bulunmak olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti: 

"Belli bir miktarda parayı sabit sermaye yatırımı olarak Türkiye'ye getirenler, Türkiye'de belli bir miktarın üstünde meblağda gayrimenkul satın almak ve bunları 5 yıl süreyle satmama kaydıyla tapularına kayıt şerhi düşülenler, yine burada kurulacak iş yerlerinden belli sayıda istihdam oluşturanlar, belli miktarın üstündeki parayı bankalara yatırarak 2 yıl bu paranın bankada kalması şartını kabul edenler ve ayrıca 5 yıl vadeli tahvil alanlara oturma izni ve vatandaşlık hakkı verilmesiyle ilgili yasal hazırlıkları, düzenlemeleri yapmaktayız.  Yine bu çerçevede daha önce konuşulan hatta TBMM'ye gönderildiği halde kadük olan önemli yasalardan biri de Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda yapılacak değişiklikler. Yine bu çerçevede doğum, evlenme ve ölüm meselesinde nüfus idaresine gitmeden tescil kaydının sağlanması bu yasa ile mümkün olacak. Ayrıca soyadı ya da ad değiştirmek için insanlar bugüne kadar mahkemelere giderdi. Bunun önüne geçilerek mahkeme kararı olmadan insanların ad ve soyadlarını değiştirme imkanı sağlanacak. Ayrıca adres değişikliklerinin ve nüfus kayıtlarının değiştirilmesi gibi alanlarda prosedür gerektiren işlemler ortadan kaldırılacak. Bu alandaki önemli gelişmelerden birisi de nüfus ve ikametgah kayıtlarına e-devlet kapısı üzerinden ulaşılmasının kolaylaştırılması."

Kurtulmuş, ayrıca bu yasayla Türkiye'de yaşayan yabancılara kimlik numarası verilerek onların kayıtlarının net bir şekilde görülmesinin sağlanacağını, pasaport ve sürücü belgeleri verme yetkisinin Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne devredileceğini, dış temsilciliklerde nüfus memuru görevlendirileceğini aktardı.

KKTC ile ilişkiler

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bakanlar Kurulundan KKTC ile olan ilişkilerle ilgili Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş'in bir sunum yaptığını, sunum çerçevesinde yıllar içinde KKTC'ye yapılan yardımların gözden geçirildiğini dile getirdi.

Türkiye'nin bir milli sorumluluk hassasiyetiyle bu konudaki yardımlarını titizlikle sürdürdüğünü, KKTC'nin her türlü imkana ulaşması için elindeki imkanları seferber ettiğini anlatan Kurtulmuş " Bu sene sonuna kadar KKTC’de yeni bir durumun ortaya çıkmasını ümit ederiz. Eğer görüşmelerde anlaşma sağlanırsa Türkiye'nin KKTC'ye olan yardım ve katkıları başka bir şekilde gelişecek. Eğer görüşmelerde anlaşma olmazsa , orada iki farklı toplumun varlığını kabul eden bir Kıbrıs müzakeresi gerçekleşmezse o zaman da Türkiye mevcut yardımlarını yeni bir vizyonla daha güçlü bir şekilde nasıl sürdürebilir bunları tartıştık. Ayrıca yılbaşına kadar olacak olan süreçte görüşmelerde hem KKTC'nin güvenliğini hem de toprak paylaşımı konusunun Türkiye için hayati önemdeki iki temel konu olduğunun bir kez daha altı çizilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

GÜMRÜK BİRLİĞİ 

İngiltere'nin AB'den çıkmasının Türkiye'nin karşısına yeni bir imkanı daha çıkardığını anlatan Kurtulmuş, "Türkiye, Avrupa Birliği tam üyesi olmadan Gümrük Birliğine girmekle, gerçekten önemli kayıpların içerisine düştü. Maddi anlamda Türkiye'nin önemli kayıpları oldu. Arkasından bir de Avrupa Birliği ile ABD arasındaki TTIP Anlaşmasının (Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması) yürürlüğe girmesiyle, Türkiye'nin mevcut durumuyla beraber çok daha ciddi kayıplarla karşı karşıya kalma ihtimali olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin özellikle Avrupa'daki yeni gelişen bu şartlar çerçevesinde, Gümrük Birliğini yeniden gözden geçirmesi, müzakere etmesi zaruridir" diye konuştu.

