İspanya tarihi hafıza yasası çıkarıyor

Güncelleme Tarihi:

İspanya tarihi hafıza yasası çıkarıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 24, 2006 00:00

İspanya, önceleri unutmaya çalıştığı kanlı geçmişini şimdi hatırlamaya çalışıyor. Parlamentoya gelen Tarihi Hafıza Yasası, bir ulus için geçmişi hatırlamanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Bu geçmiş 1936’ya kadar gidiyor. O yıl, General Francisco Franco, İspanyol Cumhuriyeti’ne karşı ayaklandı ve ülke tam anlamıyla ikiye bölündü. Cumhuriyeti savunanlarla darbeci Franco’cular, üç yıl boyunca her köyde, her kentte, her sokakta savaştılar.

1939’da zafer Franco’cuların oldu ve İspanya için 36 yıllık dikta rejimi başladı. 1975’te Franco öldüğünde, ülke bir çiçek gibi açıldı. Sanki uzun bir demokrasi geçmişine sahipmiş gibi, Batı Avrupa’nın doğal bir parçası halini aldı. İspanyollar, geçmişi gömmeyi tercih etmişti. Bu durum Tarihi Hafıza Yasası tasarısının ortaya çıkışına kadar sürdü. Yasa dikta döneminin kurbanlarına onurlarının iade edilmesini öngörüyordu. Önceki hafta uzun tartışmalardan sonra tasarı parlamentodaki ilk sınavını geçti. Şubat ayında oylanması bekleniyor.

Ünlü İspanyol yazar Manuel Vazquez Montalban’ın 1992’de yazdığı "General Franco’nun Otobiyografisi" adlı romanının ilginç bir kurgusu vardır: 1992’de Franco’nun 100’üncü doğum yıldönümünde bir yayınevi, onun ağzından kaleme alınmış bir roman yayınlamayı kararlaştırır. Kitabı yazma görevi Marcial Pombo adında başarısız bir yazara verilir. Pombo’nun babası, iç savaşta Franco’ya karşı direnmiş bir cumhuriyetçidir. Cumhuriyetçiler savaşı kaybettikten sonra hapse girmiş, işkence görmüş, sonra da hep korku içinde, ezik bir işçi olarak yaşayıp gitmiştir. Pombo da büyüyünce rejime muhalefet ettiği için hapse girip çıkmıştır. Bu yüzden, Franco’nun kaleminden onun otobiyografisini yazarken kendini tutamaz, araya kendi ailesinin başına gelenleri anlatan paragraflar ekler. Kitap bittiğinde yayıncı dudak büker, "Sana kendi hikayeni değil, Franco’nun hikayesini yaz demiştim" diye uyarır. Pombo isyan eder: "Ama yenilen tarafın da sesi duyulmalı!" Yayıncının cevabı şöyledir:

"Sonuç olarak Tarih’i yapan Franco oldu, sen ve baban da sineye çektiniz. Şansınız yoktu, o kadar. Yüzyıl sonra sizin nefret, yenilgi, korku gibi duygularınız uçup gitmiş olacak ama Franco ansiklopedilerde, videolarda, ya da disklerde küçük bir maddeyle bile olsa var olacak. Ve o birkaç satırda da sizin acılarınıza, öfkelerinize hiç yer ayrılmayacak."

YAYINCI FENA HALDE YANILDI

Montalban bu satırları yazdığında Tarihi Hafıza Yasası tasarısı ortada yoktu. İç savaş sırasında ve sonrasında anne babalarını kaybetmiş, onlar hapisteyken büyümüş cumhuriyetçilerin çocuklarının, Franco’nun ölümünden (1975) sonra demokrasiye geçiş sayesinde eskiyi gömdükleri, tüm İspanyolların geleceğe bakmak istediği düşünülüyordu. Ama
/images/100/0x0/55eaf2b1f018fbb8f8a10548
tarihten kurtulmak o kadar kolay değildi. 2004’te sosyalist Zapatero iktidara gelince Tarihi Hafıza Yasası denilen tasarıyı hazırladı.

