İşaret parmakları üzerimize doğrulmadan

Güncelleme Tarihi:

İşaret parmakları üzerimize doğrulmadan
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2001 00:00

HAYATINIZIN herhangi bir gününde içinizden şöyle bir düşünce geçti mi: ‘‘Bizim kuşağımız kaybolup gitti. İnşallah çocuklarımız, torunlarımız daha iyi yaşarlar.’’Eğer hayatınızın herhangi bir gününde veya çeşitli günlerinde veya son günlerde içinizden böyle bir düşünce geçtiyse lütfen aşağıda yazdıklarımı iyi okuyun:İyi okuyun ve bunu önlemek için elinizden ne geliyorsa yapın.Çünkü belki biz kaybolup gittik. Ama inanın ki, çocuklarımızın ve torunlarımızın da aynı hüsranı yaşamaları ihtimali çok yüksek. Geçtiğimiz hafta iki haber belki gözünüzden kaçtı, belki kaçmadı ama yeterince üzerinde durmadınız. Veya o meşum bağlantıyı kuramadınız. Ben bu gelişmeyi müsaadenizle bir kere daha arka arkaya özetlemek istiyorum. NEDEN MİGeçen hafta Türk-Amerikan İşbirliği Konseyi Başkanı Brent Scowcroft Ankara'daydı.Ankara'da önce Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, sonra Devlet Bakanı Kemal Derviş'le görüştü.Sonra da Başbakan Bülent Ecevit tarafından kabul edildi.Scowcroft, Başbakan Bülent Ecevit'e geleceğimiz açısından çok önemli bir mesaj iletti. Mesajın özeti şuydu: ‘‘Türkiye'ye enerji ve telekomünikasyon alanında yatırım yapan veya yapmayı planlayan Amerikalı şirketlerin büyük şikáyetleri var. Ya bürokratik engellerle karşılaşıyorlar veya ülkenize çok büyük paralar kaptırıyorlar. Borç verdikleri, kredi açtıkları Türk şirketleri bu paraları geri ödemiyorlar.’’YABANCILARA KAZIK Scowcroft'un verdiği mesaj çok açık. Diplomasinin izin verdiği bütün sınırları zorlayarak şunu söylüyor:‘‘Ülkenize yatırım yapan Amerikalı şirketler burada kazık yiyorlar, aldatılıyorlar.’’Scowcroft bunun arkasından hepimiz için çok önemli olan şu sözleri söylüyor:‘‘Benim ülkemin şirketleri sizin ülkenize hukukun üstünlüğü prensipleri işliyor inancıyla buraya gelip yatırım yaptılar.’’Bu konuşmasının son cümlesi ise şöyle bağlanıyor:‘‘Amerikan şirketlerinin buradaki hakları korunmazsa, kazık atan Türk şirketleri cezalarını görmez, borçlarını ödemezlerse buraya gelmek isteyen öteki Amerikalı şirketler de gelmekten vazgeçerler.’’Scowcroft bunları sadece Başbakan'a söylemekle yetinmiyor. Bu sözlerin kapalı kapılar ardında kalmasından, Türk kamuoyuna mal olmasının engellenmesinden endişe ediyor olmalı ki, o toplantıdan çıktıktan sonra Ankara Büro Şefimiz Sedat Ergin'le görüşerek bunu açık açık anlatıyor. Tabii yazılmak kaydıyla anlatıyor.O son cümleye kadar bu mesele belki bizleri ilgilendirmiyor olabilirdi.Şöyle düşünebilirdik:‘‘Sonunda bu bazı Amerikan şirketleri ile Türk şirketleri arasındaki hukuki meseledir. Dolayısıyla bize ne.’’Ama mesele orada kalmıyor. Mesele giderek Türkiye'nin yatırım yapmayı planlayan dış dünyadaki imajını ilgilendirir hale geliyor.O noktadan itibaren de bizi, ama daha çok çocuklarımızı ve torunlarımızı ilgilendirir noktaya ulaşıyor.Yani birtakım Türk şirketleri Amerikan şirketlerini kazıklayacak, bu yolla kasalarını dolduracak diye çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği ipotek altına alınacak.YIPRANAN TÜRK İMAJI Globalleşen dünyada bütün komşularımız yabancı yatırımları çekerken, ‘‘haydut şirketler ülkesi’’ Türkiye gelişmiş dünyanın gözünde sanayileşmenin Afganistan'ı olarak kalacak. Üstelik iş sadece Scowcroft'un bu sözleriyle sınırlı kalmıyor. Scowcroft'un Başbakan Ecevit'i ziyaretinden 24 saat sonra bu defa Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi Pearson, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı ziyaret ederek önüne bir liste koyuyor.Bu listenin tek cümlelik anlamı şu:‘‘İşte önümüzdeki engeller ve Amerikalı şirketleri kazıklayan, onları dolandıran Türk şirketleri.’’ Ve o da Özkan'a aynı şeyi söylüyor:‘‘Bu şirketler borçlarını ödemezlerse, vaatlerini yerine getirmezlerse buraya artık Amerikan sermayesi gelmez.’’Amerikan sermayesinin gelmemesi Avrupa sermayesinin de gelmemesi anlamına geliyor. TİCARİ AFGANİSTAN İşte bu yüzden Ankara'da 24 saat arayla yapılan bu iki girişim hepimizin, ama en çok da çocuklarımız ve torunlarımızın geleceğiyle ilgili çok önemli bir sorunu ortaya koyuyor.Bazı dolandırıcı Türk şirketleri kasalarını dolduracak diye çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceği Afganistan'a çevrilmeye çalışılıyor.O nedenle hepimizin Türk hükümetinden imajımızı ticari Afganistan'a çeviren bu kişilere ve kuruluşlara ne yapacağını sorma hakkımız doğuyor.Biz bugün bu soruyu sormazsak, hükümetimiz ve adaletimiz de bunun gereğini yerine getirmezse, yarın çocuklarımızın ve torunlarımızın işaret parmakları bize dönecektir.Onlar mağdur, bizler ise sanık sandalyesinde olacağız.Unutmayalım, bu ülke Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, yıktığı Osmanlı devletinin borçlarını bile ödedi. Bütün dünyaya böyle bir imaj verdi.Şimdi üç-beş dolandırıcının şahsi menfaatleri yüzünden 80 yıllık bir imajı bozmaya kimsenin hakkı yoktur.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!