Basın yayın organlarında yer alan, bazı il merkezlerinin değiştirileceğine yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, "Böyle bir konu Bakanlar Kurulumuzun bugünkü toplantısında ya da başka bir toplantısında gündeme gelmiş değildir. Biz herhangi bir gazetedeki açıklamayı esas alarak onun üzerinden fikir beyan edemeyiz. Devleti, ülkeyi yönetiyoruz, ciddi bir iş yapıyoruz. Ciddi olarak konuştuğumuz, etkilerinin, sonuçlarının ne olacağını tartıştığımız, kararlaştırdığımız konuları kamuoyu ile paylaşıyoruz. Dolayısıyla böyle bir konu gündeme gelmemiştir." ifadesini kullandı.
Paralel yapı ile mücadele kapsamında Devlet Memurları Kanunu'nda değişiklik yapılabileceğine yönelik açıklamalar hatırlatılarak, gelinen aşamanın sorulması üzerine Kurtulmuş, konunun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla ilgili olduğunu belirtti.

Bunun özellikle paralel yapı ile mücadele konusunda da önemli olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye'de öteden beri tartışılan devlet memurluğunun, kamu görevliliğinin daha aktif hale getirilmesiyle ilgili tartışmanın bir parçasıdır. Mevcut devlet memurlarımızın hiçbirinin kazanılmış haklarında bir kayba neden olmadan bu nasıl çalışılır, Çalışma Bakanlığı bu müzakereleri, görüşmeleri yapıyor. Olgunlaştığı zaman da Bakanlar Kuruluna gelir, kamuoyuyla paylaşırız." ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin vize serbestisi konusunda haziran sonunun öngörüldüğünü hatırlatarak bu kapsamda gelinen aşamayı sorması üzerine Kurtulmuş, konuyu 2013'te anlaşılan sürecin parçası olarak nitelendirdi.

Mart ayında, 64. Hükümet döneminde müzakerelerin hızlandırıldığını, haziran başında bunun hayata geçirilmesi için defaatle masaya oturulduğunu anımsatan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Bir takvim, program oluşturuldu. Bunun karşılığında ise ortaya çıkan 72 maddelik yol haritası gerçekleşti." dedi.

Kurtulmuş, bununla ilgili yasaların, Bakanlar Kurulu kararlarının hızla çıkarıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Yunan adalarına gidenler Türkiye'ye geldi. Onun karşılığında da Yunan adasından kim gelirse gelsin mülteci olarak, anlaşmanın gereği buydu, onun karşılığı olarak AB ile görüşmelerde anlaştığımız listedeki Suriyeli mültecilerden Avrupa'ya iade edilecekti. Bunları da yaptık mı? Bunlar da fiilen uygulandı. Artık buradan, Türkiye'den kaçak yollarla geçenlerin Yunan adalarında tutunamayacağı anlaşıldıkça Avrupa'nın başına gerçekten büyük bir sıkıntı olarak gelen bu kontrolsüz mülteci akınında da ciddi duraklama oldu. Bu, Türkiye'nin başarısı ve dikkatinin sonucudur. Bunu bir kere herkes altını çizmek, bu hakkı tespit etmek durumunda. Türkiye oyun bozanlık, mızıkçılık yapmadı. 'Siz bize vize serbestisi vermiyorsanız, biz de geri kabul anlaşmasında sözlerimizi geri alırız' demedi, hakkı olmasına rağmen. Türkiye bu kadar titizlikle verdiği sözleri yerine getirirken, bu anlamda da geri kabul anlaşmasını zorunlu olarak, Türkiye yapmak zorunda olduğu adımları atarken Avrupa son anda 'Efendim sizinle anlaşmıştık ama şu terörle mücadeleden vazgeçin' dedi. Türkiye'nin beka meselesi olan, Türkiye'de güvenlik güçlerimizin büyük bir koordinasyon ve titizlikle oradaki sivil vatandaşlarımızın ölmemesi için olağanüstü gayret göstererek sürdürdüğü bu mücadele 'Avrupa Birliği istiyor' diye akamete uğratılamaz, bunu bir kere herkesin bilmesi lazım."