Evet, 1975’te Franco ölmüş, ardından ülke hızla demokrasiye geçmişti. Eski rejimin yasaları kalkmıştı. Katolik Kilisesi’nin toplum üzerindeki baskısı yok olmuş, siyasetten cinselliğe, dini kimliklerden etnik kimliklere kadar her şeye özgürlük gelmişti. Ama semboller ortada duruyordu. Euro pesetanın yerini almadan önce, madeni paraların üzerinde hálá Franco’nun profili vardı ve "Tanrı’nın inayetiyle İspanya’nın Caudillo’su" yazıyordu. Heykelleri ortadaydı. Meydanlar, sokaklar hálá generalin adını taşıyordu. Tüm kiliselerin duvarlarında "Haçlı Seferimizde Kaybettiklerimiz"in yani iç savaşta ölmüş Franco’cuların isimleri kazılıydı. Kurşuna dizilen cumhuriyetçilerin kemikleri ise atıldıkları çukurlarda isimsiz yatmaya devam ediyordu. "Haçlı Seferi"nde ölenleri anmak için yaptırılmış Valle de los Caidos anıtı hálá yerli yerindeydi.

DİKTATÖRLÜK SEMBOLLERİ KALKSIN

İşte Zapatero hükümeti, bu durumu düzeltmek niyetindeydi. Hazırlanan yasa tasarısı, "adaletsizlikleri düzeltmeyi" amaçlıyordu. Diktatörlüğün sembollerinin kaldırılması, cumhuriyetçilerin kalıntılarının bulunmasına yardım edilmesi, Valle de los Caidos anıtında diktatörlüğü yüceltecek faaliyetlerin yasaklanması, Franco döneminde alınan politik mahkumiyet kararlarının genel olarak adaletsiz olduğunun resmen tanınması.

Yasa taslağı kamuya açıklanınca tartışmalar başladı. Zapatero, iki taraftan da eleştirildi. Soldaki partiler, IU-ICV (Birleşik Sol) ve ERC (bağımsızlık yanlısı Katalan partisi) yasayı yeterince güçlü bulmadıkları, sağdaki PP (Halk Partisi) ise gereksiz bulduğu için.

14 Aralık’ta yasa parlamentoya geldiğinde, bir gün önce alınan bir kararın acı tadı insanların damağındaydı: Askeri Yargıtay, 1963’te Madrid’e bomba atmakla suçlanarak bir askeri mahkeme tarafından idam edilen Joaquin Delgado ve Francisco Granada hakkındaki davanın yeniden görülmesi talebini reddetmişti. Oysa iki adamın idam edilmesinden 33 yıl sonra Martin ve Hernandez adlı iki eski anarşist suçu aslında kendilerinin işlediğini itiraf etmişti. Ancak Askeri Yargıtay, rejim çoktan değişmiş olmasına rağmen, eski kararı tekrar onaylamayı tercih etmişti.

Tarihi Hafıza Yasası, ertesi gün parlamentoya geldi. En çok tartışmaya yol açan madde de, işte bu eski mahkeme kararlarıydı. Hükümetin solundaki partilere göre, dikta döneminde alınmış tüm siyasi mahkumiyet kararları iptal edilmeli ve bu iptal kararları kurbanlara veya ailelerine tek tek tebliğ edilmeliydi.

YENİDEN BİR ENGİZİSYON MU?

Sağın parlamentodaki temsilcisi PP ise tamamen farklı düşünüyordu. Ona göre, demokrasiye geçiş ve yeni İspanyol anayasası iç savaş kurbanlarını yüceltmek için yeterliydi. Bu yeni yasa, tarihi gerçeği yeniden bulmak için bir engizisyon mahkemesi kurmak demekti. PP milletvekili Manuel Atencia "Franco rejiminden sonra İspanya’yı bir kere mahvetmiş olan eski yaraların yeniden açılmaması için bilinçli bir şekilde geçmişi unuttuk" diyordu. "Demokrasiye örnek olacak bir şekilde geçtik. Almanya gibi modellere saplanmayalım, biz de izlenecek bir model oluşturduk."

Son yıllarda çok kötü örnekleri görüldüğü için, hiç bir parti, tarihi yeniden yazan bir parlamento durumuna düşmek istemiyordu. Başbakan bu eleştirilere "Biz Nürmberg mahkemesi kurmak, birilerini suçlamak istemiyoruz" diye cevap veriyordu. "Ama Franco rejiminin sona erişinden 30 yıl sonra artık yenilmişlerin hatırasıyla yenenlerin hatırası arasında bir eşitlik kurmanın zamanı gelmiştir."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!