Islatmayan su...

ADAM derenin içine girmiş oturmuş, ‘‘Bizi sel bastı’’ diyor.Derenin içine giren kendisi.Yoksa dere eve çıkmış değil.Derenin suyu onu yatağından atmak isterken, o da elindeki kova ile derenin suyunu evinden atmaya çalışıyor.Didişiyorlar...Adam dereyi kapıdan atsa da, o kapının altından giriyor.Tıpkı; dere onu kışın yatağından atsa da, adamın yazın yeniden dere yatağına gireceği gibi.Dere ile insanın kavgası bu.Dere ıslatmaya, adam kurutmaya çalışıyor.Kış dereden yana, yaz adamdan.Kışın dere kazanıyor, yazın adam.O televizyonlarda gördüğünüz; karşılaşma anıdır.* * *İnsanoğlu ahmak.Yamaçlardaki ormanı kesip, gölleri kurutup, dere yataklarına evler yaptılar.‘‘Sel bastı’’ diyor.Oysa basan kendisi.İnsan şu en basit soruyu kendi kendine sormaz mıydı:‘‘Derenin içine biz girince su nereden geçecek?..’’Uçacak değil.Dere rampa çıkamaz ki dolansın.Ağaçlar-orman-göller de yok ki dere oyalansın.Bakın; bir tek ağaç 1.5 ton suyu tutar. Yani yamaçlardaki ormanlar-ağaçlıklar duruyor olsaydı sel olmayacaktı. Hem ormanları yakıp-kesip, hem oraları beton yığınlarına çevirmek bu felaketlerin asıl nedenidir.Suçlu doğa değil, insan.Sel bölgelerinden raporlar Ankara'ya gelmeye başladı; tümünde ya ormanı kesip-yakmışlar, ya dere yatakları doldurulmuş, ya civardaki bataklıkları-gölleri kanallarla kurutup derelere bağlamışlar.O ahmaklar yüzünden kentler-ovalar su altında kaldı, masum insanlar öldü.Fatura ağır.* * *Derenin içine girmiş oturuyor.Peki, dere nerden geçecek?..İnsanda hiç olmazsa dere kadar olsun akıl olur.Dere akıllıdır; doğa yasaları gereği, suyunu mutlaka denizlere-göllere ulaştırması gerektiğini bilir.Siz hiç yokuş yukarı dere gördünüz mü?..Ya da ıslatmayan su?..