TERÖRLE MÜCADELE

Operasyonlarla ilgili büyük titizlik gösterildiğini, vatandaşın burnunun dahi kanamaması için gayret gösterildiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye'nin böyle bir mücadele verdiği ortamda kimse Türkiye'nin terörle mücadeleden vazgeçmesini isteyemez." dedi.
Bugün Türkiye'de karşı karşıya kalınan terörün sadece Türkiye'yle ilgili olmadığını ifade eden Kurtulmuş, "DAEŞ'inden PKK'sına kadar 50 bin tane terör örgütünün hepsinin ortak hedefi Türkiye'yi maalesef terörle meşgul etmek, Türkiye'nin vaktini çalmaktır. Hem DHKP-C'nin hem DAEŞ'in hem PKK'nın sadece şehirlerde, birtakım ilçelerde verdikleri bu mücadele değil, İstanbul'da, Ankara'da canlı bombalarla nasıl büyük zaiyatlar verdiğini dünya da biliyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kurtulmuş, canlı bomba tehditleriyle her yerde terör tehdidiyle karşı karşıya kalan Avrupa'nın terörle mücadelesinde en az Türkiye kadar hassas olması gerektiğini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye'de terörle mücadelede hassasiyetle ve gayretle mücadelenin sürdürülmemesi halinde PKK ya da DAEŞ terörünün uzantılarının Avrupa ülkelerini de etki altına alarak kötü emellerini gerçekleştirmek için adımlar atabileceklerine dikkati çekti.
Meselenin bir başka yüzünün de narko terör olduğunun altını çizen Kurtulmuş, bütün dünya ülkelerinin de küresel terör örgütlerinin narkotizme karşı büyük bir destek sağladığını, uyuşturucu baronlarıya terör baronlarının kol kola hareket ettiğini bildiklerini söyledi. Kurtulmuş, Türkiye'deki PKK örneklerinden de bunun bilindiğini ifade etti.

"YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRDİK, ŞİMDİ SIRA AVRUPA'DADIR"

Europol ve Birleşmiş Milletler'in raporlarında, Türkiye'deki PKK örgütünün birtakım yöneticilerinin uluslararası eroin ve esrar kaçakçılığının bir parçası olduğunu Avrupalı meslektaşlarının da bildiğini dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hem terörün kendisi hem de terörün en önemli araçlarından birisi haline dönmüş olan narko terörü önlemek için herkes Türkiye'de PKK'yla mücadelede işbirliği yapmak durumundadır, DAEŞ'le mücadelede işbirliği yapmak durumundadır, başka terör örgütleriyle mücadelemizde işbirliği yapmak durumundadır. Ama şunu derlerse 'siz falanca örgütle mücadele ederken biz bu mücadeleyi destekleriz de şu falanca örgütle mücadele ederseniz bizim onlarla siyasi ilişkilerimiz birtakım lojistik, istihbari ilişkilerimiz var, bunların sırtını sıvazlıyor, bu bölgede etkin bir örgüt olmasını istiyoruz.' Bu dostluğa sığmaz, yapılan müzakerelere sığmaz. Dolayısıyla herkesin bu yapılan müzakereler ve dostluk çerçevesinde Türkiye'nin geri kabul anlaşmasındaki titizliğini bir kere daha gözden geçirmesini, bunun sonucu olarak Türkiye'nin çoktan vizesiz Avrupa hakkını, serbest dolaşım hakkını bu anlamda vizesiz dolaşım hakkını hak ettiğini görmelerini isteriz. Dostluk, müttefiklik bunu gerektirir. Biz üstümüzdeki yükümlülükleri yerine getirdik, şimdi sıra Avrupa'dadır. Hiç top dolaştırmaya, lafı evirip çevirmeye gerek yoktur. Türkiye 2013'te varılan anlaşmanın gereği Mart 2016'da varılan anlaşmaların gereği olarak Türkiye vize serbestisini hak etmiştir. Bundan sonrası Avrupa Birliği'nin bileceği iştir."

Kurtulmuş, "Alman Savunma Bakanı'nın İncirlik üssünü ziyaret edeceği yönünde haberler var. Bu konuda başvuru oldu mu? Siyasilerin İncirlik üssüne ziyaretine ilişkin Türkiye'nin tavrı ne olur" sorusuna, "Geçen hafta Sayın Dışişleri Bakanımız bu konuyla ilgili bir açıklama yapmıştı. Bu tabii ki bize, Dışişleri Bakanlığına intikal etmiş bir konu değildir. Eğer böyle bir siyasi ziyaret yapılmak isteniyorsa bu da Dışişleri Bakanlığımızın müzaheretlerinde (desteklerinde) gerçekleştirilmesi gereken bir konudur." yanıtını verdi.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!